Uz. Dr. Ümit İpeksoy
Çok acılar çektiler, çok şehitler verdiler, gözlerinin yaşı, yüreklerinin yangısı hiç dinmedi. Nihayet Azarbaycan`lı kardeşlerimiz öz yurtlarına kavuştular. Zulüm bitti.
Sen Çok Yaşa Azarbaycan, Sen Çok Yaşa Türkiye. Siz Çok Yaşayın İki Devlet, Bir Millet!
Bu zafer de emeği geçen başta Azarbaycan ordusunun tüm neferlerine, Operasyonun başından beri hep dik duran ve tüm baskılara rağmen zerre taviz vermeyen Sayın İlham Aliyev`e, her türlü alçak ve insanlık dışı sivil hedeflere yapılan saldırılar karşısında ordusunu bir an bile yanlız bırakmayan Azarbaycan halkına geçmiş olsun ve bu zafer ananızın ak sütü gibi helal olsun diyoruz.
Burada unutulmaması gereken çok önemli bir şey var ki o da Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kararlılığı ve “her ne olursa olsun, Azarbaycan nasıl isterse öyle yanındayız” diyerek verilen hem manevi hem stratejik hemde maddi desteklerdir.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümet üyeleri öyle bir kararlılıkla bu duruşu sergilediler ve tüm dünyaya Azarbaycan halkının haklılığını anlattılar ki kimsenin kıvıracak hali kalmadı.
Yoksa Fransa ve avaneleri Azarbaycan`ı bir kaşık suda boğar ve medyayı da kullanarak asparagas yayınlarla Azarbaycan`ın iradesini kırabilirlerdi.
Bugün geldiğimiz noktada her türlü baskı, gizli ambargo, ekonomik manüplasyonlar ve tehditlere rağmen Türkiye bir kere daha tüm Dünyaya “Bende Varım” dedi.
Hemde herkesin duyabileceği bir tonda...
Artık seven sevmeyen, isteyen istemeyen herkes biliyor ki Türkiye Bölgesel bir güç haline gelmiştir.
Öyle asarımla, keserimle Türkiyeye ayar verilemeyeceğini cümle âleme görmüş ve yaşayarak öğrenmiştir.
Geçmiş Olsun !
İzmir de, hepimizin yüreğini ağzına getiren bir deprem yaşadık.
Bu doğal afetde vefat edenlere Allahü Teala`dan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.
Doğrusu, 6.6 büyüklüğünde bir deprem olduğunu ilk duyduğumda çok daha fazla kayıplar verebileceğimizi düşündüm.
İzmir`i az çok bilirim. Bazı gecekondu semtlerini, dolgu alanlarını ve deniz kumuyla bina yapılmasının normal görüldüğü yıllarda oralardaydım. Özellikle bu bildiklerim sebebiyle endişelerim bir kat daha artmıştı.
Bizim gibi depremle yaşayan ülkelerde, bu büyüklükte ki bir depremin anlamlı bir maddi hasara ve can kaybına sebep olmaması gerekir.
Ama maalesef hâlâ aramızda, insan olmanın erdemlerine ulaşamayan, para için veya başka saiklerle insanların hayatıyla oynayabilen mütahitler, mühendisler, yapı denetim sorumluları, daire başkanları, belediye başkanları, vd var.
Bunlarla mücadele de kurtuluş savaşı vermek kadar önemli.
Ne dedi Sayın bakan “ Türkiye`nin iki sebepten bekaa sorunu olur. Bunlarda birisi savaş diğeri 7.8 ve üzeri bir İstanbul depremi yaşamak”. Yani o kadar büyük bir yıkım olur ki ülkenin bölünmesi, parçalanması ve işgaline zemin hazırlar diyor Sayın bakan.
O zaman bir saniye bile bekleyecek zaman yok.
El birliği ile bir seferberlik başlatma zamanı. Kimsenin nazına, cazına bakmadan, devletin ve belediyelerin bu işe el atması ve zaten başlatılmış olan “Kentsel dönüşüm” hareketine el vermesi gerekir.
Bu deprem felaketinde bir an bile tereddüt etmeden, saatler içerinde olay mahalline intikal eden, AFAD, UMKE, İtfaiye ekiplerine, eşiminde üyesi olduğu SABAH derneği gibi arama ve kurtarma derneklerine şükranlarımı sunuyorum.
İyi ki varsınız.
Bugün, sizlerin çabalarıyla hayata tutunan yüzlerce can ve onlarla birlikte tüm Türk milleti size minnettardır.