Haberin yayım tarihi
2012-06-02
Haberin bulunduğu kategoriler

Tek Hecelik Muamma

Sıradan ve basit bir söz... Dilbilgisi kaideleri yönünden ele alınıp incelenince özel olmayan, yani basit bir isim. Ama Âdemoğulları ile Havvakızlarının bilinen tarihine şöyle bir göz atınca bu sözden daha özel, daha çetrefil ve daha güçlü bir şeyin var olmadığını fark ediyor insan. Yürek ısıtan böyle müstesna bir söz içini de ürpertebiliyor insanın bu sebeple. Söz ki sihirli bir varlık, ondan her şey beklenir.    

Tek heceli, özel olmayan, yani cins, ayrıca basit bir söz... O ki, bilâ şek ve şüphe, tüm zamanların en güçlü silahı. Öte taraftan, İslamî literatüre göre âlemin varlık sebebi de yine aynı mefhum, yani o. Yüce Allah’ın, âlemlere rahmet olarak gönderdiği En Sevgili’yi (sav) kastederek, “Sen olmasaydın âlemleri var etmezdim.” demesi de bunun nokta-i istinadı olarak gösteriliyor. Yani ki varlığın sebebi olan biricik, müstesna kelime o.

Araplar, onun “aşeka” (sarmaşık) kökünden geldiğini söylüyorlar. Elhak, kime ilişse, kimin gönlünde küçücük bir mekân bulsa kendine yeşermek için, onu sarıp sarmalıyor bir sarmaşık gibi. Öyle ki, o mekânda kendinden gayrısına soluk almaklık dahi imkân vermiyor.  

O, sözlerin en güzeli, hem de bütün dillerde ve hiç şüphesiz. Ben-i Âdem var edileli beri en çok kullanılan söz de o aynı zamanda. Hiç eskimeyen, kullanıldıkça yenilenen, yenilendikçe kullanılan yüce mefhumun cümle lisanlardaki biricik karşılığı. Kimi zaman âlimi cahil -kimilerine göre elbette, bize göre o, âlime ve ilmine derunî bir cihet katar, onları yüceltir ve hakikate yöneltir-, cahili ise bir dokunuşla erenlere dahil eyleyen yine o. Yavuz iken Sultan Selim Han, bir gözleri ahu kisvesine bürünüp bu yüce hanı, mutlak rıza ve arzusu ile elbette, zebun eyleyen de ondan başkası değil.

Gücünün sırrı meçhul. Sermayesi de öyle hakeza. Bütün bu bilinmezliklere mukabil, hükmünün daim olduğu bilinen yegâne hakikat. Ve bu, bilaistisna her ben-i Âdem için geçerli.

Yaşanmadan çözülemeyen, çözüldü sanıldıkça ise daha da girift bir hal alan yegâne bilmece o. Çözümü imkânsız değil, elbette her merhalesinin hakkını vererek yaşamasını bilene. Öte taraftan, imkân dahilinde bir çözümü de yok gibi, merhalelerini hakkı ile kat edemeyenlere göre. Pek tuhaf ve acaip, lakin her türlü esrarengizliğine rağmen bütün Âdemoğulları ve Havvakızları ona müştak, ona meftûn. Ve iyi ki de öyle. Yoksa hayat onsuz çekilmez bir çileye dönerdi.

Hakikaten insanı bu kadar meşgul eden, insana bu kadar derinden ve bu kadar derunî bir şekilde etkileyen başka bir söz var mıdır aşk’tan gayrı? Aşk ki bilinmezlerin en bilinmezidir, her şeyden ve tüm diğer sözlerden daha çok telaffuz edilirken herkes tarafından hem de. Ne büyük tezattır bu, ne büyük dilemma.

Hayat onunla güzel ve özel. Onsuz hayatın zerre miskal manası yok. İlahi, aşk olsun ve aşk ilahî olsun. Neticede ise ille de ille aşk olsun.

Aşk ki vardır, merhale merhale Leyla’dan Mevla’ya doğru, gayrısı olmasa da olur.

Y.Rıfat İDİLLİ

www.rifatidillihotmail.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.