Bu hafta görsel ve yazılı medyada 'öğretmenler günü' ile ilgili yazı ve haberlere rastlamanız çok doğaldır. Nasıl anneler, babalar veya sevgililer günü varsa ayıp olmasın diye öğretmenlere de takvimden bir gün ayrılmış. 24 Kasım olarak seçilmesi ise modern Türkiye'nin Kurucusu ve Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün yeni harfleri 1353 sayılı yasa ile Millet Mektepleri Talimatnamesi ile yürürlüğe girdiği gündür.
Bu yıl Çankırı Araştırmaları Merkezi'ni ziyaretimizde Başkan Yüksel Aslan'ın gösterdiği belgeler arasında bir defterdarın latin harfleri çalışmalarını görme fırsatımız oldu. Latin harflerine geçişin pek kolay olmadığını belirten defterdarın 'bu harfleri öğrenmek müşküldür' notu da yeralıyordu. Latin harflerini öğrenen ilk gurup arasında Çankırı'dan bir kimsenin de bulunmasına çok sevinmiştim.İsmini hatırlayamadığım defterdarın 1927 lerde yaptığı latin harfleri denemelerin bulunduğu defteri görünce çok heyecanlandım.
Aradan yetmişsekiz yıl geçmesine rağmen hala okuma yazma bilmeyen insanlarımızın olması, AB yolunda olan bir ülke için düşündürücüdür. 1928'lerde başlayan okuma seferberliği ilk zamanlarda çok başarılılı çalışmalar ortaya koymuştur. Sonraki yıllarda hükümetlerin 'milli eğitim'e ayrılan kaynakları azaltması ile toplum en doğal hakkı olan okuma ve yazma'dan mahrum kalmıştır. Son yıllarda yapılan kampanyalar ile yurdumuzun doğusunda olduğu gibi, büyük kentlerin çevrelerinde yerleşen yurttaşlarımıza bazı imkanlar verilmiştir.
Önceleri askerliklerini çavuş olarak yapan gençlerimizin belli bir süre kurslara giderek köy ve kasabalarına eğitmen olarak atanması ile okuma- yazma dersleri verilmiştir. Bindokuzyüzkırklı yıllarda yeni bir atılımla köylere ışık tutacak öğretmenlerin yetişmesi için kurulan köy enstitüleri tek partili dönemde iki elleri de doyasıya öpülesi öğretmenleri yetiştirmiş, fakat bazı yanlış uygulamalar ile köylü- öğretmen –imam üçgeni bir türlü ortak çalışmalara gidememiş ve sonunda kaldırılmıştır. Daha sonra ismi öğretmen okulların'na çevrilen bu okullar yine verimli çalışmalar ve değerli öğretmenler yetiştirmişlerdir.
Bindokuzyüzyetmişlerde başlayan kutuplaşmalar ve çatışmalar ile öğretmen okulları öğretmen liselerine dönüştürülerek, öğretmenlik bir memurluk mesleği haline getirilmiştir. Salla başı, al maaşı. Depo tayini, eş durumu, kış durumu, iş durumu, subay hanımı derken eğitimde ayırma ve kayırmalar başlamış, bir iktidarın aldığı kararı diğeri çöp sepetine atmış. Atanan öğretmenler mecburi hizmetin dolmasını veya ikili öğretimle elli kişilik sınıflarda zamanın dolmasını beklemişler. Maaşlar ev kirasını karşılamayınca taksicilik, kırtasiyecilik, manavlık, seyyar satıcılık , televizyon-radyo tamirciliği, besicilik, arıcılık, emlakcılık ve sonuna sizin hatırınıza gelebilecek bütün cilik, culuk mesleklerine girmişler. Hatta bu o kadar çoğaldı ki son zamanlarda insanların tanımadıkları birilerine '- oldu mu hocam ? ' diye hitabetmelerinde yan mesleklerinin ne kadar ilintili oldukları araştırmaya değer.
Herkes Hoca olunca öğretmenlik mesleğininde ruhuna fatiha okundu. Yeni meslekdaşlarımı eleştirirken eğitimde uygulanan bazı politikaların noksanlığından, milli eğitimin bütçesine ayrılan paranın azlığından dolayı insaf sınırlarını aşmak istemiyorum. Onlara kalabalık sınıflarda verdikleri yalnız öğretime dayalı çalışmalarına eğitimi de eklemelerini diliyorum.
Her ülkenin eğitim sorunu vardır. Hiç bir yerin güllük- gülistanlık bir yer olduğunu zannetmeyiniz. Okullarda olan olayların bazılarının büyültülmesi, bazılarının saptırılması eğitimcilerimizi üzmektedir. İnsanların olduğu yerde olayların da olması , çocukların değişen dünya düzeninde kimlik bunalımına girmeleri, sevgiden, spordan sosyal ilişkilerden uzak kalarak klavyeli – sanal dünya ile gerçekler arasında bocalamalarını önlemek için öğretmenlerimizin bilgi- birikim ve davranışlarına bütün çocukları anne sevgisi ve baba şevkati ile yaklaştığınızda toplumumuza kazandırmış olacağız.
Eğitim, sabır ve zaman içinde amacına ulaşır.
Bu yıl 36. meslek yılım. Öğretmenliğe devam ediyorum. Hala yeni göreve başlayan bir öğretmenin heyecanı ile sabahleyin okuluma gidiyorum. Mesleğimi ve öğrencilerimi çok seviyorum. Çok şükür öğretmen olmuşum demiyorum. Çok şükür öğretmen doğmuşum.
Bütün meslekdaşlarımın öğretmenler günü kutlu olsun.
Öğretmenlerimiz de toplumda layık olduğu yerde başarılı çalışmalarına devam edebilsinler.