Uz. Dr. Ümit İpeksoy
Bugüne kadar dünya çok salgınlar gördü.
Eskileri bir kenara bırakırsak yakın tarihte yaşanan Kuş gribi, Domuz gribi, SARS, MERS gibi bir çok salgın ile dünya çapında etkileşimler ve teyakkuz durumlarıyla karşılaştık.
Bu, yukarı da saydığım endemik ve pandemik salgınların tamamında etken olan virüsler, Covid19 yani korona virüs salgınını yapan virüsten daha öldürücüydü.
Bu virüs biraz daha hızlı yayılıyor diğerlerine göre ama zarar verme gücü çok düşük. (Özellikle ek hastalıkları olan ve yaşlı bireyler dışında).
En büyük endişe, bu virüsün yayılım sırasında tekrar genetik yapı değiştirip zarar verme potansiyeli daha yüksek olan yeni bir forma geçmesi. Bu olmadığı sürece dünya üzerinde sıradan insanların karşılaşabileceği en az zararlı virüslerden birisi bu Covid 19.
Yani öyle planlanmış.
Peki o zaman neden dünya da felaket senaryolarıyla, basın tarafından köpürtülen haberlerle sürekli korku filmi setinin içerisine atılıyoruz.
Çünkü bu bir planın parçası.
Hangi planın diyeceksiniz şimdi. Böyle plan mı olur tüm çarşı pazar karıştı değil mi?...
Peki hiç düşündünüz mü? Ya zaten istenen şey buysa, tüm dünyayı (çok zarar da vermeden), büyük bir salgınla test etmek ise ya gerçek amaç.
Bu salgın sırasında ülkelerin, liderlerin, toplumların, etnik yapıların hareketleri, davranışları, böyle bir baskı karşısında verdikleri cevapların analizi için yapılmış olabilir mi tüm bu kıyamet senaryoları?
İleri de tüm dünyaya karşı yapılması planlanan biyolojik saldırının ön çalışması, veri analizi ve strateji belirleme için bir fanus ortamı oluşturmuş olmasınlar sakın.
Bizlerde bu çalışmanın denekleri...
“Dünya da yaşaması gereken maksimum insan sayısının 500 milyon olduğunu ve özellikle Afrika ve Asya da ki insanların dünya için gereksiz varlıklar” olduklarını söyleyenler bu işi halletmenin yolunu buldular ve test sürüşlerini yapıyorlar.
İnanmıyorsanız Almanya, İngiltere ve Amerika da ki ölüm sayılarına bakın. Yanı başında ki İtalya da ortalık toz duman, Almanya da sınırları kapatmadığı ve serbest dolaşıma izin verdiği halde sayılara bakın. Ben bu yazıyı hazırlarken 5 ti, sadece 5! İtalya da 1000 in üzerinde.
Biraz daha ileri gidelim ve şöyle iddia edelim: Sakın bu virüsün aşısı kimseye söylenmeden bir sene önce bu ülkelerde ki grip aşılarının ya da karma aşıların içerisine konulmuş, bu ülke vatandaşları farkına bile varmadan bağışıklık kazanmış olmasınlar bu virüse karşı. Sonra kalan tüm aşılarda imha edilmiş ve ortada delil de kalmamış olabilir mi?
Hani düşünelim sadece…
Marketler de makarnalara saldıranlara ve temizlik ürünleri için birbirinin boğazını sıkanlara çok gülüyorum. Sanıyorlar ki evlerine makarna depolarlarsa daha uzun yaşayacaklar ya da tuvalet kağıtları onları ölümden koruyacak...
Ne diyelim. Ölüm herkes için ama bize bunları yapan zalimler için iyi ki Cehennem var.