Belçikalılar son yapılan araştırmaya göre mevduat hesaplarında bulundurdukları para tüm zamanların en yüksek miktarı olan 227,6 milyar euro’ya ulaşmış durumda. Belçikalılar korku nedeniyle tasarruf ediyorlar, fakat dolaylı şekilde ekonominin gelecegini tehdit etmekteler.
Haziran sonu, Belçika Merkez Bankası’nın son verilerine göre Belçikalıların mevduat hesaplarına park edilen miktar tam olarak 227.600.000.000 euro’yu buldu. Bu miktar Belçika’nın yoplam borcunun üçte ikisi kadar bir rakam. Bir celsede Belçika devletinin borcunu Maastricht kriterlerinin altına indiriverir. Ama ne gezer tabii ki.
Ama madalyonun öbür yüzü pekte parlak degil. Ekonomiye enjekte edilmeyen sermaye, daha dogrusu uyuyan para’nın (bizim Türkçe meşhur tabiri ile yastık altı paraları) ekonomiye hiçbir kazanç saglamadıgı muhakkak. Hatta belli bir noktada durgunluk yaratır. Bunun yanına Belçika’nın son çeyrekteki düşük performansı eklenirse, siz getirin sonunu.
Tasarruf miktarı geçtigimiz yılda 218 milyar civarlarında dolaşıp durdu. Bu olay geçici olarak bir ara sabitleşme durumu olarak algılandı fakat bu yılın ilk yarısında mevduat hesapları tekrar kabarmaya başlayıp 9 milyar euro birden arttı, yani yüzde 4,1’lik artış göstererek rekorlara ulaştı.
Peki nedir sebebi?
İktisatcıların verdigi yanıt kısaca şu şekilde: Belçikalılar güvenlik ve istikrar istiyorlar. Iki borsa krizi sonrası halk artık bıktı ve güven yitirdi. Onlar için mevduat hesapları düşük faiz getirse de umursamıyorlar artık. Yeter ki param kaybolmasın niyetiyle güvenli liman arıyorlar. Kriz beklentisi de
bu olayı daha da körüklüyor diyebiliriz. Tabi ki son dönemlerdeki kötü giden iktisadi gelişmeler de bu güvensizlik duygusunu daha da aşılamakta.
Geçenlerde mutfak sektöründe işletme sahibi olan kardeşim bu konu hakkında şöyle bir serzenişte bulundu: “Abi bu hesaplarda bekletilen mevduatların sadece yüzde 10’unu ekonomiye aktarsalar, piyasa canlanır ve belki bizim gereken kârımızı saglar degilmi?”.
Evet ev ve inşaat sektöründeki durgunluk da aynı telden çalıyor. Bunu başka bir yazıda ele alacagız inşallah.
Ama insanların güven mekanizması saglanmadıkça tasarruflarını kullanmıyacakları yani harcamalara girmiyecekleri bir gerçek. Bu konu onlar için olmazsa olmazdır. Süregelen gelişme Belçikalıların kendi bindikleri dalı kesecek olsada dünyayı ben mi kurtaracagım gibi namelerle dolu.
Malesef iktisat alanında rasyonel düşünce bulunmaz hind kumaşını oynar…
Hayırlı Ramazan dileklerimle.
Ömer Yumlu
Financial-Economist