İzzet Dönmez Yazdı.
Hemen ifade edeyim ve hiç şüpheniz olmasın ki; Amerika`da kim Başkan seçilirse seçilsin, bir tek önceliği olacaktır.
Bu da Amerika`nın çıkarları ve Amerika`nın milli menfaatleridir.
Aksini düşünmek, abesle iştigaldir.
Bakıyorum da; Seçim sanki Türkiye`de oluyormuş gibi.
Herkes heyecanlı, herkes meraklı.
Amerika, 51 ayrı Devlet`in bir arada olduğu bir federasyon.
Devlet`in resmi adı Amerika Birleşik Devletleri.
"Devletler" diyor, bakınız.
Yani birden fazla devletin bir araya gelerek kurduğu federasyon.
Orta yerde bir tane devlet yok.
Devletler ortaklığı var.
Bu birlikteliği daimi kılmak için, Amerika`nın çok güçlü bir anayasası, çok güçlü bir yargısı, çok güçlü bir Senatosu ve Temsilciler Meclisi vardır.
Yine çok güçlü bir ordusu ve çok güçlü bir istihbarat ağı vardır.
Hem iç istihbaratı, hem dış istihbaratı çok güçlüdür.
Başkan, bu güçler manzumesinin sadece bir temsilcisidir.
Amerika Birleşik Devletleri, bu noktaya 600 bin kişinin öldüğü bir iç savaş sonucu gelmiştir.
Dolayısı ile siyasi hafızası çok güçlüdür.
Amerika`da yasama, yürütme ve yargı net çizgilerle birbirinden ayrıdır.
Başkan, Temsilciler Meclisi ve Senato`nun onaylamadığı hiçbir icraatı yapamaz.
Amerika`da Başkan ne kadar başarılı olursa olsun, iki defadan fazla aday olamaz ve seçilemez.
Dolayısı ile Başkan, seçildiği günden itibaren gidici olduğunu bilir.
Amerika, bir kurumlar ve kurallar Devlet`idir.
Başkan, sadece temsil görevi yapar.
Amerika, aslında bir " Şirketler Devleti`dir".
Amerika`yı fiiliyatta çoğu Yahudi asıllı olan çok uluslu şirketler yönetir.
Amerika, para ve sermayenin Devlet`idir.
Donald Trump`ın seçilmesi, Türk-Amerikan ilişkilerinde çok köklü değişiklikler getirmez.
Bundan emin olabilirsiniz.
Vakti zamanında, Amerika Başkan adayı Bill Clinton, Ermeni soykırımı iddiası ile ilgili çok laflar etmişti.
Seçildiği an, herşeyi unuttu ve soykırım iddialarına karşı tavır aldı.
Amerika`nın Türkiye siyaseti değişecekse eğer, buna Amerikan üst aklı karar verir, Donald Trump`ta bunu uygular.
Bekleyip, göreceğiz.