Prof. Dr. Kudret BÜLBÜL
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı
15 Temmuz 2016’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), 253 kişinin şehadeti ve binlerce insanımızın yaralanması ile sonuçlanan darbe girişiminin 3. yıldönümündeyiz. Türkiye’nin güvenlik, istihbarat, yargı gibi tüm stratejik kurumlarına gizlenerek yerleşen FETÖ üyeleri, ele geçirdikleri kurumları, devletin uçaklarını, tanklarını kullanarak, Milletimizi, TBMM’yi Cumhurbaşkanlığını bombalayarak darbe yapmaya kalkışmışlardı. Zamanla FETÖ’nün Türkiye ve dünya için nasıl bir tehdit olduğu daha iyi görülüyor. FETÖ’nün küresel düzeyde oluşturduğu tehdit ve alınması gereken önlemler üzerinde durmak istiyoruz.
FETÖ’nün küresel boyutu ve bugünkü durumu
Türkiye gibi oyun kurucu ülkeler, küresel muktedirler tarafından yalnız bırakılmazlar. Bugün Almanya, 2. Dünya savaşı sonrasında kendisine dikte ettirilen bir sistem ve düzenle yönetilmektedir.
Türkiye de uzun yıllar vesayet rejimleri tarafından yönetilmiştir. FETÖ soğuk savaş sonrasında Türkiye için üretilen yeni vesayettir. Türkiye’nin coğrafyası ve tarihi derinliği nedeniyle Türkiye’ye yüklenen anlam düşünüldüğünde FETÖ Türkiye üzerinden üretilmiş bir bölgesel vesayet projesidir.
Kendini gizlemedeki, her kimliğe girerek gittiği ülkelerde sistemi ele geçirmedeki başarısı düşünüldüğünde, FETÖ küresel bir vesayet örgütüne dönüşmüştür.
15 Temmuz’un 3. yıldönümünde, FETÖ’nün bitip bitmediği tartışılmaktadır. Kendini gizleme ve insanları kandırma üzerine kurulu bir terör örgütüne dair, ortada açıkça bulunmadığı için, net bir şey söyleyebilmek zordur. Ama artık maske görüldüğünden FETÖ’nün Türkiye’de örgütlü kötülük kapasitesi büyük oranda azalmıştır. Türkiye’de artık FETÖ’ye dair çok net bir farkındalık söz konusudur. Türkiye’de FETÖ bundan sonra, örgütlü kötülük kapasitesi açısından değil, üyelerinin kişisel terör kapasiteleri açısından büyük tehdittir.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi Türkiye gibi ülkeler daima vesayet altında tutulmak istenecektir. Bu nedenle yeni vesayet unsurları olarak yeni FETÖ olasılıkları her zaman söz konusu olacaktır.
FETÖ asıl küresel arenada hala büyük bir tehdittir.
FETÖ PKK, DAEŞ gibi örgütler küresel aktörler için kullanışlı örgütlerdir. Günümüz dünyasında, savaşların niteliği değişmiş durumdadır. Biyolojik savaşlar, genetiği değiştirilmiş böcekler de yeni türden savaşların unsurlarındandır. PKK ve DAEŞ ile karşılaştırıldığında genetiği değiştirilmiş bir örgüt olarak FETÖ çok daha etkili bir örgüttür. Çünkü 150’den fazla ülkeye bulaştırılmış durumdadır. Bu çerçevede destek veren istihbarat örgütleri FETÖ’yü kendileri için çok kullanışlı görebilirler. Üretilmiş biyolojik böceklerden farklı olarak sadece doğada değil, girdileri ülkenin merkezinde, istihbarat, güvenlik, yargı ve stratejik kurumlarında aktiftirler.
Diğer taraftan bulundukları ülkelerin çoğu gerçek yüzüyle tanımamakta, FETÖ’yü sivil, dini bir oluşum sanmaktadırlar. Bu ülkeler, biyolojik böcekler ya da aparatlar gibi, FETÖ’nün başka ülkelere, içinde bulundukları ülke aleyhine istihbarat aktardıklarının çoğunlukla farkında değildirler.
Türkiye açısından ise, başarısız girişimlerinden sonra Türkiye karşıtı aşırı sol, PKK, Ermeni çevrelerle işbirliği içerisinde Türkiye’ye zarar verme çabasındalar.
Neler Yapılabilir?
Küresel düzeyde: FETÖ ile çalışan ülkelerin istihbarat servisleri, FETÖ ihanet programının sadece kendileri ile uyumlu çalışacağını düşünebilirler. FETÖ’yü kullandıklarını sanabilirler. Oysa FETÖ kendini kullanan ülke istihbarat servisleri için de tehdittir. Ailelerine, ülkesine, içinden çıktığı topluma sadakati olmayan bir terör örgütünün, bu ülkelere sadık kalacaklarını düşünmenin nasıl bir rasyonalitesi olabilir?
Türkiye, 15 Temmuz 2016’da tüm dünyaya bir darbeye nasıl direnilir? ``Demokrasi, milli irade, özgürlükler ve sivil toplum nasıl korunur bunu çok güzel bir şekilde gösterdi``. Türkiye, BM, Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası kurum ve kuruluşlarla, demokrasi, sivil toplum ve özgürlükleri koruma ve güçlendirmeyi amaçlayan resmi ya da sivil kuruluşlarla bu tecrübeyi paylaşmak için işbirliğine gidebilir.
Buna dair bu kuruluşlarla birlikte programlar geliştirebilir. Gazi bir Meclis olarak TBMM, her yıl küresel düzeyde “15 Temmuz Milli İrade” ödülleri verebilir.
Faaliyet gösterdikleri ülkelere yönelik olarak:
Türkiye FETÖ’nün ilgili ülkelerdeki özellikle eğitim çalışmalarına karşı aktif bir faaliyet yürütüyor. Ama geldiği nokta itibarıyla, FETÖ faaliyet yürüttüğü pek çok ülkede pek çok stratejik noktayı ele geçirmiş, bazı ülkeleri tamamen kontrol eder noktaya gelmiş durumda. Farkında olmasalar da, içerisinde bulundukları tehdidin boyutunu görmelerini sağlayacak çabaları, bu ülkelere yönelik, ısrarla sürdürmek gerekir.
Devlet, istihbarat ve kamu kurumları düzeyinde:
Cumhurbaşkanımız FETÖ karşıtı mücadeleyi en güçlü şekilde yürütüyor. Diğer kamu kurumlarımız da muadil kuruluşlarına FETÖ’nün Türkiye için değil, asıl kendileri için tehdit olduğuna dair bilgilendirici ve uyarıcı çalışmaları artırabilir.
Üniversiteler/düşünce kuruluşları/Aydınlar:
Türkiye’nin katettiği onca mesafeye rağmen, sıradan bir insanın kült bir örgüt içinde nasıl bir mankurda dönüştürüldüğü, sapkın bir inanışla her türlü kötülüğü nasıl yapabilir hale geldiğinin aşamaları hal ortaya konamamıştır. Örgüte bulaşanlara yönelik bir anti-virüs programı üretilebilmiş değildir. Farklı ülkelerden üniversiteler, düşünce kuruluşları, bilim ve din insanları bir araya gelerek bu programın üretilmesine yönelik çalışmalar yapabilirler. Türkiye üniversiteleri ve düşünce kuruluşları, özellikle FETÖ’nün aktif olduğu ülkelerdeki muadilleri ile ortak raporlar, faaliyetler, çalıştaylar tecrübe paylaşımları yapabilir. Özellikle aydınlar, kendi halindeki bireyler, FETÖ’nün nasıl bir örgüt olduğu konusunda daha fazla değerlendirilmeli, sivil isimlerin FETÖ hakkında bilgilendirici çalışmalarına öncelik tanınmalıdır.
Medya/bilgilendirme/hatırlatma faaliyetleri:
Özellikle bizim gibi toplumlar unutmaya daha yatkındır. Bu tür acıların tekrar yaşanmamasına, tecrübelerin gelecek nesillere aktarılmasına yönelik faaliyetler yapılmalıdır. Bu bağlamda en fazla şehit verilen yerlerde FETÖ ihanet müzeleri kurulabilir. Seyyar FETÖ ihanet sergileri hazırlanabilir. Bu müzeler ve sergilerde sıradan insanların o gün yaptıkları kahramanlıklar, kısa hayat hikayeleri, özel eşyaları, eş, çocukları ve yakınlarının duyguları yer alabilir. Sergiler yurt dışına da taşınabilir. Özellikle dış temsilciliklerde belirli zamanlarda sergilenebilir. Yurt dışından gelenlerin bu müzeleri ziyaretleri sağlanabilir.
Türkiye FETÖ konusunda çok ağır bedeller ödeyerek, şehitler vererek, tarihinin en sinsi terör örgütü hakkında çok değerli bir farkındalık elde etti. Bu tehdidi kendi ülkesi için büyük oranda bertaraf etti.
Yukarıdaki faaliyetler, Türkiye için değil, ilgili ülkeler ve insanlık için gerekli faaliyetlerdir. Türkiye, kendisinin ödediği ağır bedeli, acıyı diğer ülkeler ödemesin, ihaneti onlar da yaşamasın diye çabalamaktadır. Dilerim Türkiye’nin çabası, dostları ve ilgili ülkeler tarafından, ağır bedeller ödemeden, vaktinde görülür.