Atlasjet uçağının düşmesi ile ilgili herkes bir senaryo üretiyor. Akşam yazarı Serdar Turgut, çok çarpıcı bir iddia ortaya attı ve karakutudan ne çıkacağını bile net bir ifade ile yazdı.
Serdar Turgut'un Akşam gazetesindeki yazısı:
"Son derece kuşku uyandırıcı bir uçak kazası oldu önceki gün.
Kazaların oluşması için bazı koşullar vardır. Bunların hiçbirisi var olmadığı halde kaza olması tuhaftı.
Hafta içinde ziyaretine gittiğim THY Genel Müdürü sayın Temel Kotil'e hem mesleki bilgi olarak hem de konum gereği en iyi bildiği uçuş güvenliği konusunu sorduk.
Sayın Kotil, bana uçuşlarda kaza riskinin bir buçuk milyon uçuşta bir oranında olduğunu söyledi. Anlaşılacağı üzere hayli düşük bir risk var. THY'nin uyduğu ve uluslararası düzeyde de övgü almış kriterlere dikkat edildiğinde uçuşlarda risk olması ihtimali hayli düşük.
Atlasjet'in düştüğü sabah, kaza olması için gerekli olabilecek şartlardan hemen hiçbir tanesi yoktu.
Kontrollerin ve hazırlıkların nasıl sıkı tutulduğunu gösterebilmek açısından yine Sayın Kotil'den dinlediğimiz şu bilgileri de aktarayım:
Pilotları en çok korkutan durum her şeyin normal gözüktüğü iniş durumunda uçağın piste dokunmasından hemen önce motorlardan bir tanesinin susmasıymış. Bu durumda uçağın kontrolü çok zorlaşırmış ve tepeteklak dönmesi ihtimali bile varmış.
THY, bu durumda bile riskleri minimize etmek için uluslararası kriterde olan şu uygulamayı yapıyormuş: Kendi pilotlarını tabi tuttuğu periyodik eğitimlerde, simülatörlerinde son iniş anında motorlardan bir tanesinin durması senaryosunu programlıyorlarmış. Bu eğitimi başarıyla geçemeyen pilotlar uçuştan men ediliyormuş.
Ya işte böyle... Pilot olmak işte bu yüzden zor. THY olmak da yine bu nedenden zor.
Yani diyeceğim; pilotlar yeterince deneyimli ve eğitimli, teknik bakım doğru, dış koşullar da müsait olduğu takdirde uçakla seyahat dünyanın en güvenli işlerinden bir tanesi.
Detayları bilmiyoruz ama Atlasjet pilotlarının da aynı eğitimden geçtiklerini tahmin ediyoruz.
Teknik bakım şimdilik ortaya çıkan raporlara göre tamam ve hava şartları da iyi.
Yani düşmek için ortada neden yok.
Bu durumda bizde zaten var olan hayli kuvvetli komplo teorisyeni yanın ortaya çıkmaması için bir neden de yok.
Komplo teorilerini saçmalamak olarak nitelendiren insanlar yazının bundan sonrasını okumayabilir.
Bazı ülkelerin elinde uçaklara dışarıdan müdahale teknolojisi var. Bu müdahale ise yönetimi pilotun elinden alıp uçağı dışarıdan yönlendirmek anlamına geliyor.
Bu teknoloji 11 Eylül saldırısında kullanıldı. Denenmesi ise daha önce New York ve New Foundland üzerinde iki uçağın düşürülmesindeydi.
Anlayacağınız o sabaha karşı düşen uçağın Atlasjet olması tamamen tesadüftü.
O uçuşun sonu hangi şirket hangi uçak olursa olsun böyle olacaktı.
Çünkü Türkiye'nin geleceği açısından çok ama çok önemli olan altı bilim adamı da o uçaktaydı ve bir kaza ile önemli bir proje ortadan kaldırıldı.
Kim neden yapar bu işi, bilemeyiz. Bu sorunun cevabı bizi aşar. Komplo teorisyenleri böyle meselelerde sadece fantezi kurabilir. Ayrıca korkaktırlar da... İstemeden gerçeği buluverirsek diye korkarlar.
Öyle ya; operasyon yapacağım diye 51 de masum insanı bir anda harcayıp onlara da operasyon zayiatı ile bakan bir düşünceyle uğraşmak o kadar kolay değil.
'Karakutuyu çözelim meseleyi anlarız' diye bekleyenler bence hiç beklemesin. Olağandışı bir şey duymayacaklar. Belki sadece pilotların 'kontrolü kaçırdık' son sözleri kayıtta olabilir.
Bu olay üzerine Dan Brown bence bir kitap yazsın. Çünkü o da konu sıkıntısı çekiyor bu ara.
Ben, -Ayn Rand'in kulağı çınlasın-komplonun adını 'ATLAS silkindi' diye koyarken bile korktum ya istemeden doğru bir şey söyledim diye.
Hani 'Akbabanın 3 Günü' adlı istemeden doğru bir operasyonu bulan kitap okuyucunun başına gelenler benim de başıma gelir mi diye endişelendim."
Kaynak:Serdar Turgut/Akşam