Gerçekten biz Hollanda’yı unuttuk mu? Doğduğumuz, büyüdüğümüz, ekmeğini yeyip suyunu içtiğimiz Hollanda´yı? Hayatımızın neredeyse tamamını geçirdiğimiz Hollanda´nın neresindeyiz biz? Ne buralı olabildik, ne de ebeveynlerimizin geldiği yerden olabildik. Adeta iki arada bir derede kaldık, çelişki içinde hayatımızı sürdürmekteyiz ve bir kimlik buhranı ile boğuşmaktayız.
Unuttuk mu sorusuna cevap aramak değildir bu yazının amacı. Amaç sadece bir tespiti kaleme almak ve insanımızın ilgisine sunmaktır.
Türkiyemiz bir hak tanıdı ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız da ilk defa bir seçimde yaşamış oldukları ülkede oylarını kullandılar. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile bir ilk yaşandı ve artık Türkiye yerel seçimleri hariç yurtdışında da sandıklar kurulmaya devam edecek. Oy kullanmaya giderken insanımızın soğukkanlılığı şimdilik çok şükür önemli sıkıntılara yol açmadı ve kutuplaşmalar pek fazla dışarı vurulmadı. Özellikle toplumumuzun ortak yerleri olan camilerimizin adeta siyasi arenalara çevrilmesi ilerisi için iyi sinyallar vermiyor. Bu konuda inşaallah gelecek seçimlerde daha hassas davranılır.
Sandıklar kuruldu, Rotterdam’da 63, Deventer’de ise 24. Randevu usulü oy kullanma ile dört gün sandıklara gitme imkanı tanındı. Elbette eksiklikler olacaktı ve bu bir ilkti. Ne yapıp edip başkonsolosluklarımızın hakkını vermeliyiz, gecelerini gündüzlerine kattılar ve alınlarının akı ile bu işten çıktılar. İlk gün Rotterdam´da olmam hasebiyle ilk izlenimlerimi orada edindim ve sandıklarda çok eksiklikler vardı. 63 sandığın neredeyse hepsinde MHP temsil ediliyordu, AKP yarısında yoktu, CHP ise parmakla gösterilecek kadar sayı ile temsil ediliyordu.
Hem seçimlere giden süreçte, hem de sandıkların kurulduğu günlerde görülmeye değer olan konu ise buralarda yaşayan insanlarımızın ne kadar Türkiye siyaseti ile içiçe olduklarına tanıklık etmekti. Hem de öyle insanlar koşuşturuyorlardı ki duysam inanmazdım. STK´lar Türkiye ile meşgul olmasınlar, Türkiye siyasetinden uzak dursunlar, siyaset yapılacaksa Hollanda siyaseti ile uğraşılsın diyenler öyle bir koşu içerisine girmişlerdi ki. Hatta içlerinde bunlar Türkiye siyaseti ile uğraşıyorlar ve böylece uyuma engel oluyorlar deyip oraya buraya haber uçuranlar bile vardı. Öyle insanlar ki kraldan fazla kralcı olmuşlar utanmasalar ve fırsat verilse amigoculuğa dahi soyunacaktılar. Gerçi amigo olarak gelip de pes edenler de yok değildi ve sağolsun yetkililer gereken önlemleri aldılar. Ve çok şükür Almanya ve Belçika gibi ülkelerde yaşanan milletvekili kabadayılığı Hollanda´da yaşanmadı. Ve maalesef yine tarafsız olması gereken camilerimizin yöneticileri siyasi parti adına sandık başlarına oturmuşlardı.
Eksikler ve yanlışlar elbette olacaktı. En büyük yanlış ise randevu ile oy kullanma konusudur. Hele bir de ailece randevu alıp gelenlere aileden birine oy kullandırıp diğerine ise sizin gününüz başka zaman denmesi zaman zaman insanımızı çileden çıkarmıştır. Siyasi irade bu ve buna benzer konuların vebalini hemen Yüksek Seçim Kurulu´na (YSK) yükleyeceğine bu fikri sunanlara yönelmeli. Mevcut ortamda YSK siyasi iradesiz hiç bir iş yapamaz. Bu işi aceleye getirip varolan yanlışları YSK´ya yüklemek ucuz siyasettir. Oy kullanma %8´lerde kaldı ise bunu yükseltme yolları aranmalı, ararken sadece eş dosttan değil de toplumun çeşitli yerlerine ulaşılmalı. Bu yanlışlara sebep olanlara yine yönelinirse sorunlar çözülemez.
Bahsedilen o Türkiye siyasetinden uzak durulsun diyenlerin konumuna geri dönecek olursak, adamlar öyle bir gaz almışlar ki kimseyi görmez durumda idiler. Sanki Türkiye siyasetine onlar yön veriyorlar, sanki herşey onlardan sorulur gibi bir havalar. Hatta rahatlıkla denilebilir ki adamlar Hollanda´da yaşadıklarını dahi unutmuş gibiydiler. Hele bazıları var ki benim her zaman iftihar ile benimsemiş olduğum dünya görüşümün içinde bulunmuşlar. Ve bunlar Türkiye siyasetini bahane ederek fikrimi temsil eden teşkilata ne iftiralar edip ihanet etmişlerdir. Ama çok şükür onların bu ucuzluklarını tekrar tescillemiş olduk. Onlar zamanında fitne üretip uzaklaştırılmışlar ve şimdi bulundukları yerin uşağı olmuşlar. Yarın başka yerlerde ikbal görünce hemen oraya yöneleceklerdir.
Hollanda´da yaşamış olduklarını bir seçim zamanı unutanlardan bu topluma ne fayda olur acaba? Göçün 50. yılında bazı STK´lar başarılı olamadılarsa, kendini kanaat önderi zannedenler başarılı olamadılarsa bunun gerekçesini bu tür menfaatperestlikte aramak hiçte abes olmayacaktır. Bir yerlere kendimi kanıtlayacağım diye özü ve sözü bir olmayanları bu toplum artık fark edebilmeli demek maalesef halen bir hayalperest yaklaşım olarak kalmaktadır.
İlk seçimi Hollanda olarak yaşadık ve yukarıda yazılanlar eminim ki bütün Avrupa ülkeleri için geçerlidir. Seçimi yaşadık ve sandıklara giden zamanda ve seçim günleri zaman zaman keskin virajlara rağmen kazasız belasız atlattık. İnşaallah dersler çıkartılır ve bundan sonra seçimlerin de kazasız belasız atlatılması için toplumumuzun bütün kesimleri üzerine düşen görevleri yerine getirirler. Ve temennimiz odur ki sonuçların asil milletimize hayırlara vesile olmasıdır.
Menfaat uğruna yeri gelip Hollanda´da yaşadıklarını unutanlara, menfaat uğruna Türkiye ve Türk´ün değerlerini unutanlara fırsat verilmemesi dileğiyle.
Murat Gedik, 7 Ağustos 2014
E-posta: muratgedik@muratgedik.nl