Belçika da uyum ve önemine yönelik program ,bilgilendirme ve eğlenceler başladı. Siyasi ve sosyal alanda çalışmalarına devam eden bireyler ardı ardına açıklamalar ve basın bildirileri yayınlıyor.
Uyumun anlam ve önemini belirtmek ve insanları bu konuda bilgilendirmek çok yerinde ve güzel bir düşünce. Basından uyuma yönelik konuşmaları takip ediyorum. Edindiğim izlenim sonucunda uyum konusunda endişelenmeye başladığımı açık bir şekilde söylemek istiyorum. Belçika da siyaset arenasında bulunan merkez sağ partileri ve aşırı ırkçı partiler açıklama ve beyanlarında yabancıları suçlayan düşüncelerini uyum kelimesi içerisine profesyonelce yerleştirerek kötü niyetlerini bir kez daha su yüzüne çıkarmışlardır.
Uyum; bir şey veya toplumların kendi anayurtlarından herhangi bir sebeple başka yurtlara taşındıklarında oranın dil, din, gelenek ve göreneklerini öğrenip ona göre hareketlerini kontrol etmesidir. Yani kendi din, kültür, gelenek ve göreneklerini tamamen unutup yaşamakta olduğu ülkenin ve toplumun her şeyini benimseyip yaşantısına öyle devam etmesi değildir ve olmamalıdır da. Eğer böyle olursa bunun adı uyum değil yok olmak, asimile olmak demektir. Art niyetli odaklarının asıl amacı uyum adı altında asimile etmektir.
Belçika da yaşayan biz Türklerin hayatın her alanında uyum sağladıklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Eğitim,bilim, sanat, tıp, siyaset, ticaret, iş, spor, basın ve daha birçok alanda başarı yakalamış ve kariyer edinmiş çok sayıda bizleri temsil eden başarılı insanlarımız bulunmaktadır. Bu Türklerin uyum konusunda başarılı olduklarının açık ve net göstergesidir.
Buna rağmen Biz Türklerin tam olarak uyum sağlayamadıklarını söylemek ve olumsuz basit örneklere dayanarak hayatı zorlaştırıcı yasalar çıkarmak doğru değildir. Uyum tek taraflı yasal yaptırımlar ile elde edilecek bir kavram değildir. Siz siyasi partiler olarak Aile birleştirmesini neredeyse imkansız hale getireceksiniz ve ardından biz Türkleri uyum konusunda suçlayacaksınız
Doğru ve etik bir davranış biçimi değil bu. Bir Milleti zamanında sadece fizik gücü olarak kucaklayıp ve ondan yararlanacaksın daha sonra beyin gücü ortaya çıkınca dur sen benim gibi düşünüp benim gibi yaşamak zorundasın diyeceksin ve bunun adına da uyum,entegre diyeceksin hayır bu asimilasyondur yok etme politikasıdır.
Kendi dinini, kültürünü, örfünü, ananesini çok iyi bilen ve yaşayan aynı zamanda yaşamakta olduğun ülkenin değerlerini öğrenip saygı duyan bir Milletiz biz ,bunu bilmeyenler öğrenmesi gerekir. Uyum tek taraflı uygulanan bir olgu olamaz iki taraflı yaşatılması gereken bir durumdur. Türk kimliğine ve insanına saygı duymadan Türk insanından saygı beklemek yanlış bir durumdur. Bizler iki kültürü de öğrenip gerekli yerlerde sergilemesini bilen bir Milletiz. Bizler nasıl sizlerin dinlerine, giyiniş tarzınıza, yeme ve içmenize saygıyla yaklaşıyorsak sizlerde bizlerin dinimize, başörtüsüne, bayramlarımıza, yaşayış tarzımıza saygı duymalısınız.
Sizin tabirinizle "Ben gerçek Belçikalıyım" ben yasa çıkardım oldu deme hakkını kendinizde bulduğunuz an işte uyum sorunları ortaya çıkar .Uyumun ana hedefi sorunsuz bir toplum oluşturmaktır. Uyumu amacından çıkararak silah olarak kullanmak hiç kimseye fayda sağlamaz.
Özet olarak şunu söylüyorum; uyuma(entegrasyona) sonuna kadar evet, ama yok etmeye (asimilasyona) sonuna kadar hayır. Uyum yasal yaptırımları silah gibi kullanılırsa her an elde patlayabilir ve verdiği zarar daha çok art niyet odaklarına olur.
MUAMMER EROĞLU.