Merhaba sayın Gündem okurları,
Günlerdir millet olarak hassas bir konu üzerinde, yazıyoruz, çiziyoruz, okuyoruz ve maalesef anlamadan dinlemeden tepkiler gösteriyoruz.
Öncelikle, bu uğurda şehit olan evlatlarımıza Allah'dan rahmet ve bütün Türkiye Cumhuriyetine başsağlığı diliyorum.
Bu aşamada yapılan tepkiler, aşırı derecede lüzumsuzluklara yol açtığından dolayı bizde rahatsızlık duymaya başladık. Bu konuda haklı iken haksız bir duruma düşmüş durumdayız. Aslında ilk aşamada yapılacak olan şey Türkiye'deki gibi sağ duyulu bir şekilde düzeyli olarak tepkilerimizi belirtmeliydik. Belçika'da maalesef Yüce Türk Milletinin, asilliğine yaraşır bir durumda tepkilerimizi gösteremedik.
25.10.07 tarihli "Gündem" sitesinde yayımlanan Kamil Gözen kardeşimizin yazısındaki bazı fikirlerine şahsen katılmadığımı belirtmek isterim. Kardeşimiz, 'Türk önderleri' diye bir tabirde bulunmuş. Burada, bizi temsil eden tek kurum "Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği"dir. Elçiliğimizinde tahmin ediyorum ki, resmi olarak Belçika Devletinden böyle bir talepde bulunması imkansızdır.
Gelelim Türk derneklerine. Derneklerimizin bu konuda gerekli talepleri olmuştur. Fakat kısa bir zaman içersinde izin alınamadığından dolayı da şu ana kadar resmi olarak büyük çapta yürüyüşler gerçekleştirilememiştir.
Yapılan izinsiz gösteriler neticesinde de ortaya çıkanları hepimiz gördük ve şahit olduk. Zaten derneklerimiz buradaki Türk toplumunun önderleri değildir. Onlar böyle bir sıfat taşıyamazlar. Mevcut bulunan derneklerimiz buradaki Türk toplumuna hizmet amacı ile kurulmuş sivil toplum örgütleridir. Herkesin faaliyet alanı da farklıdır.
Şunu unutmayalım ki, bizler burada kendi vatanımızda değiliz. Asimile olmadan bir çok zorluklar içersinde var olmak savaşı veren, yaşamaya çalışan bir topluluğuz. Bizler Belçika'daki kanunlara riayet ederek hayatımızı devam ettiren bir topluluğuz. Bu yüzden kanunlar neyi öngörüyorsa, yasalara uyarak haraket etmek durumundayız.
Ben şahsen bir dernek yöneticisi olarak, kimsenin kuş uykusuna yattığına falanda inanmıyorum. Hele hele sübvansiyon almak veya almamak gibi bir kaygımızda yoktur. Bizleri bilen bilir. Tüm faaliyetlerimiz kanunlara göre uygun biçimde yapılır. Yeri geldiğinde yardım amacıyla sahnede iki buçuk saat gösteride bulunarak hiç bir para talep etmeden yirmi kişilik bir gurup ile insanlara hizmet vermenin mutluluğunu paylaşıyoruz. Bunları bilenler bizleri de yerinde ve zamanında takdir etmişlerdir.
Hadi bizler dernek yöneticileri olarak, kenara çekilip bırakdık bu işleri. Peki sizler geldiğinizde, yeri geldiğinde cebinizden bazı harcamalar yaparak bu gibi faaliyetlerde bulunabilecekmisiniz. Bunu Gündem editörü ve baş yazarı sayın Hüseyin Dönmez beyefendi gayet iyi bilir. Çünkü kendiside bir federasyon başkanıdır.
Lütfen böyle polemik yaratacak yazılar yazmayalım. Hepimiz tek bir yürek ve kuvvet olarak biribirimizle istişare ederek hareket edelim. Kimsenin önderlik ve benzeri gibi saltanatlıklar sürdürme gibi amacıda yoktur. Şunu unutmayalım ki 'makam ve mevkiiler geçicidir'. Biri gelir biri gider. Önemli olan yapılan işlerin hayırlı ve baki olmasıdır. Sizlerde gelip yapılan bu işlerin bir tarafından tutupda yardımcı olsanız seviniriz.
Derneğimin bağlı bulunduğu federasyonunun yönetim kurulu üyelerinin çalışmalarını görüyorum ve hiçbirinin önderlik gibi arzularının olduğunu da zannetmiyorum. Eğer böyle bir önderlik vasfını kendinizde görüyorsanız, buyurun gelin ve sizin önderliğinizde çalışmalarımızı daha mükemmel bir şekilde devam ettirelim. Bugüne kadar sizi bu gibi hassas konularla uğraşıp, herhangi bir faaliyetde aktif çalışmalarınıza da rastlamış değilim.
Her ne kadar sürç-i lisan ettimse affola, bundan sonraki günleriniz muhabbetle dola.
Saygı ve sevgilerimle.
Kardeşlik Tiyatrosu Derneği Başkanı
Ayhan ALİUSTAOĞLU