Abdulkadir Kara, Hüseyin Dönmez ve Yakup Yurt. Şu an Belçika toplumunda tanınan ve sevilen isimlerden sadece 3’ü. Biri doktor, biri tercüman ve bir diğeri de medya alanında aktif olarak hayatlarına devam ediyorlar.
Sadece mesleki anlamda değil, sosyal alanlarda da oldukça aktif olan bu isimler şu anki okumak isteyen gençlere büyük örnek teşkil ediyorlar. Hepsinin ortak özelliği ise çok kısa sürede ülkenin dilini öğrenerek üniversitede okumayı seçmeleri oldu. Sadece çalışıp, para kazanıp geri dönmeyi düşünen ailelerin çocukları olarak hayal edilmeyeni hayal ettiler ve gelecek nesillerin yollarını açtılar.
Abdulkadir Kara: “Herkes 2 saat çalışırken ben 5 saat çalıştım”
16 yıldır Brüksel’de aile hekimliği yapan Abdulkadir Kara 1969 Afyon Bayat doğumlu. Babası ise 1966 yılında Gent bölgesine gelmiş. Abdulkadir Kara henüz 3 aylıkken annesiyle birlikte Belçika’ya geldiklerini aktarırken, ilkokul birinci sınıfı okuduktan sonra tekrar Türkiye’ye döndüklerini ifade etti. Kara, anne ve babasının yine Belçika’da kaldığını ve kendisinin büyükanne ve büyükbabasının yanında kaldığını söylerken, lise sona kadar Türkiye’de okuduğunu belirtti. Türkiye’de 1987 yılında liseden mezun olan Kara, “ Hedefimde tıp fakültesi vardı. Türkiye’de sınavlara girdim fakat eğitim fakültesini kazandım. İlla tıp istediğim için gitmedim. Babamlarda Belçika’da olduğundan Belçika’da okuma alternatifi olduğunu düşündük ve 1987’de Belçika’ya geldim.” dedi.
Abdulkadir Kara 1987 yılında Belçika’ya geldiğinde hiç bir şekilde dili bilmediğini belirtirken, “Bir yıl dil eğitimi aldım. Ve hemen bir yıl sonra yani 1989 yılında üniversiteye kayıt oldum. İlk yıllarda dil sorunu çektim ama 1997 yılında tıp fakültesinden mezun oldum.” şeklinde konuştu. Brüksel Hür Üniverstesi (ULB) mezunu olan Abdulkadir Kara okuduğu dönemde her gün Gent’ten Brüksel’e trenle gidip geldiğinin de altını çizerken, o dönemlerde çektikleri zorluklara dikkat çekti. Üniversite ikinci sınıfta da evlendiğini ve üniversite üçüncü sınıfta da bir çocuğu olduğunu belirten Kara, mezun olduğunda da iki çocuğu olduğunu söyledi. Abdulkadir Kara, ailesinin hiç bir birikim ve yatırım düşünmediğini ve bütün yatırımı kendilerine yaptığını belirtti. Abdulkadir Kara üniversiteye başladığı dönemi bu döneme benzettiğini de aktarırken, “Birinci sınıfta çok sayıda Türk öğrenci vardı. Bizim bölümde 9 Türk arkadaş vardı ama sadece 2 kişi mezun olduk. Orada bir motivasyon eksikliği vardı ve aynısı da devam ediyor. Üniversiteye başlayan çok ama bitiren az.” şeklinde konuşarak önemli bir konuya da dikkat çekiyor.
Zorlukları çalışarak aştım
Abdulkadir Kara zoru başarmasının arkasında motivasyon olduğunu belirtirken, “Bu iş olacak diye başlarsanız o iş olur. Başkası belki 2 saat çalışıyordu ama ben 5 saat çalışıyordum. Burada manevi destek çok önemli. Benim çok şükür eğitim derdim haricinde başka bir derdim olmadı. Burada ailemin payı çok büyük. Yani dünyalık başka bir problemim olmadı.” dedi. Üniversitedeki Belçikalıların kendilerine bakış açısından da bahseden Kara, “Sanki bize biraz merhametle bakıyorlardı. İkinci sınıf insan olarak görüyorlardı galiba. Daha sonra yıllar ilerleyince bu iş değişti. Bir süre sonra kendilerine rakip olarak görmeye başlıyorlar.” dedi.
Ekonomik gözlüğü çıkarsınlar
Şu anki gençlerin bir çoğunun üniversiteye başlayıp devamını getirememesine de değinen Kara, “Motivasyon eksikliği çok fazla. Hedef belirlemeleri lazım bu yolda bütün imkânlarını sarf etmeleri gerekiyor. Bi başlayalım, olursa olur olmazsa başka imkân var düşüncesi hâkim. Bunun sebebi de gelecek için ekonomik kaygıları çok. Her şeye ekonomik gözlükle bakıyorlar. Her şeyi para olarak değerlendirmesinler. Ne kadar kazanırım düşünerek bir mesleğe adım atmasınlar. Yani para için okumasınlar.” dedi.
Belçika’da önemli izler bırakan Hüseyin Dönmez
Hüseyin Dönmez’in Belçika serüveni ilk olarak babasının 1964 yılında Belçika’ya gelmesiyle başlamış. 1960 doğumlu olan Hüseyin Dönmez, Adapazarı Akyazı’ya bağlı bir köyde kalıyordu. 2 yıl Belçika’da çalışan Hüseyin Dönmez’in babası tekrar Türkiye’ye dönmüş ve kazandığı parayla Akyazı’ya taşınmışlar. İlkokul, ortaokul ve liseyi Akyazı’da okuyan Dönmez, 1976-1977 yıllarında liseden mezun olduğunu ve üniversiteye de Ankara’da gideceğini aktarırken, o dönemlerdeki iç karışıklıklardan dolayı gitmediğini belirtiyor. Dönmez, “Babamlar tekrar Belçika’ya dönmüşlerdi. Ben abimle Türkiye’de kalmıştım. Ankara’ya gidemeyince ben de Belçika’ya gelmiş oldum.” dedi. Tamamen üniversiteye gitme niyetiyle Belçika’ya geldiğini belirten Dönmez, “İlk başta Leuven ve sonrasında Brüksel’de Fransızca kurslarına gittim. O zamanlar Flamanca çok konuşulmuyordu zaten. Babam da gelecekte faydalı olacağını düşünerek Fransızca’ya yönlendirdi.” şeklinde konuştu.
Bizi yönlendirecek kimse yoktu
Dönmez, o zamanlardaki en büyük zorluklarının kendilerini yönlendirecek kimsenin olmayışını aktarırken, “Başarıya giden yolu sorabileceğimiz hiç kimse yoktu önümüzde. Biz aslında buraya ilk gelen insanların ilk üniversite çağına gelen çocuklarıyız.” dedi. 1977 ve 1978 yıllarının dil kurslarıyla geçtiğini ifade eden dönmez daha sonraki yıl tıp fakültesine kayıt yaptırdığını aktarırken, “O zamanlarda öğrencileri yönlendiren kimse olmadığından yanlış bir tercih yapmıştık. Akıl danışacağımız bir Allah’ın kulu yoktu. İkinci yıl ekonomi bölümünü okumaya karar verdik.” dedi. Hem dil hem uyum yüzünden çok sene kaybettiğini ifade eden Dönmez, ekonomi bölümünden sonra siyasal bilgiler bölümüne kayıt yaptırdığını ve artık sınıf geçecek pozisyona bu bölümde ulaştığını belirtti. Ancak uzun süren eğitim hayatından dolayı ailesinin ekonomik anlamda sıkıntılar yaşamaya başladıklarını aktaran Dönmez, bir dönem ekonomik haklar elde etmek için çalışmaya başladığını söyledi. Dönmez, dördünü yılsonunda ekonomik sebepler sonrasında okuldan ayrıldığını ancak okuma aşkını yitirmediğini ve bu yüzden Anadolü Üniversitesi Batı Avrupa Programı İktisat Bölümü’nü bitirdiğini söyledi. İlk üniversiteye gittiği dönemde ırkçılık gibi konularla hiç muhatap olmadığını da belirten Dönmez, “O zaman önemli olan derslerinizdeki başarılardı. Profesörlerle aramız da çok iyiydi. Hatta göçmen olmak bazen avantajlıydı. Bize özellikle yardımcı oldukları da oldu.” dedi.
Dönmez, sosyal hayatta iz bıraktı
Sosyal hayatıyla da bilinen Hüseyin Dönmez, şu an aktif olarak çalışan Gündem haber sitesinin de sahibi durumunda. Fransızca’nın ardından Flamanca’yı da öğrenen Dönmez, Belçika’da ilk siyasete atılan Türkler arasında da yer alıyor. Dönmez, “ Houthalen’de Fc Vatan Spor Kulübü’nü kurduk. 1980’li yıllar sonrasında Belçika’ya ilk Türk gazeteleri gelmeye başladı. O zamanlarda Tercüman gazetesine yaptığımız faaliyetleri yazmaya başladım. Sonra 1983 yılında bölgesel muhabir olarak devam ettim. Aynı zamanda spor federasyonu kuruluşunda bulundum. Okul aile birliği başkanlığı da yaptım. Cami derneklerinde görev aldım. Aynı zamanda siyasete de girdim. 1987 yılında ilk kez aday olmuştum. Yine çifte vatandaş olanlardan biriydim. Türk toplumunun Belçika toplumuyla birlikte hareket edebileceğini göstermek istemiştim. O zamanlarda bazı partiler göçmen kökenlileri aday göstermeye hazır olmadıklarını belirtmişlerdi. Ben de bana kapılarını açan Yeşiller patisinden aday olmuştum. O zamanlarda 100’e yakın Belçikalı olmuş Türk vardı. Onların 86’sının oyunu almıştım ama yeterli olmamıştı seçilmem için. 1999’da ilk Türk asıllı milletvekili adayı olmuştum.” dedi.
Başarılı olan çocukların disiplinli ailelerden geldiğini ve çok iyi dil bilen öğrencilerin başarı oranının yüksek olduğunu aktaran Dönmez, “Küçük yaşta başarılı olanlar büyüyünce de başarılı oluyor. O yüzden anaokulu çok önemli. Çocuklar velileri tarafından çok iyi takip edilmeli. Aileler burada maalesef yetersiz kalıyor. Türk asıllı öğrenciler dil konusunda bloke olduğunda destek alamayınca tıkanıp kalıyorlar.” Diyerek önemli bir konuya dikkat çekiyor. Şu andaki gençlerin önünde en azından önemli tecrübeler olduğunu belirten Dönmez, gençlerin bu tecrübelerden faydalanması gerektiğini ifade etti. Dönmez’in çocuklarından biri Brüksel Üniversitesi ekonomi mezunu iken, diğer bir çocuğu da tıp fakültesinde öğrenim hayatına devam ediyor.
Yakup Yurt: “İnadına okudum”
Belçika’ya gelip ilk yüksek öğrenimi tercih edenlerden biri de Yakup Yurt. Yakup Yurt 1982 yılından bu yana Schaarbeek’te yeminli tercümanlık yapıyor. 1950 doğumlu olan Yurt’un babası 1966 yılında Belçika’ya Bursa Gemlik bölgesinden gelmiş. Yakup Yurt ise babasından bir yıl sonra 24 Ekim 1967 yılında Belçika’ya geldi. Türkiye’de lise son sınıfı okumadan Belçika’ya geldiğini belirten Yurt, bu yüzden çeşitli zorluklar çektiğini da ifade etti. Yurt, “Türkiye’den aldığım belgeleri kabul etmediler ve beni lise 1’den başlattılar. Ama ondan önce 1 yıl Liege’de yatılı okulda hazırlık okudum dil öğrenmek için.” dedi. Dil öğrendikten sonra sınava girdiğini aktaran Yurt, “Türkiye’yi üçüncü dünya ülkesi gördüklerinden bizim diplomaları yetersiz gördüler ve beni meslek okuluna yönlendirdiler. Gittiğim liseden mezun oldum ama o mezuniyetle üniversiteye gitme hakkımda yoktu. Eğer üniversiteye gitmek istiyorsam Kraliyet Merkez Jürisi’nin düzenlediği sınavı geçmen gerekiyordu. Ben liseden 3 yılda mezun oldum ve teknisyen diploması aldım. Ama o sınava girdim ve 900 kişi arasında kazanan 300 kişi arasındaydım.” dedi.
Yakup Yurt bu sınav sonrasında Leuven Üniversite’ne başladığını belirtirken, “Okuyamazsın diyenlerin inadına, Fransız dil ve edebiyat bölümünü seçtim. Yani onlara kızarak bu bölümü seçtim.” şeklinde konuştu. Okuduğu bölümde de tek Türk olduğunu belirten Yurt, ancak hiç bir zaman ırkçılık tarzı davranışlarla karşılaşmadığını söyledi. Yurt şu an üniversiteye giden öğrencilere de tavsiyelerde bulunurken, “Her derse gitsinler ve dersi derste öğrensinler.
Üniversitede yoklama yok, özgürlük var diyerek yatmak olmaz. Bizzat gideceksin ve kendin dinleyeceksin. Ayrıca arkaya değil, önlere oturacaksın. Ders tekrarları da her akşam yapılmalı. Yani işi şansa bırakmayacaksınız.” şeklinde konuşarak okuyan gençlere mesaj veriyor. Yakup Yurt’un iki çocuğu bulunuyor ve ikisi de hukuk mezunu.
Kaynak: Zaman Benulux
Haber. Salih Karaca