Birgül Kapaklıkaya Yazdı.
Sosyal medya, asosyalleşen insanlar…
İnternetin faydalarını inkar edemeyiz.
Ancak bu kadar faydalı olan bu sanal alemin zararları da oldukça fazla.
Hatta psikolojik ve sosyolojik açıdan toplumlara çok ciddi zararlar vermeye başladı sanki.
Geçenlerde bir akşam bir arkadaşıma çay içmeye gitmiştim.
Henüz beş, altı yaşlarında ve uyku vakti çoktan geçmiş olan çocuk ikide birde gelip annesinin dikkatini çekmeye çalışıyordu.
Benimle sohbet etmek isteyen anne ise “ben bunu susturmasını bilirim” diyerek eline küçük bir bilgisayar tableti verdi.
Çocuk tablete gerçekten öyle odaklandı ki...
Anne de çocuk da rahatlamıştı sanki.
Çocuğun o saatlere kadar neden uyumamış olduğunu düşündüm bir an.
Sonra da bilgisayar, tablet, telefon gibi aletlerin insanlara verdiği zararları.
Geçenlerde Brüksel’de bir toplantında Japonya’daki internet bağımlılığının iyice artmış olduğunu ve ailelerin çocuklarını bağımlılıktan kurtulmaları için özel kamplara gönderdiklerini konuşmuştuk. On altı saatten fazla internetin başından kalkmayan, o bağımlı çocukların durumlarını düşünmek bile istemiyor insan.
Okul başarılarının düşmesi, sırt ağrıları, gözlerinin bozulması, yeme bozuklukları, asosyalleşme, dikkat bozuklukları, yorgunluk, depresyon, sosyal fobiler gibi psikolojik sorunlar ve daha neler neler...
En önemli konulardan birisi de zaman...
Durdurulması mümkün olmayan en önemli şeylerden birisi.
Kelebeğin ömrü sadece bir gün derler ancak kelebeklerin bir haftadan bir yıla kadar yaşadıkları söylenir. Bir yıl yasayan bir kelebek belki de bir asır yaşamış gibi olur.
Artık antibiyotiklerin bulunması ve farklı sebeplerden dolayı uzayan, neredeyse bir asri bulan insan ömrü de insana bir gün gibi gelebilir.
Zamanı iyi değerlendirmek çoğu zaman insanın kendi elinde.
Televizyon, bilgisayar, telefon gibi teknoloji aletlerini iyiye kullanmak da...
Yaşamı iyi değerlendirmeli insan her şeyden önce.
Anne baba sevgisini yeteri kadar alamayan çocuklar bir de şiddet içeren oyunlarla büyürlerse, sonlarını tahmin etmek hiç de zor olmaz.
Geçenlerde çok değerli bir hocamız olan Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu bir dersinde bağımlılığı anlatırken “Bağımlılığın her türlüsü kötüdür” demişti.
Verdiği o çarpıcı örnekler de hiç aklımdan çıkmıyor. İlerleyen yaşlara rağmen anne bağımlılığı gibi...
Bağlanmakla bağımlı olmanın farkını öyle güzel anlatmıştı ki...
Ve sanal alemin de koskoca bir alem olduğunu.
Yalnızlığını internetle, facebook, twitter gibi sanal alemin farklı yerlerinde gidermeye çalışan insanlar aslında gittikçe yalnızlaşıyor.
Gerçek dünyadan kopup sahte ilişkilerde mutluluk arıyor.
Oysa zamanımız o kadar değerli ki...
Kitap almaya para bulamıyor dediğimiz insanların elinde belki de taksitle alınmış en pahalı cep telefonları...
Bu konuda da Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini tekrar gözden geçirmek geliyor içimden...
Ve çıtırdayan odunların yandığı bir şöminenin önünde, koyun postunun üzerine uzanmış, elimde ince cam bardakta çayımı yudumlarken düşünüyorum kendimi...
Hemen yanı başımda sırayla okunmayı bekleyen kitaplarımı...
Kaybedecek bir dakikamın, bir dakikamızın bile olmadığını düşünüyorum.