İzzet Dönmez Yazdı
Yerli otomobil ile ilgili günlerdir yazı yazmak istiyorum, bir türlü elim klavyeye uzanmıyor.
Bugün fırsat buldum, işte yerli otomobille ilgili görüşlerim.
Her şeyden önce şunu bilelim; Türkiye, uygarlık yarışında, batıdan tam 300 sene geri.
Bu geriliğimizin farkına Osmanlı`nın son dönemlerinde vardık.
İş işten geçmişti.
Cumhuriyeti kurduk, ancak Anadolu baştan aşağı virane.
Eğitimli insan yok, yatırım ve üretim yapacak sermayedar yok.
Nasıl yatırım ve üretim yapacaksın?
Ülke nüfusunun % 95`i daha okuma yazma bile bilmiyor.
Bundan dolayı, Cumhuriyet`in kuruluş yıllarında sınai üretim, tamamen devlet eliyle yapıldı.
Ufak ufakta özel sektör teşvik edilmeye başlandı.
1939 yılına kadar, ülke iç savaşlarla uğraştı.
Ardından 2. Dünya Savaşı geldi.
Türkiye, ilk 30 yılını böyle kaybetti.
1950`den sonra yeni bayındırlık yatırımları başladı.
Enerji`yi üretmeden, fabrika kursan ne yazar?
Kara, deniz ve hava ulaşımı yoksa, yatırım nasıl olacak?
Demir`in, çeliğin, çimenton yoksa, nasıl fabrika yapacaksın?
İçinde neyi işleyeceksin?
Bu yatırımları yapmak için, sermayen olacak, know how`ın olacak, hammadden olacak.
Herşey hallolur da, sermayen ve sermayedarın yok.
Osmanlı İmparatorluğu, Türk ve Müslüman kökenlilere ticaret yapmayı yasaklamış, o işleri sadece gayrimüslimlere bırakmış.
Niçin?
Sahip olduğu yaklaşık 20 milyon kilometrekare toprakta, Türk orijinli insan sayısı % 10`u geçmiyor.
Onları da devlet hizmetinde kullanacak, nitekim kullanmışta.
Devir değişince, yani elde sadece Türkler kalınca, bakmış, görmüş ki, sadece hayvancılık yaptırdığı, toprak işlettiği, mesleksiz, sanatsız 13 milyon insanın var.
Bunların önemli kısmı zaten muhacir gelmiş.
Onlarda sanatsız, mesleksiz.
Yorgun insanlar Anadolu`nun yerli halkı, habire savaşlar yüzünden daha da yorgun.
Cumhuriyet`in insan kaynağı bu işte!
Cumhuriyet, bu insan malzemesi ile uygarlık yarışında öne geçecek.
Nasıl olacak bu iş?
Bilen var mı?
Birileri bana hep Japonya, Kore, Çin örnekleri verir.
Hiç alakası ve ilgisi yoktur.
Japonya`yı, Kore`yi, Çin`i uçuran, Amerikan sermayesidir.
Maalesef Amerika, aynı yatırımları Türkiye`ye yapmamıştır.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye`nin geldiği yer muhteşemdir.
Son 30 yıldır bu ülke iç savaş altında.
50 bin insanını da bu savaşta kaybetti.
Sen, hem ülkenin birliğini sağlamak için, yüzbinlerce genç insanını silah altında tutacaksın, hemde kalkınma yarışında, dünya ile rekabet ederek, öne geçeceksin.
Hangi babayiğit yapacak bu işi?
Alman`ın ordusu yok, Amerikan işgali altında.
Bütün birikimini kalkınmaya harcıyor.
Japon`un ordusu yok, Amerikan işgali altında.
Amerikan sermayesi desteği ile, bütün birikimini kalkınmaya harcıyor.
Hakeza Güney Kore`de aynı.
Soğuk Savaş nedeni ile Amerikan koruması altında.
Kore`nin bütün temel yatırımlarında Amerikan sermayesi mevcuttur.
Türkiye`nin yıllık 500 milyar dolarlık dış ticaret büyüklüğü var.
150 milyar dolarlık ihracatı içinde madencilik payı % 2`dir.
Yok hükmünde yani.
Türkiye, doğal kaynak zengini bir ülke değildir.
Türkiye, herşeyi üreterek, ihraç ediyor.
Tüm ihraç ürünlerinde alın teri ve emek var.
Türkiye, basiretsiz ve yeteneksiz politikacılar yüzünden, yabancı sermaye ve yabancı yatırımlardan da uzak kalmış.
Sermaye yok, Anadolu insanı çoban, hammadde yok, teknolojik bilgi birimi (Know How) yok, kalifiye insan gücü yok.
Sadece ucuz, popülist demagoji var.
Bütün olumsuzluklara rağmen, 56 İslam ülkesi içinde, en gelişmiş Müslüman ülke Türkiye.
Türkiye, ayaklarına vurulan tüm prangalara rağmen, gelişmeye, büyümeye devam ediyor.
Türkiye bugün % yüz yerli sermaye ve teknoloji ile kendi otomobilini üretecek günlere geldi.
Şükürler olsun.
Türkiye, bütün gelişme imkan ve potansiyelini Cumhuriyete borçludur.
1923`te kurulan Cumhuriyet, Türkiye insanına yeni çağı yakalama hedef ve vizyonu vermiştir.
Yeni çağda yeni dünya ile rekabet edecek kurumları kurmuştur.
Kimimizin beğenmediği Köy Enstitüleri var ya, o okullarda nice idealist muallimler, hayatlarını feda ederek, büyük bir inanç ve heyecan ile nice idealist muallimler yetiştirdi.
Nobel ödülleri alan, Dünya çapında mimar, tıp profesörü, mühendisini o muallimler yetiştirdi.
Devletin kurduğu fabrikalarda yetişen mühendisler, özel sektör yatırımlarının dinamosu oldu.
Şimdi 5 sermayedarımız bir araya geldi.
Yerli otomobil üretecekler.
Onlara üstün başarılar diliyorum.
Otomotiv sektörü, yeryüzünde en geniş istihdam yaracak sektördür.
Eğer, beklenen ve hedeflenen gerçekleşir ise, doğrudan ve dolaylı olarak 100 bin kişiye istihdam sağlama imkanı vardır.
Otomobil yatırımı yapacak müteşebbislerimizin işleri hayli zor.
Kendilerini çok sıksalar, ortaya koyacakları sermaye 5 milyar doları geçmez.
Halbuki, dünyada ki otomotiv devlerinin 50 milyar dolar, 70 milyar dolar gibi dev sermayeleri var.
Ne olmalı?
Bunların altıncı ortağı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmalıdır.
Devlet, bu yatırıma süper destek vermelidir.
Bu otomobiller, ÖTV`den muaf olmalıdır.
KDV oranı minimuma indirilmelidir.
Bu fabrikanın 7. ortağı da Türk Milleti olmalıdır.
Almanya`da Wolksvagen fabrikası bahçesinde bir tane yabancı araba göremezsin.
Yatırımcılar mutlaka hisse arzı yapacaklardır.
Hepimiz koşalım, hisse senetlerine talip olalım.
Hisseler tavan yapsın.
Yeni araba alacağımız vakit, önceliğimiz milli araba olsun.
Milli arabanın bazı faydaları var.
Birinci faydası, fiyatı olacaktır.
Mutlaka ÖTV`den muaf olacağı için, rakiplerinden üçte bir oranında ucuz olacaktır.
Diğer avantajı, yedek parçadır.
Türkiye`de üretilen arabanın yedek parçası, ithal araçlara göre, akla ziyan ucuz olacaktır.
Bir otomobilin yedek parça fiyatı, otomobilin toplam etiket fiyatının 3 misli, 4 mislidir.
Yerli üretileceği için, yedek parça, gaz tuz parası olacaktır.
Kendi otomobilini yapan ülke, her şeyini yapar.
Uçağını da yapar, helikopterini de yapar.
Yeter ki, birliğimizi, beraberliğimizi devam ettirelim.
Alamayacağımız yol, aşamayacağımız dağ yoktur.
Yolumuz açık olsun.
Unutmayın, her kurulan fabrika, yerli ve milli servettir.
Her tüten baca, bizim malımızdır.
Çünkü; oralarda bizim çocuklarımız çalışacaklar.
Bizim evlatlarımız, geleceklerini oralarda kuracaklardır.
Tekrar hayırlı, uğurlu olsun.