Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD), 16 Haziran 2006 tarihinde gerçekleştirdiği
"Politik Entegrasyon Sürecinde Belçikalı Türkler" konulu FORUM'un sonuç bildirisini sunuyor.
Programın konuşmacı katılımcıları, Emir Kır (Brüksel Bölge Hükümeti Devlet Bakanı), Fatma Pehlivan (Senatör), Cemal Çavdarlı (Federal Parlamentoda Milletvekili), Halis Kökten (CDH Parti MKYK Üyesi), Ergün Top (Flaman Hükümeti Başkanı Yves Leterme'in Uzman Danışmanı), Türk sivil toplum örgütleri, Anatolia, Avrupa Türk İşadamları Konseyi (ATİK), Belçika İslam Federasyonu (BİF), Belçika Türk Kadınlar Birliği, Belçika Türk İslam Diyanet Vakfı (BTİDV), Belçika Türk İslam Federasyonu (BTİF), Belçika Türk Spor Federasyonu (BTSF), European Association of Turkish Academics (EATA), Emirdağlılar Yardımlaşma Derneği (EYAD), FLUX, Initiative Cohabitation, MOZAİK, Türk Dernekler Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Brüksel Temsilciliği, Turkish Lady, Turkish Youth Network-Brussels ve bütün katılımcılara teşekkür ediyoruz.
Gerek konuşmacı katılımcıların ve gerekse sivil toplum temsilcilerinin yaptığı sunumları esas alarak yaptığımız değerlendirme raporunu ilgili kurum ve kuruluşların dikkatine sunuyoruz.
1.Belçikalı Türkler, politik katılım konusunda yüksek bir istek sahibidir ve politik katılımcılığı entegrasyonun önemli bir parçası olarak görmektedir.
2.8 Ekim '06 tarihli seçimlerde uygulamaya girecek yeni seçim yasasındaki değişikliği önemsiyoruz. Belçika'da beş yıl süreli oturmuş, ancak vatandaşlık elde etmemiş, seçmen yaşına gelen herkesin oy kullanma hakkı, kentlerimizin yönetimine yeni bir anlayış getireceğine inanıyoruz. Bu yeni düzenlemeye ilişkin toplumumuzun bilgilendirilmesine yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ancak, bu hakkın kullanımına ilişkin yasal düzenlemelerin kolaylaştırıcı olması halinde gerçek bir katılıma fırsat verilmiş olacaktır. Oy vermenin yasal zorunluluk olduğu ülkelerde bile yüzde 60-70 katılımlarla seçimler yapılmaktadır. Bu sebeple yeni seçim yasasında verilen hakların yeterince kullanılmamış olmasını göçmen asıllı toplulukların siyasi katılıma ilgisizliği olarak anlamamak gerekir. Doğru olan, yasayla verilen hakkın kullanımını kolaylaştırmaktır.
3.Belçikalı Türkler, siyasi entegrasyonu desteklerken, partiler nezdinde sadece seçim zamanlarında hatırlanmak istemiyor. Parti yönetimlerinde, karar organlarında, parti politikalarının oluşturulmasında (özellikle de göçmen- entegrasyon politikaları) etkili olmayı arzu etmektedir.
4.Başta kamu personel alımları olmak üzere, istihdam politikalarında, etnik ayrımcılığın sona ermesini, bu konuda kararlı bir siyasi irade gösterilmesini istiyoruz.
5.11 Mayıs'ta Anvers'te meydana gelen ırkçı saldırıyı siddetle kınıyoruz. Göçmen toplulukların ülkedeki varlığını, ırkçı-ayrımcı siyasi partilerin güçlenmesinin gerekçesi olarak görülmesine karşı çıkıyoruz. Ve soruyoruz; Belçika'dan göçmen toplulukları ayrılsa, ırkçı siyasi hareket geriler mi? Sorunun çözümü, merkezdeki sağ ve sol partilerin politik başarılarında yatmaktadır. Ülke yönetiminde, göçmenlerin de aktif hale getirildiği yeni anlayış ve açılımları olan politikalar üretilmelidir.
6. Türk kökenli Belçikalılar, yaşadığımız ülkenin anayasal bütün kurumlarına, yasalarına gönüllüce bağlıdır. Katma değeri olan, eğitime değer veren, uyumdan yana ve üretken bir toplum olarak ilerlemesini sürdürme çabasındadır. Ayrıca, genç nüfusuyla Belçika'nın demografik yapısına, kültür, inanç ve gelenek farklılıklarıyla da kültürel hayata zenginlik katacak imkanlara sahiptir.
7.Belçikalı Türkler, parlamentoların tarih yazmasını ya da bir tarihi yargılamasını doğru bulmuyor. Bu nedenle, ne tarihçilerin ortak bir kanaatine ve ne de uluslararası geçerliliğe sahip bir mahkeme kararına dayanmayan Ermeni soykırım suçlamalarını kabul etmiyoruz. Bu konudaki çabalar, Avrupalı Türklerin toplumsal başarılarını önlemeye yönelik sonuçlar doğuracaktır.
8.Toplumsal uyumun sağlanması için, Belçika'da yaşayan yoğunluklu göçmen topluluklarının tarih, dîn, kültür ve geleneklerinin tanıtımına fırsat verilmesini, okullarda, medya ve iletişim araçlarında bu yönde çalışmalar yapılmasını gerekli buluyoruz. Birbirimizi tanıdıkça, önyargılardan oluşmuş "öteki-düşman" algıları azalacak, dostluklar gelişecektir.
9.Avrupa Birliğinin kimlik tanımının çok kültürlü bir Avrupa olmasını gerekçi buluyoruz. Son yüzyıldır, çeşitli sebeplerle Avrupa dünyanın bir çok yerinden göç almıştır. Bir çok Avrupa ülkesinde göçmen asıllı Avrupalıların oranı genel nüfusun yüzde 10'undan daha fazladır. Bu sebeple, AB için kabul edilecek kimlik, bu çoğunluğu dışlayıcı olmamalıdır.
10.Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz. Avrupalı Türkler açısından bu önemli bir açılım olacaktır. Avrupa içinse, gerçekten çok kültürlü bir Avrupa Birliği projesi ancak Türkiye'nin üyeliği ile inandırıcılık kazanacaktır.
11.Türk asıllı Belçikalıların yoğun yaşadıkları belediyelerde sosyal ve kültürel amaçlı programların ortak sorumluluk ve katılım bilinciyle yapılmasının önemine inanıyoruz. Böylece aynı mekanları paylaşan farklı kültür, inanç ve geleneklerin birbirlerini daha çok tanımalarına ve bu farklılıkların aslında bir zenginlik olduğunun görülmesine imkan sunacaktır.
Saygılarımızla,
UETD Brussels Basın Bürosu.