İzzet Dönmez Yazdı..
28 Şubat`la ilgili yazacak o kadar çok şey var ki;
28 Şubat`ın o kadar çok mağduru var ki;
Ciltler dolusu kitaplar yazılabilir.
Aslında 28 Şubat`ın en büyük mağduru.
Bizlerin şahsında rahmetli Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan`dır.
"Bizlerin şahsında" diyorum.
Çünkü o mağduriyetleri bizim adımıza.
Bizi temsilen yaşadı.
Şimdi bazı gafiller, onun aziz hatırasını birilerinin süfli siyasi emellerine peşkeş çekiyor.
Yazıklar olsun.
"Erbakan" adını dahi ağzına alamayacak münkir ve münafık taifesi, kürsüye çıkıp, Erbakan nutukları atıyor.
Baht utansın!
Şimdi başımızdan geçen olayı anlatalım.
28 Şubat`ın en netameli günleri.
Bölge satış başbayii olduğum, Türkiye`nin en büyük kağıt fabrikalarından birisi.
Mopak Kağıt Fabrikası.
Üretim tesislerinin bulunduğu İzmir -Kemal Paşa`da, fabrikanın hemen yanında bir matbaacılık meslek lisesi kuruyor.
Açılışına, biz bayilerini de davet ediyor.
Açılışa, zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`de katıldı.
Bende hanımla birlikte açılışa katıldım.
Hep beraber fabrikayı gezdik.
Başta Süleyman Demirel, yeni üretim bantlarını inceledik.
Daha sonra da yeni okulun açılışını yaptık.
Akşam oldu.
Büyük Efes Otel`de açılış resepsiyonu var.
Bizi otobüslerle Büyük Efes Oteline götürdüler.
Otel`in önünde indik.
Herkes eşleriyle otele giriş yapıyor.
Sivas Baş Bayii Cemil Laçiner ve benim önümü bazı görevliler kesti.
Gayet nazik ifadelerle "Resepsiyonda alkol alınacak, sizin rahatsız olmamanız için, size şöyle bir yer ayarladık, dört kişilik, burada rahatça oturabilirsiniz" dediler.
"Rahatça oturabilirsiniz" denilen yer, koca resepsiyon salonunda, tıpkı bir köpek kulübesi gibi ayrılmış bir yer.
Resepsiyon salonunun girişinde, solda bir yer.
Etrafı paravanlarla ayrılmış bir yer.
Dört kişilik küçük bir masa.
Etrafı paravanlarla kapatılmış.
Kimse bizi görmeyecek, bizde kimseyi görmeyeceğiz.
Sebebi ne?
Sivas Bayisi ile benim hanımın başı kapalı, diğer bayilerin hanımlarının başı açık.
Bize ayrılan o paravanı görünce, içimden haykırmak geldi.
İsyan edesim geldi.
İçimden, bütün masaları tekmeler ile devirmek geldi.
Babalarımızın, dedelerimizin "İslamköylü, Nurlu Süleyman" diye oy verdiği Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`in hamiliğinde gerçekleştirilen bir kokteyle "Hanım`ın başı kapalı" diye alınmıyoruz.
Yasağı koyan Demirel mi?
Hayır.
Ege Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon , haber salmış.
"Başörtülü bir sineğin dahi olduğu toplantılara katılmıyormuş, yanlış yapılmasın" diye önceden haber salmış.
O fabrikanın Türkiye`de en büyük bayilerinden birisi de benim.
Çağırmamazlık edemezlerdi.
Çağırdılar ama bizi kafese koydular.
28 Şubat`ın baş pezevenklerinden 28 Şubat`ın baş dürzülerinden Org. Hurşit Tolon emriyle, resepsiyona alınmadık.
Bizde, o paravanın içine girmedik.
Arabamıza atladık hanımla Sakarya`nın yolunu tuttuk.
Mopak Bayiliğini de bıraktık.
Daha sonra, Konya`da ki Kombassan`ın bayiliğini aldık.
Eski 3. Ordu Komutanı, ünlü Ergenekoncu Org. Saldıray Berk, Sakarya`da Tugay Komutanı.
Tugay Kantini, satmak için bizden kırtasiye malzemesi alıyor.
Alınan malzemeler içinde Kombassan`a ait defterler var.
Saldıray Paşa, bütün malzemeleri iade ettirdi.
Bize ambargo kondu.
Bu ambargo halen fiili olarak devam ediyor.
Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Saldıray Berk.
Aziz yurdum insanı!
Bunlar temiz ayakkabı değiller.
Bunların şeceresi de çok bokludur.
Fetö`nün ihaneti ortaya çıkınca, bunların ihaneti şimdi görmezden geliniyor.
Dün, bunlara karşı Fethullah Gülen`in ihanetini, şimdi de Temel Karamollaoğlu sergiliyor.
Başörtülü öğrencileri, ikna odalarına alan CHP`nin Genel Başkan Yardımcısı Profesör karı değil miydi?
Halk Partisi, yaptıklarından nadim mi oldu da, Erbakan`ı anma programlarına katılıyor?
Sizde hiç iman ve vicdan yok mu?
28 Şubat`la ilgili yazılacak o kadar şey var ki;
Sadece rahmetli Erbakan Hocam`ın aziz hatırasına, bugünlük bu kadarla iktifa edelim.
Çünkü o çok edepli, çok terbiyeli, müstesna, kibar bir insandı.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.