Yıllar önce adamın biri falcıya gitmiş.
Adamın avuç içini inceler incelemez, falcının yüzü karışmış, kızarmış, morarmış, renkten renge girmiş.
Adam telâşla sormuş:
"Hayırdır... Hâlim, ahvâlim çok mu kötü?"
Falcıdan cevap:
"Üzgünüm... Pek yakın bir vakitte, bütün Türkiye'nin felâketine sebep olacak bir iş yapacaksın!"
Kendini Deccâl gibi hisseden adamcağız ne yapsın?
Derhâl, kendini en yakın demiryoluna atıp rayların üzerinde hayatına son verecek ilk treni beklemeye başlar.
Aynen Anna Karenina misâli...
Derken, yandaki çayırda top oynayan çocuklardan biri topu demiryoluna kaçırır. Tam o anda da, yaklaşmakta olan trenin çuf çuf sesleri duyulur.
Çocuğu rayların üstünde gören adam, kendi mâkus tâlihini unutup çocuğa doğru bir hamle yapar. Oğlanı kaptığı gibi, son anda rayların dışına yuvarlar.
Tren uzaklaşınca tâlihsiz adam döner, çocuğa sorar:
"İsmin nedir yavrum?"
"Recep Tayyip Erdoğan"