İzzet DÖNMEZ

Dün bir yazı paylaştık,

Başımıza dert aldık.

İşimize gelende,

Söze hep şöyle başlarız;

"Nüfusunun % 99'u Müslüman olan  Türkiye......."

Madem nüfusumuzun % 99'u Müslüman ise,

Sayıları 15 milyonu bulan Aleviler nasıl Müslüman değil?

Güneyimizde 2 milyona yakın Nusayri Araplar nasıl Müslüman değil?

Doğu Vilayetlerimizdeki safkan Oğuz Türk'ü Caferiler nasıl Müslüman değil?

Şayet onlar Müslüman değilse, oranlama yanlış.

Oran doğru ise, itham yanlış.

Sünni İslam Fukahası,

Kelam ve Akaid Uleması, bazı mezhep ve inançları, din dışı olarak telakki edebilir.

Buna benim sözüm olamaz.

Siyaseten bunu söylemek, kimsenin haddi olamaz.

Osmanlı İmparatorluğu, bu dengeyi gayet güzel yürütmüştür.

Bazen aksamasına rağmen.

Dünya'da 65 milyona yakın safkan Oğuz Türk'ü, Şii-Alevi inancına mensuptur.

40 milyonu İran'da,

10 milyonu  Kuzey Azerbaycan'da.

15 milyonu da Anadolu'da.

Kuzey Azerbaycan'da yaşayan Türk kardeşlerimiz, basbayağı Kızılbaş-Alevidir.

30 yıldır toprakları işgal altındayken, Türkiye'nin muhteşem desteği sayesinde 44 günde hürriyetine kavuşmuştur.

Buna ne diyeceğiz şimdi?

İran'ı tam bin yıl Türkler yönetti.

1500'lü yıllardan itibaren, Safevi Hanedanı yönetti.

İran'a Şia'yı yerleştiren, resmi mezhep haline getiren, Türklerdir.

Sadece Türklerdir.

İran'daki Farisiler ve diğer etnik kümeler, su katıksız Sünni idi.

Şah İsmail, kan dökerek Farisileri Şii'leştirdi.

Yani bütün bu işleri bir Türkmen Hanedanı yaptı.

Anadolu Alevilerinin kahir ekseriyeti Oğuz Türküdür.

Dersim Yöresindeki Dedeler, Pirler dahi Oğuz Türk'üdür.

Alevileşen ahali farklı kümelerden olsa dahi.

Şunun bilinmesinde çok acil fayda var.

Türkler, Orta Asya'dan Anadolu'ya akarken, öyle safkan Sünni Müslüman değildi.

Bir millet, öyle akşamdan sabaha kolay din ve akide değiştirmez.

Türklerde öyle kolayca Müslüman olmuş değildir.

Müslümanlaşırken, pagan geleneklerini de yeni dinlerine taşımışlardır.

Anadolu Aleviliği, müstakil bir mezhep değildir.

Orta Asya pagan gelenekleri ile İslam'ın harmanlaşmış batıni bir inanç kümesidir.

Türkler, Orta Avrupa'da ve Sibirya Bozkırlarında Hristiyanlaşırken de, pagan geleneklerini Hristiyanlık dinine taşımıştır.

Gagavuzya'da yaşayan Hristiyan Türklere bir bakınız.

Hazar kıyısında yaşayan ve Musevi olan Türklerde aynısını yapmıştır.

Genel geçer kural şudur;

"Yeryüzünde hiçbir millet yoktur ki,

Yeni bir dine intisap ederken, binlerce yıllık birikimini yok ederek, yeni  dine intisap etmiş olsun"

Bunun bir tek örneği yoktur.

Şu anda Arabistan Platosunda yaşayan Araplara bir bakın.

İçlerinde bir tek tane Asrı Saadet Müslümanlığını yaşayan var mı?

Çoğunluğu eski pagan geleneklerine sapmış vaziyette.

Bakın Avrupa'ya,

Hristiyanlıkta da yüzlerce mezhep ve tarikat var.

Aslında Yahudilikte de çok farklı mezhepler var.

Portekiz, İspanya, Fransa, İtalya Latin-Frankofon halklardır.

Mezhepleri Katolikliktir.

Kuzey'de Anglo Sakson halklar, genellikle Protestandır.

Doğu'da Slav halklar, Ortodoks'turlar.

Tesadüf mü bunlar?

Asla.

Her etnik kimlik veya toplumsal kümeler,  Hristiyanlığı kendilerine göre yorumlamış ve öyle kabul etmişlerdir.

İngiltere'deki Anglikan Kilisesi, özde Protestan olmasına rağmen, farklı mezheptir.

İngiliz Kral ya da Kraliçesi de Baş Papazdır.

Fiiliyatta İngiltere bir din devletidir.

Hanedanlığın terkedilmeme nedeni budur.

Türk Tarihçiliğinin Pir'i Ord. Prof. Dr. Halil İnalcık der ki;

"İlk Osmanlılar, Yesevi-Bektaşi-Kızılbaşlardır"

Osmanlı Ordusu'nun nüvesini oluşturan Yeniçeri Ocağı, bir Bektaşi-Alevi Ocağıdır.

Yeniçeri generalleri, aynı zamanda birer Bektaşi Şeyhidir.

Balkanlardaki fütuhatta, tamamı Alevi-Bektaşi geleneğinden galen Gazi Alperenler daima öndedir.

Hoca Ahmet Yesevi'nin torunlarıdır onlar.

Anadolu'nun Türkleşmesinin, Müslümanlaşmasının öncüleridir onlar.

Osmanlı Ordusunun  Askeri Bandosu olan Mehter Takımı,

Alevi-Bektaşi Gulbeng'i ile başlar;

"Allah...Allah....Allah,

Baş üryan, sine püryan,

Bu meydanda nice başlar kesilir, hiç olmaz sorun,

Kulluğumuz Padişaha ayan,

Üçler, yediler, kırklar,

Gulbeng'i Muhammedi,

Nur-u Nebi,

Kerem-i Ali,

Pirimiz, Sultanımız,

Hünkar Hacı Bektaş'ı Veli,

Demine, devranına HU diyelim,

Huuuu"

Mehter'in davulları, kösleri, bu duadan sonra vurmaya başlar.

Zigetvar'da bu dua edildi.

Mohaç'ta bu dua edildi.

Niğbolu'da bu dua edildi.

Viyana kalesi önlerinde bu dua edildi.

Kosova'da bu dua edildi.

İmam-Hatip'te ben öğrenci iken, tam beş yıl Mehteran Bölüğünde bu duayı ettim.

Diyeceğim o'dur ki;

Mezhepler, tamamen siyasi kurumlardır.

Milleti bölüp, parçalayan siyasi ideolojilerdir.

Sayın Cumhurbaşkanımızda, tıpkı benim gibi mezhep taassubuna şiddetle karşıdır.

Öyle olmasaydı,

Nüfusunun tamamına yakını Kızılbaş-Alevi-Türkmen olan olan Kuzey Azerbaycan'a ölümüne destek çıkar mıydı?

Şimdi dinsiz mi oldu sayın Cumhurbaşkanı?

Güney Azerbaycan'da 40 milyon Şii-Alevi Türk yaşıyor.

Tebriz'deki Tractor Sazı takımın maçlarına 100 bin Azeri Türk'ü katılıyor.

Yüz bini dahi Türklüğünü haykırıyor.

Hepsi Bozkurt işaretleri yaparak.

Dünya Siyasi Tarihi tersyüz olacaksa,

Bunun tek yolu,

Kuzeyde ve Güneyde yaşayan 50 milyon Oğuz Türk'ü kardeşlerimizle birliğimiz sayesinde olacaktır.

500 yıllık mezhep taasssubuna birer tekme vurarak olacaktır.

Mezhepleri kökten inkar etmeden, siyasi birliğe de engel olmadan, birlikte yürümenin çaresini bulmak zorundayız.

Çünkü;

Türk'ün, Türk'ten başka dostu yoktur