Brüksel’de yaşayan ve kültürel etkinlikleri yakından takip eden dostlarımızdan önemli bir duyum aldık. Belçika’nın en güzide kültür merkezlerinden biri olan Bozar’da (Palais Des Beaux-Arts) Kıbrıs Ortodoks Kilisesi tarafından kültür ve dini mirasın tahrip edilmesiyle ilgili bir sergi açtığı ve bu etkinlikler çerçevesinde Türkiye ve İslam düşmanlığı yapıldığı ifade edildi.
Elbette önce Bozar gibi prensip olarak dünya kültürüne, dostluğuna ve barışa hizmet eden etkinliklerin yapıldığı bu özel mekanda Türkiye ve İslam düşmanlığı yapılmasına izin verilmesinin şaşkınlığı içersindeyiz.
Bu konuda yaptığımız araştırmada ise şu sonuçlara vardık:
-AB Dönem Başkanlığı sırasında etkinlikler Kıbrıs Kilise’si düzenleyeceğini açıklamış.
-Kıbrıs Kilise’sinin Brüksel’deki temsilcisi Piskopos Porfirios, Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığının önemli bir dönem olduğunu söylemiş.
-Kıbrıs Haber Ajansı’na konuşan Porfirios, Kıbrıs Kilise’sinin Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığını tamamen desteklediğini ve altı aylık AB Başkanlığı sırasında Kıbrıs Kilise’si ve Kıbrıs hükümetinin ortak yada tek başına değişik etkinlikler düzenleyeceğini açıklamış.
-Piskopos Porfirios, 21 Haziran 2012 tarihinde Brüksel’deki Bozar Müzesinde Kıbrıs ile ilgili bir sergi açılışı yapılacağını söylemiş.
-Porfirios 1 Temmuz 2012 tarihinde ise Başpiskoposluğun yanında bulunan Kilise’de özel bir ayin düzenleneceğini söylemiş.
Neticede AB dönem başkanlığını fırsat bilerek Avrupalı vatandaşları Türkiye ve İslam düşmanlığı yaparak çeşitli programlar devreye sokulduğu görülüyor.
Peki Güney Kıbrıs bu etkinlikle nereye varmak istiyor?
Rumların, Kıbrıs sorununa sürdürülebilir bir çözümün bulunmasını ve adaya Barışın gelmesini istemedikleri kesin. Rum siyasiler tarafından yapılan açıklamalar bu düşünceyi açık ve net olarak teyit ediyor.
Kıbrıs Rum siyasetinde 4. adam konumundaki Nasyonal Sosyalist Partisi EDEK’in ve Rum Temsilciler Meclisinin Başkanı Yannakis Omiriu son yaptığı açıklamada Güney Kıbrıs’ın çarpık ve düşmanca yaklaşımı apaçık ortaya seriyor.
Omiriu, adaya barışın gelmesi için;
Türkiye’nin askerlerini derhal geri çekmesini,
Kıbrıs Rum Cumhuriyetini tanımasını,
Limanlarını Rum bayraklı gemi ve uçaklara açmasını,
AB’nin karşısına bir suçlu gibi oturup af dilemesini ve AB’nin tüm koşullarını kabul etmesini istiyor.
Ortadoks Din Adamları Kışkırtıcılık Yapıyor.
Rum Ortodoks Kilisesi Başı olan Başpiskopos II. Hrisostomos ise din adamı ama siyaseti de yönlendirmek ve yönetmek adına bir felaket fetvası veriyor.
Başpiskopos II. Hrisostomos fetvasında:“Çözüm yoktur çünkü Türkler her şeyi istiyor. Bizim verecek bir şeyimiz yok çünkü hepsini Türkler aldı, onlar bize vermeli. İki devlet kurulursa Kıbrıs’ın Türkleşmesi an meselesidir. Çünkü Türkler sadece iki devlet istemiyor; bir ayaklarının da burada olmasını istediklerinden bağlantılar zayıf olsun istiyorlar. Zannederim böyle bir şey olursa çok yakında halkımız atalarının toprağından kaçacak ve Ada’mızın daha çabuk Türkleşmesi için bir fırsat ve bir sebep daha verecek” diyerek gerçekleri çarpıtıp mükemmel bir Türk aleyhtarlığı ve kışkırtıcılık yapıyor.
İşte bu anlayış şimdi AB’nin ve Belçika’nın Başkenti Brüksel’e taşınıyor.
İşledikleri temalarda ise Türkiye Kıbrıs’ta işgalci gösteriliyor. Ayrıca İslam aleyhtarlığı yaparak Avrupalıları arkalarına almayı hedefleyen Rum Ortodoks Kilisesi bu sayede siyasi kazanımlar elde etmeye çalışıyor.
Bozar’da böyle bir propagandaya izin verilmemeli.
Burada önemli olan Bozar gibi kültürlerin buluştuğu evrensel kültürün ve barış temalarının işlendiği bir mekanda Türk ve İslam düşmanlığı propagandası yapılmasına izin verilmemeli. Türk kökenli bir Belçikalı olarak bu durumu kınadığımı burada ifade etmek istiyorum.
Bu konuda başka yazılarımız da olacak. Ancak bu ilk bilgiler ışığında şimdi Bozar yetkililerinden bir açıklama bekliyoruz.
Sorumuz şu: Güney Kıbrıs dinamiklerinin kültürel etkinlikler çerçevesinde Türkiye ve İslam düşmanlığı yapmasına niçin izin verilmiştir?