Haberin yayım tarihi
2007-12-07
Haberin bulunduğu kategoriler

Seçim sonuçları, artan terör eylemleri ve DTP'nin yol ayırımı..

Geçtigimiz 22 Temmuz Genel Seçimleri'ne bagimsiz adaylarla giren DTP, 2002 seçimlerine göre, iddiali olduklari Dogu ve Güneydogu bölgesindeki pek çok ilde oy kaybina ugrayarak ikinci parti konumuna geriledi. DTP'nin de aralarinda bulundugu "Bin Umut Adaylari", seçim sonuçlarina göre yüzde 5,2 oraninda oy alirlarken, oysa DEHAP, 2002 seçimlerinde tek basina yüzde 6,14 oraninda oy almisti. Bes yillik süre zarfindaki yaklasik % 17'lik bu düsüs, bölge halkinin eskiye oranla DTP'den destegini çekmeye basladiginin göstergesi ve önümüzdeki süreçte yapilacak olan Yerel Seçimlerin sonuçlarinin –özellikle Diyarbakir Büyüksehir Belediyesi ile ilgili- simdiden habercisiydi. DTP için bu hüsran, sadece Dogu ve Güneydogu için degil, ayni zamanda Kürt nüfusun yogun olarak yasadigi Adana, Mersin ve hatta Izmir ile Istanbul için de geçerlilik gösterirken, düsüs orani ise bu sehirlerde % 24 civarina yükselmisti.
 
DTP'li bazi bagimsiz milletvekilleri, seçim sonrasinin akabinde, "uzlasi ve baris" çagrisi yaptiklarini belirtirlerken, meclise giren Aysel Tugluk, Akin Birdal, Semdin Sakik; "gerilim için degil, baris için geliyoruz. Kürtler için degil, Türkiye için umut olacagiz. Milli maçlara gitmek, sehit cenazelerine katilmak istiyoruz" gibi söylemlerini dile getirerek, baslangiçtaki ilimli mesajlarini kuvvetlendirdiler. Tüm Türkiye'nin merakla bekledigi ve izledigi, Ahmet Türk liderligindeki DTP heyetinin, Devlet Bahçeli liderligindeki MHP heyeti ile olan ilk bulusmasi ise, ilimli baslangicin, olumlu bir süreçle devam edebileceginin piriltili isiklari gibiydi.
 
Ancak, her sey son derece iyi gibi giderken Imrali sakini, sakinligini bozarak hiddetlenmis, avukatlari ile yapmis oldugu görüsmesinde, sicak bulusma ve yapilan ilimli açiklamalar ile ilgili olarak, "Bu aklimdan bile geçmemisti. Politika ilkeli olmalidir. Böyle siyaset olur mu? Olursa, siyaset laçkalasir. Tokalasma da ne demek? Maçlara ve cenazelere gideceklermis! Kendi baslarina böyle siyaset yapmalari dogru degil" diyerek hop oturup hop kalkmis, talimat niteligindeki görüs, elestiri ve uyarilarinin, ilgili sahislara, yani hem DTP ve hem de "Kandil" olmak üzere iletilmesini ve konunun da basina yansitilmasini emretmis, bizler de bu ruh durumunu basindan, ne mutlu ki (!) ögrenebilmistik.   
        
Derken, Imrali'dan alinan mesajin yerine getirilmesi geregi, DTP içerisinden ve Leyla Zana gibi Kürtçü siyasetin içerisinde yer alan bazi sahislar kollari sivayarak, "PKK terör örgütü degildir. Kabul edersek sizdenlesiriz. PKK'lilar bizim kardeslerimiz. Bizim liderlerimiz; Barzani, Talabani ve Öcalan'dir" gibi ayrilikçi, son derece radikal ve kiskirtici söylemlerle gündem olusturarak, ilimli baslangici baltalamaya çalistilar. Anti parantez; zaten Imrali, "artik Leyla (Zana) devreye girsin" talimatini daha önceden vermisti. Devam edelim. Ayni mesajin geregi olarak Kandil de harekete geçti ve bölgeden gelen son derece üzücü "sehit" haberleri Türkiye'yi ayaga kaldirdi ve sabrinin tasmasina sebep oldu. Yaratilan bu kaos ortami en çok PKK'nin isine geliyordu. Çünkü biliniyordu ki, sivrisinekler için en uygun yasamsal ortam batakliklardi. Bu nedenledir ki, seçim sonuçlarina göre, zayifladiginin ve bölge insani üzerindeki hükmünü kaybettiginin farkina varan PKK, ilimli ortamin bozulmasiyla yaratilacak bir kaos ortamini kendine bir çikis olarak görüyordu.  
        
8 Kasim'a gelindi ve DTP'nin 2. Olaganüstü Kongre'sinde, 3. turda da olsa, "Sahinler" olarak adlandirilan radikal grup, "Güvercinler" olarak adlandirilan ilimli grubun önünde kongreyi kazandi. Bu grup içerisindeki bazi sahislarin durumlari gerçekten de saibeliydi. Cezaevi çikislilar, PKK dag kadrosu ile baglantililar, PKK çizgili hareket edenler, bu grup içerisinde çogunluktaydi. Aslina bakilirsa, sadece DTP içerisinde degil, bundan öncekiler HEP, DEP, HADEP ve DEHAP'te de oldugu gibi bazi farkli kanatlar oldugu eskiden beri biliniyordu.
        
Öncelikle belirtmek gerekir ki, öteden beri süregelen bu farkli kanatlarda, ortak payda; "Kürt", degiskenlik gösteren ise sadece "Pay"di. Kimileri; PKK dogrultusunda hareket eden, sadece Türkiye ile sabit kalmayip, isi Irak, Iran ve Suriye'ye de tasiyan, PKK'nin silah gücünün etkisini, yarattigi korkusunu ve caydiriciligini kullanarak diger gruplari "Pay'layan" ve "Sahinler" olarak adlandirilan grup, kimileri; "Türk-Kürt kardesligi"ni ve Türkiyeliligi baz aldigini söyleyen ve zaman zaman da olsa,  yarim agizla da olsa, PKK politika ve söylemlerine karsi çiktigi veya çikabildigi için "Pay'lanan" ve "Güvercinler" olarak adlandirilan grupken, diger ve son grup ise; düsürüldükleri veya zorlandiklari çaresizlik nedeniyle çözüm olanaklarinin hemen hemen tükendigini düsünen, PKK'dan korkmus, yilmis, digerlerine küsmüs, onlarla artik bir sey "Pay'lasilamayacagini düsünen "küskünler ve yilginlar" grubu olarak karsimiza çikiyorlardi.         
  
Birbirinin devami niteligindeki süregelen bu Kürtçü partilerde "payda" her zaman ortak olmasina ragmen, maalesef ki bugüne kadar, PKK'nin açik tehdidi nedeniyle hep "pay"layanlarin ön plana çiktiklari ve giderek çogaldiklari görülürken, "pay"lanan ve "pay"lasmayi arzu edenlerin seslerinin de giderek kisildigi görünüyor, parti ile PKK arasina belli bir mesafenin konulmadigi veya koyulamadigi sürece de, gerginligin ve çatisma ortaminin, yine maalesef ki devam edecegi bir kisir döngünün yasanacagi anlasiliyor.
 
Editör: Sabahattin Talu / stalu@globalyorum.com 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.