İzzet Dönmez
Bu sütunlarda CHP lideri sayın Kemal Kılıçdaroğlu`nu en ağır şekilde eleştiriyorum.
Bundan sonrada eleştirmeye devam edeceğim.
Ancaaak,
Kemal Kılıçdaroğlu, benim şahsi düşmanım değildir.
Kendisine karşı hiçbir şahsi kinim yoktur.
Eleştirdiğim şey,
Sadece uyguladığı siyasetedir.
Sayın Kılıçdaroğlu`nu tehdit etmek, ona küfretmek, ona hakaret etmek, aklımın ucuna dahi gelmez.
Başkalarının onu tehdit etmesine dahi gönlüm razı olamaz.
Kemal Kılıçdaroğlu`nun arkasında 13 milyon seçmen yurttaşımızın oyu var.
Ona karşı fiili saldırı, tehdit vb. olaylar, 13 milyona yapılmış sayılır.
Onaylamam mümkün değildir.
Özellikle bizim mahallenin bir hastalığı var.
Beğendiğimiz siyasileri göklere çıkarırız.
Beğenmediğimizi yerin dibine batırırız.
Siyasette herşey o kadar net bir şekilde ak ve kara değildir.
Siyasette gri alanlar daha çoktur.
Merhum Süleyman Demirel, merhum Mesut Yılmaz, merhum Bülent Ecevit, yerin dibine batırılası isimlerdir.
Öyle değil o işler.
Siyaset adamlarının doğruları da vardır.
Yanlışları da vardır.
Her iki yönünü de görmeden, siyaset adamını değerlendirmek, çoğu kez yanlış ve eksik sonuç verir.
Kısaca,
Çok kısaca geçmiş bazı siyaset adamlarının bazı yanlışlarını buraya alıyorum;
1973 Genel Seçimleri sonucunda, tek başına iktidar çıkmadı.
CHP 184 milletvekili çıkardı.
Adalet Partisi 149 milletvekili,
Milli Selamet Partisi 48 milletvekili,
Demokratik Parti 45 milletvekili çıkardı.
Sağ`daki 3 parti çok rahat bir Merkez Sağ koalisyon kurabilecekken, rahmetli Erbakan, gitti CHP ile hükümet kurdu.
Erbakan, 1969 seçimlerinde Demirel`in Adalet Partisinden milletvekili adaylığını veto etmesinin intikamını almıştı.
O koalisyon hükümetinin bu ülkeye çok büyük zararı oldu.
Koalisyon hükümeti, bir kısmi af kararı aldı.
Anayasa Mahkemesi, bu kısmi affı umuma şamil hale getirdi.
Bütün siyasi mahkumlar affedildi.
Türkiye`yi 12 Eylül`e taşıyan o süreç, böyle başladı.
Hem Ecevit`in, hem Erbakan`ın o afta çok büyük günahı var.
Kimse masum değil yani.
Bana üniversite hayatını zehir eden, o lanet af`tır.
Sayın Bahçeli,
Şimdi Kılıçdaroğlu`nu yerden yere vuruyorsunuz.
İyi,
Güzel.
2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki müttefikiniz Kılıçdaroğlu değil miydi?
Aslında kendi adayınız olan Ekmeleddin İhsanoğlu`nun adını da Kemal Kılıçdaroğlu`na açıklattırdınız.
Bu işin dahası var sayın Bahçeli;
1999 Genel Seçimleri sonrası ortaya çıkan siyasi tabloda, sizin Başbakanlığınızda çok rahatlıkla bir Merkez Sağ koalisyon olabiliyordu.
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, bu teklifi size yaptı.
Bu imkanı elinizin tersi ile ittiniz,
Gittiniz Ecevit`in riyasetindeki hükümete katıldınız.
Rahmetli Erbakan`ın yaptığı tarihi hatayı sizde yaptınız.
Merhum Ecevit`in ülke yönetecek bir siyasi kadrosu da yoktu.
Ekonomik göstergelerden bunalan Ekonomi Bakanı Hikmet Uluğbay intihara teşebbüs etti.
O hükümet, Cumhuriyet Tarihinin en başarısız hükümeti olarak tescil edildi.
Halkta onayladı.
Gelelim Ak Parti`ye;
Ak Parti herşeyi çok kusursuz yapıyor da, bizde onun için mi destekliyoruz.
Hayır,
Hiçte öyle değil,
Biz, artılara, eksilere bakıyoruz.
Artıları fazla diye destek veriyoruz.
Siyasette hiç kimde zümrüt-ü anka kuşu değildir yani.
Ak Parti iktidarının kusurlarını buraya yazmaya kalksam, bu sütunlar yetmez.
Çok bariz tarihi yanlışını buraya yazalım;
Ak Parti, 31 mart seçimlerinde adaylar bazında tarihi yanlışlar yaptı.
Daha seçimlere 1 yıldan fazla süre var iken, bazı seçilmiş başkanları istifa ettirdi.
Bu istifa ettirme süreci, inanılır gibi bir tasarruf değildi.
Ak Parti, bu tasarrufu ile adeta ayağına kurşun sıktı.
Bu birinci yanlış.
İkinci yanlış;
Siyasetten emekli olma yaşına gelmiş insanları, metropollere aday olarak göstermiştir.
Üçüncü yanlış;
İstanbul`da kaybedilmiş seçimin yenilenmesi için, aslı astarı olmayan gerekçeler üretilmesi ve seçimin gereksiz yere yenilenmesi.
Bu sütunlarda en az 10 tane yazım vardır.
Yalvardım adeta;
"Adamı boş yere kahraman yapmayın.
Verin mazbatasını"
Sonuç ne oldu?
Kılavuzu karga olanlar misali oldu.
Dördüncü ve esas yanlış;
23 Haziran`da yenilenen seçimlerde, anketler seçimi açık ara İmamoğlu`nun alacağı anlaşılınca,
Ak Parti iktidarı resmen harakiri yaptı.
Belki Kürt seçmenlerin bir kısmının oyu bize döner ham hayali ile;
Abdullah Öcalan`ın mektubu televizyonlarda okutuldu.
Yetmedi,
Abdullah Öcalan`ın kardeşi, devletin televizyonuna çıkarılıp, konuşturuldu.
800 bin fark, birazda buradan çıktı.
Bu intihar gibi yanlışlar yapılınca, sinirimden günlerce uyuyamadım.
"Siyaset adamı herşeyi doğru yapar" diye birşey yok.
Siyasetçi, bazen çocukların yapmayacağı yanlışları yapar.
Yukarıda bazı siyaset adamlarının yaptığı yanlış işleri yazdım.
Bunları çoğaltmakta mümkündür.
Sayın Devlet Bahçeli,
Sizi tam 45 yıldır tanıyorum.
Ne kadar vatansever bir siyaset ve devlet adamı olduğunuza tanığım.
Bu yönünüzü ifşa eden yüzlerce yazı kaleme aldım.
Sayın Bahçeli,
Şu anda şoklardayım.