Belçika Merkez Bankası bu hafta yıllık ekonomik gidişat raporunu açıkladı. Kiminiz duymuş veya okumuştur. Gelecek yıllarda Belçika ekonomisine oldukça agır ve acil tedbirler bekliyor.
Bölgesel ve Federal seçimlere dogru giderken siyasi partiler kampanyalarında türlü türlü mali hediyeler vaad etmekteler. Bu vaadlerin çogu pembe tablo çizmekten ileri gitmiyor. Oysa Merkez Bankasının yıllık raporunu incelerken bu verilen vaadlerden ziyade Belçikalıları oldukça acı tasarrufların ve tedbirlerin bekledigi gerçegi ortaya çıkmakta. Merkez Bankasının mesajı oldukça açık ve net: Önümüzdeki yıllar refah seviyesini koruyabilmek için yeni hükümetin acil tedbirler alması kaçınılmaz.
Di Rupo ve ekibinin 2008 yılından bu yana ekonomi alanında gösterdigi çabalar son günlerde övgü kazandırıyor. Bütçe açıgı yüzde 3’ün altında tutulabildi. Hatta faiz dışı fazla bile verdi bu yılda.
Ama dag delindi mi? diye soracak olursak, kesinlikle hayır denilebilir Merkez Bankası’na göre.
Yeni oluşacak hükümet için 2016 yılına kadar bütçe konusunda vaad edilen GSYH’nın (Gayri Safi Yıllık Hasıla’nın) yüzde 0,75 oranı kadar faiz dışı fazla vermesi bekleniyor. Peki nasıl? Elbette elde binbir çözüm yolu yok. Örnegin harcamalar kalemini sıkı kontrol altına alarak. Bu olay tabi ki çok zor bir iş ve de kesin çözüm denilebilecek kadar yeterli degil.
Neler yapılabilir o halde? Vergileri yükseltme olayı bir başka çözümdür. Fakat bu konuda zaten
Belçika Avrupa Şampiyonlugunu kimseye kaptırmıyor, yani bu tedbir için sınır ulaşılmış durumda.
Avrupa’nın en agır vergi yükünün oldugu bir ülkedeyiz velhasıl. Ve bunun yanında ek mali vergi sosyal düzeni zorlamaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ayrıca Belçika’nın başka bir baş agrısı olan yaşlanma maliyeti konusu kamu maliyesinin konsolidasyonunu hızla tezahür etmeye gerektiriyor. Ve bu konuda Belçika yine birtakım önlemler alıp arta gelen yaşlılık maliyetini kontrol altına alıcı önlemler alması gerekmektedir. Örnegin 60 yaş sonrası çalışmaya devam etmek gibi ek önlemler fikrine alışmak lazım.
Ayrıca son dönemlerde uygulanan ücret artışı sınırlaması olayının bir müddet daha devam etmesi gerçegini göz ardı etmemek lazım. Sadece bu şekilde şirketlerin piyasada rekabet gücü restore edilebilir. Bu olay yine acil alınması gereken kararlar sınıfında yer almaktadır. Gün geçtikçe Belçika’da şirketler işci maliyeti konusunda rekabet edemez hale gelmekte. Bunun neticesinde Belçika ekonomisinde gidişat bozuluyor ve haliyle ödemeler dengesinde de 3 yıldır hesap açıgı gittikçe bozulmakta. Tabi ki bozulan bu denge Belçika için dışarıya dogru en agır tehditlerden biri. Yani ücret artışı vaadi tamamen bir ütopya denilebilir. Hatta mevcut konjonktörde ücret endeksleme mekanizmasının tutunabilirligi bile ayrı bir soru işaretidir.
Merkez Bankası, raporunda, hükümetleri seçim sonrası bekleyen ve acil alınması gereken kararlar konusunda bir özet vermekte. Bu konuda alternatif çözüm sonuçlarının fazla bulunmaması nedeniyle alınabilinecek kararları bile net şekilde sıralamaktadır. Oysa çogu partiler bu konuları kendi seçim kampanyalarında bahsetmemektedirler. Neden acaba? Neden bu partiler seçmenlerine karşı açık ve net oynamıyorlar gibi kafamıza sorular takılabilir. Kurulacak olan hükümetin ana ekonomik programlarının içerigi Merkez Bankası’nın bu sundugu ve alınması gereken acil tedbirlerden ibarettir.
“Köylünün biri devamlı bagırırmış; Arım var Arım var diye, fakat eşek arısı oldugunu bir türlü söyleyemezmiş.”
Esen kalınız.
Ömer Yumlu