‘Sanat’ın kulu kölesiyim. Böyle kölelik dostlar başına’ (Habib Gerez)
Bu yazımda ülkemizin çok değerli sanatçısını tanıtmak istiyorum. Öylesine değerli bir sanatçı ki, hayatını yani tüm ömrünü sanata adamış.
Ressam, şair ve yazardır. Altmış bir yıldan beri çalışmalarını bu alanlarda sürdürmektedir. Otuz üçü yurt dışında olmak üzere, yüz otuz kişisel sergi açtı. Katıldığı yarışmalardan resim ve şiir dallarında latmış üç ödül aldı. Yapıtları, Fransa’da Arsonval Müzesi ile Troyes Güzel Sanatlar Müzesinde, Belçika’da Herstal Müzesinde, A.B.D de Judah Magnes Müzesinde, İsrail’de Jewish Art ile Ben Ari Müzelerinde, Türkiye’de Selçuk Yaşar Müzesi ile Edirme Modern Sanatlar Müzelerinde bulunmaktadır. Akademik unvanına sahip olup, yurt dışında altı akademinin fahri üyesi ve Avrupa Konseyine bağlı AVRUPA AKADEMİSİ’nin Türkiye temsilcisidir. 28 Haziran 1998’de İtalya’da düzenlenen ödül töreninde, adı geçen akademi her yıl yalnızca bir kişiye verilen AVRUPA BÜYÜK ÖDÜLÜ’nü elli yıla yakın etkinlikleri nedeni ile kendisine vermiştir. On bir şiir kitabı yayınladı. Şiirlerinin bir bölümü yabancı dillere çevrilerek kitap halinde basıldı. Değişik gazete ve dergilerde yazdığı altı yüzden fazla makalelerinden bir bölümü RÜZGARA SÖYLENENLER ile YAŞAMIN TADI TUZU SANAT adlı kitaplarda yer aldı. Basılmış otuz bir kitabı vardır. Sanatı kendisine yaşam tarzı olarak seçmiştir.
28 Nisanda İstanbuldaydım. Yanımda bir kaç sanatçı arkadaş ile Galata kulesinin bulunduğu bölgede, yani Tünelden Karaköy’e inen Galip dede caddesindeyiz. Değerli bir sanatçımızı evinde ziyarete gidiyoruz. İstanbulun o büyülü dokusunun oluşturduğu, bir çok tarihi binayı ve öyküyü içerisinde barındıran Galip dede caddesi her zaman olduğu gibi cıvıl cıvıl.
İşte değerli sanatçımış Habib GEREZ’in müzeleştirdiği evi de bu cadde üzerinde bulunuyor.
Evini bir ömür boyunca oluşturduğu sanata müze yapmış Habib Gerez, her köşesinde onu anlatan bir eseri ve o eserinin anısı var. Bizleri çok sıcak bir şekilde karşılıyor, içeriye buyur ettikten sonra, salona geçiyoruz. Evimizdeymişçesine rahatız. Büyük bir merakla Habib Gerez’in de yerine geçmesini bekliyoruz. Geçip oturuyor. Evini anlatıyor, bir ömrü sanata nasıl adadığından bahsediyor bizlere .
Üç katlı evin giriş katında bulunan kısım arşiv odası misali, resim sergileriyle ilgili tüm bilgiler tarihlerine göre sıralanmış, dosyalanmış ve kaldırılmış. Farklı dillerde yazmış olduğu kitaplarını, duvara yaptırmış olduğu vitrinli bir dolaba özenle sıralamış. Sanat alanındaki başarıları bir çok ödülle taçlandırılmış ve ödüller büyük bir titizlikle yine vitrinli bir dolapta özenle yan yana dolaba dizili konmuşlardı.
Habib Gerez’i ben ressam olarak tanıdım fakat evine gittiğimizde onun ressam olmanın yanı sıra yanı sıra çok değerli bir şair ve yazar olduğunuda öğrenmiş oldum. Katılmış olduğu yarışmalarda tam tamına 63 ödül almış olan sanatçımızın eserleri, dünya çapında bir çok ülkede çok önemli müzelerde ve galerilerde sergilenmiş. Bütün bunları Habib Gerezden dinlemek gerçekten çok çok etkileyiciydi benim için.
‘Ben’ diyor Habib Gerez ’gayet sakin bir ses tonuyla, 28 Haziran 1998 yılında İtalyada düzenlenen Avrupa Büyük Ödülüne layık görüldüm. O ödülü ki, sadece yılda bir kişiye veriyorlar. Bana sanata vermiş olduğum 50 yılımdan dolayı verdiler’. Dile kolay sanata verilen elli küsür yıl.
Bütün ödülleri ben veriyor olsaydım sanırım tümünü Habib Gerez’e vermeyi isterdim. O ödüllerin tümüne layık bir sanatçı bence.
Evin arşiv kısmından ayrılıyoruz, ikinci kata çıkıyoruz. Resim yaptığı yer, yani atölyesindeyiz. Şövalesi karşılıyor bizi. Yine herşey oldukça düzenli ve özenli bir şekilde konmuş. Bitmiş olan bir çok resim görüyoruz, hepsi özenle çerçevelenip düzenli bir şekilde sıralanmislar.
Habib Gerezin sanat yaşamında, resim alanında 4 dönemi olmuş. O dönemi bize kendi kelimeleriyle şöyle anlattı sanatçı.
1’ci dönem.
Sanat benim için bir serüvendir. Bu serüvene candan, gönülden katıldım. Yaşamımı buna hasrettim. ‘ Yaşamın kulu kölesiyim/Böyle kölelik dostlar başına’ diye haykırdım. Resim alanında değişik dönemlerim oldu. Altmışlı yıllarda, boyaları tiner ile inceltip akıtarak, ebru ‘yu anımsaten resimler yaptım. Bu ilk dönemimdi.
2’ci dönem.
İkinci dönemdeki çalışmalarıma 1970 yılında başladım. Bu dönemdeki çalışmalarım gerçekçi çalışmalardı.
3’cü dönem
1985 yılından başlayarak, bu iki dönemdeki çalışmalarımı bağdaştırıp, ikisinin bir karışımı olan izlenimci resimler yaptım.
4’cü dönem
Bu arada soyut resimlere de yer verdim. Bu üçüncü dönemimden sonra, geçen yıldan başlayarak, yaptığım soyut resimleri figüre dönüştürerek, dördüncü dönemim olarak nitelendirdiğim ve ‘İNSAN MANZARALARI’ adını verdiğim yeni bir tür ortaya çıktı.
Bazı çalışmalarımda, insan figürlerininin yanısıra, hayvan resimleri, oyuncak bebekler gibi figürler de yer aldı.
Esasen değişik dönemlerimdeki, çalışmalarımın, birbirinden ayrılan bazı özelliklerine karşın, onların bir bütünün içinde, içiçe olduklarını söyleyebilirim. ‘İNSAN MANZARALARI’ olarak adlandırdığım çalışmalarımdan bir bölümüne bu katoloğda yer verdim. Bunları sanatla ilgilenenlerin beğenisine sunarım.
Evinin en alt katına indiğimizde, büyük bir alanla karşılaşıyoruz. Habib Gerez’in bu bölümde bulunan duvarlarda kendisine ait eserleri asılı. Evin bu kısmı zaman zaman ressamlara ve şairlere açılıyormuş.
Ayrıca arıdye olarak kullandığı bölümde sanatçının yayınladığı sekiz ton kitap ve binlerce tablosu var. ‘Yayınlanan kitapların büyük bir bölümünü çömertçe sanatseverlere hediye ediyorum’ diyor değerli sanatçı.
Büyülenmişçesine bakıyor ve pür dikkat Habib Gerez’i dinliyorum.
Eserlerinin bir bölümümün bulundugu 334 sayfalık ‘Habib Gerez’ isimli kataloğunu bize sunurken, ‘‘Sizlere birer kitap ve katalog armağan edeceğim’ diyor . Yanısıra bir çok dilde yazmış olduğu kitaplarını armağan olarak bizlere veriyor. Bununlada bitmiyor Habib Gerez’in armağanları. Resimlerini anlatan CD’sini ve şiirlerini Habib Gerez’in kendi sesinden dinleyebileceğimiz CD’lerini büyük bir cömertlikle sunuyor bizlere. Benim için verdikleri büyük bir hazine anlamına geliyor. Onunla zenginleştiğimi düşünerek alıyorum bu değerli armağanları.
Onu daha yakından ve detaylı bir şekilde tanımanızı öneriyor ve buraya site adresini ekliyorum.
Bu güzel insanı, değerli sanatçıyı kalplerimize alalım ve hiç unutmayalım. O bizim Picasso’muz, Dali’miz,Matisse’simiz, Gaugen’imiz, Cézanne’imiz, Van Gogh’umuzdur.
Sitesi: www.habibgerez.com
Ayrıca sanatçıya ait iki eser Artworld Sanat Galerisinde görülebilir. Eserler hatıra koleksiyonu değerinde olup sanatçıyı tanıtım amaçlı sergilenmektedir!
Reportaj:Ressam Sevim ÜNAL/Belçika