Sevim Ünal Yazdı..
74’ü kez Sıcak bedenler düşerken toprağa Ölümden kaçarken çıplak ayaklarla Silahın ucunda kanla yıkanır öfke Bir çocuğun çığlığıyla dağlanır yüreğim. Gerisi karatoprak...
(Şengal-Suriye. Ezidi katliamı)
Mezopotamya’daki kadim halklarını düşünün. Suryaniler, Keldanileri, Nasturililer, Ezidileri, Aleviler, Lazlar, Türkler, Kürtler, Rumlar, Ermeniler vs… Daha niceleri. Tükenmiş uygarlıklar ve günümüze değin yaşamayı başarmış kadim halklar.
Bu halklarla yüz yıllardır aynı topraklarda, komşu, akraba, tanıdık olarak yaşarız. Ta ki, Çook önce uzun uzun planlanıp hazırlanan bir savaşın gelip en az, en farklı, olanı aramızdan söküp atana dek. Suryani olur, Alevi olur, Keldani, Ezidi olur vs… Ve çok daha sonra adına tarih dediğimiz; tabii ki dürüst yazılmışsa, yani her şey olduğu gibi kayda geçirilmişse; çok uzun zaman sonra, tarihsel belgelerin de yardımıyla; *5 N 1 K’yı öğreniriz.
Günümüzde şahit olduğumuz acımasızlıklar, sanırım insan var olduğu sürece hep vardı. Tabi uygarlaştıkça her şey farklı bir formatta gelişiyor. En ilkel dönemde, karşısındakini öldürebilecek bir aleti kapıp doğrudan üstüne saldırıp amacına varırken. Şimdi çıkarlar elde edilmek için çok önceden alt yapısı hazırlanıyor. Hem de inceden inceye. Gelişmiş olan akıl burda sadece bilime, teknolojiye, tıbba hizmet etmiyor. En öldürücü silahlar da gelişmiş beynin icadı. Çıkarların sağlanması. Doğadaki zayıfın, güçlüyü ezişine devamı bu silahlarla sağlanıyor. Artık, küçük balık büyük balığı zeki bir şekilde avlıyıp yutuyor. Yine de Gelelim işin ‘A’sına.
İşin ‘A’ sı çirkin siyasetler. Planların parçası olarak devreye en önce onlar girerler. Plan iç karmaşayı gerektiriyorsa. Komşuyu, komşuya, tanıdığı, tanıdığa, kardeşi kardeşe, bir inanmışı farklı bir dinden inanmışa düşürür. Ülkeyi allak bullak edebilecek her tür argümanı kullanabilirler. Ta ki, birileri onlara ‘Dur’ diyene kadar. ‘Dur!’ diyebilecek kişi ile ‘Yap’ diyen kişi aynı kişidir. Geçmişten bilinçaltımıza işlenmiş ve ‘ ben bunu duymadım’ diyemeyeceğiniz çirkin siyasetler sonucu doğmuş yalanlar vardır. Bu yalanlar, sırf farklılıkları bir birlerine düşman etmek, eğer plan fazlasını gerektiriyorsa onunda alt yapısı için bilinçaltlarına yerleştirilmiştir. Öyle bir zaman gelir ki, hiç olmayacak bir şeye inanmış bulursunuz kendinizi. Bunlardan bir kaç örnek verelim. Aleviler için: Uydurulmuş en bariz yalan. ‘Mum söndü yaparlar’. Bu çirkin ve mantıksız iftira ile amaç neydi bir düşünmek gerek! Ezidi halkı için: Şeytana taparlar. Bu çirkin iftiranın amacı ve Ezidi halkına ‘Yezidi’ yani ‘Yezit’i’ çağrıştıran bir isimle çağırmak neden? Amaç nedir diye soralım mı burda? Yoksa gerek yok mu? İşte sonuç. Savaşa ihtiyaç duyan ülkelerin Ortadoğu’da yaptıkları.
Bu savaşa Ezidi halkına saldırarak, soykırımla başlandı.İlk saldıranlar Ezidi olmayan, yani Arap komşulardı. Şimdi bu şaşkınlık mı yarattı? Önceden bilinçaltına ‘şeytana tapanlar’ olarak kaydedilmiş bir halk. Farklı inanışta olan ise o güne dek çoğunlukta olandır. Kendisini doğru olarak algılar. Yanlışı katletmek onu cennete götürecektir. O güne kadar sürekli bilinçaltına adapte edilen bu değil miydi?
Yani Ezidiler. Asırlarca soykırımlara uğramış bir halktır. Hiç kimseye, hiç bir şekilde zararı olmayan bu halk tam 74 kez soykırıma uğramıştır. Yaşar Kemal’in eserlerinde anlatılır bu soykırımlar. O soykırımlara Şengal-Suriye’de İŞİD tarafında yapılan soykırım da eklendi. 4 Ağustos 2014 tarihinde yaşanan bu soykırımda binlerce kadın ve çocuk esir alındı. Erkekler öldürüldü. Hala yüzlerce kadın ve kız çocuğu ellerinde köle olarak satılıyorlar. Oysa bu savaşın amacı Ezidileri katletmek değildir. Amaç çıkarlardı. Çıkarlar ise :Toprak, petrol,sınırlar, silah satışı piyasası yaratmak vs…. Çıkarlar elde edilene dek her şey mubahtır, her canlı gözden çıkarılır anlayışı vardır güçlü olanda. Tasarlandı, planlandı ve uygulandı.
Bedelini ise masumlar bilinçsizliklerinden ötürü ödüyorlar.
*5N 1K NE, NEDEN, NİÇİN, NASIL, NEREDE, NE ZAMAN KİM ………………… İlgili ve sorumlu kişileri belirler.