Günümüzde başkaları hakkında hüküm vermek o kadar kolay ki. Ondan adam olmaz, o zaten adam değildir gibi sözleri duymak gittikçe yaygınlaşmakta. Başkası hakkında hüküm verirken nedenler sırayla dile getirilir ve bunları dile getiren şahıs elbette kendisi adam gibi adamdır, o kusursuzdur ve her şeyi çok iyi bilmektedir.
Hâlbuki insanoğlu başkalarının adamlığını sorgulayacağına, ölçü ne o da belli değil, önce kendine bakıp çeki düzen verse ne güzel olacak. Bu güzelliğin yanında en azından başkalarına iftira atmak ve aşağılamaktan geri kalacaktır. Ve elbette günahtan uzak kalınıp nefis terbiye edilecektir.
Gel görelim ki herkes kendisini sorgulamaya bir türlü yanaşmıyor. Ya çıkarı uğruna, ya bağnaz düşüncesi adına, ya çekememezliği için başkalarının adamlığını sorgulamak için bin bir bahane bulunuyor. Bahane bulunuyor da bu durum toplum menfaatini olumsuzca etkiliyor. Şahsiyetçiliğin yerine ferdiyetçiliğin öne geçmesi bu gelişmelere öncülük ediyor.
Başkasının adam olmasının soruşturulmasına bence hiç gerek yoktur, çünkü adam olmak o kadar zor olmamalı, hem bu hakkı ona kim veriyor ki? İnsan özü ile barışık olduktan sonra dost olmamak için hiçbir gerekçe yoktur. Ve o öz kendi değerlerine bağlı olmakta yatmaktadır. Samimi bir biçimde, hiçbir karşılık beklemeden insanın kimliğini belirleyen unsurlara sımsıkı sarılmakta yatmaktadır. Ve sizin samimiyetle bağlı olduğunuz değerlere bağlı olmayanlara en azından saygı ile yaklaşmak gerekmektedir. Saygı ile yaklaşmak, ne kadar zor değil mi günümüz hayatında? Hele karşılıklı saygı…
Adam olmanın ölçüsü tam olarak ne bilinmez ama en azından bunun için aşağıda belirtilen şartlar kanaatimce aranmalı:
- Olduğun gibi görünüp, değerlerini gizlemeden savunabilmek,
- Yiyip, içip ve yetiştiğin yerden koptuğunda inkara kalkışmamak,
- Baba ve fikir ocağını her daim en azından saygı ile anmak,
- Gittiğin yerin mensubu olup, halen bıraktığın yerin adını çıkar için kullanmamak,
- Kul hakkını gözetmek,
- Münafıklığa yol vermemek,
- Milli ve manevi değerleri samimiyetle kucaklamak, sadece sıkıştığında onları hatırlamamak,
- Aklını başkalarına teslim edip kraldan fazla kralcı olmamak,
- At gözlüğünü bir kenara bırakıp, dünyanın sadece senden ibaret olmadığını kabullenmek.
Yukarıda verilen listeyi uzatıp gidebiliriz, biraz da Türk Mitolojisinden esinlenerek dokuz sayısı ile sonuçlandırmış bulunmaktayım. Yani bu dokuz konuya insanoğlu sahip olamaz mı? Bu iş bu kadar zor olmamalı, ne dersiniz? Hele kendinize lider ya da önder olarak seçtiğiniz kişilerde bu şartlar mutlaka olmalı.
Cenab-ı Allah şu mübarek Ramazan ayında herkese en azından yukarıda sayılan dokuz unsuru nasip etsin. Nasip etsin ki milletimiz saygı ve sevgi çerçevesinde birlik ve beraberlik içinde hareket edebilsin. Hele şu Avrupa´da buna ne kadar ihtiyacımız var.
Murat Gedik, 14 Temmuz 2013
E-posta: muratgedik@muratgedik.nl