Haberin yayım tarihi
2008-01-07
Haberin bulunduğu kategoriler

Nasrettin Hoca AİHM yolcusu

Evropa İnsan Hakları Mahkemesi..
Ben bunca yıl kadılık yapmışken ne işim var  Evropa İnsan Hakları mahkemesine gitmek için yola çıkayım ?
 
Bunun anlamı ya beni bu mahkemenin jürisine seçtiler, ya da birileri benden davacı olmuştur. Tanıklık için çağırmazlar. Aldı beni bir düşünce. Acaba eşeğime yeşil gözlük takıp kuru ot yedirdim diye mi çağırıyorlar ? Bundan dolayı çağıramazlar. Dünyada üretilen bütün maddelerin içine insanlara yedirebilmek için olmadık  kokuları, boyaları katıyorlar.
 
Benim yaptığım yeşil gözlük şakasından onların yaptığı yanında deve de kulak kalır. Bu fıkradan kurtarırım. İkinci fıkram bindiğim dalı kesmek. İnsanoğlu doğaya verdiği zarar ile yaşadığı dünyayı cehenneme çevirerek, bindiği dalı kesmiş olmuyor mu ?
 
Kazan doğurdu veya öldü ? Evrupa'da yaşayan ekmek için emek verenler alın terlerini hiç göz kırpmadan ne idüğü belirsiz kimselere kar payı diye topladıkları parsayı bir kaç yıl dağıtıp daha sonra  doğuran kazan hikayesinde, kazanın öldüğünü söylemenim suç olacağını zannetmiyorum.
 
Kavuk illaki benim bulunduğum yerin kadısı olduğum anlamına gelmez. O kavuk ki siz ne anlama geldiğini bilirseniz ve de parmağımdaki hatem taşlı yüzüğü görürseniz dünyadan her an ahirete yolcu olmaya hazır birisi gibi  görürsünüz. Bizim zamanımızda sigorta şirketleri olmadığı için herkesin hayat sigortası başının üstündeki kavukta idi. Kavuğumda sarılı bulunan 17 endazelik  buldan bezi , vefat ettiğim yerde kefenim olacaktır. Hiç kimseye yük olmadan, dünyadan göçüp gitmeye hazır olduğumu belirtmek içindir. Ayrıca parmağımda bulunan hatem taşlı gümüş yüzükte ise hem kimliğimi belirten Akşehirli Nasrettin diye yazmaktadır.Benim fani dünyada bulunan sermayemdir, belgemdir, hem de vefat ettiğimde defnim için gider olarak gerekli kuruma maddi yardımımdır. İsviçre'de, Felemenk'te tek kör akçem yoktur. Kimsenin hakkına el sürmediğim için vefat etiğimde : - Bu mevtaya hakkınızı helal edin ! diye söylemelerine gerek kalmaz. Ne katlarım, ne yatlarım oldu. Ne de benim ismimle hamiline yazı yazılarak rüşvet için elden ele dolaşan Kadı Nasrettin kartlarım oldu. Her kim ki bu kavuğu giyerse başında büyük bir sorumluluk vardır. Kavuk giymek sorumluluk almak demektir.Hakkı ve hukuku  savunmak demektir. Gayeniz benim kavuğumu mu giymektir , ya da sofrada ki tavuğu mu yemektir ?
 
Elbette gittiğim yere kürkümle, kavuğumla giderim.İnsanoğlu dış görünüşe önem verir. Gittiğiniz yer de giydikleriniz ile  karşılanırsınız, itibarınız ile uğurlanırsınız.
 
Akşehir'den uzak kaldım. Dünyanın ateşi artınca Akşehir Gölü'nün suyu azalmıştır. Bizim zamanınmızda böye değildi. Akşehir gölünün suyu süt kadar temizdi. Bu nedenle bir gün elime bir kova alıp Akşehir Gölü'nün yanına oturdum. Hayaller kurmaya başladım. Çünkü hayal etmeyen insan gerçekleştirmez.
 
O arada aklıma gölü mayalamak aklıma geldi. Kıs kıs güldüm içimden. Hoca böyle şey olmaz dedim. İçimdeki bir ses:- Haydi Nas (bu benim kısa ismimdir)  dene dedi. Bu arada çevremde Akşehirliler ve peşimi bırakmayan paparazziler ne yapacağımı merak ediyorlardı. Ben de yeni bir gündem oluşturmak adına, bütün insanların yoğurt yiyebilmesi adına bir kaç kaşık yoğurtla gölü mayaladım. Gerisini biliyorsunuz. Yoğurt maya tutmadı. Ya tutsaydı ? O zaman fakir fukara, afrika  ve bütün insanlar yoğurt yiyebileceklerdi.
 
Duyduğuma göre göle atılan atık maddelerden göl suyunun rengi yeşillenmiş ve yosun tutmaya başlamış. Bre kızanlar ha yoğurt tutmuş, ha yosun. Gevrek gevrek gülersiniz. Göl yosun tutar da yoğurt tutmaz mı. Ben size göle bişey atmayın demek istedim. Hocam haklısınız dersiniz. Bu fıkramdan dolayı da AİHM beni yargılayamaz. Gölü sanayi atıkları ile mayalarsanız,mayalarsanız, yosun tutar canlı yaşayamaz.
 
Akşehir gölünden eve dönerken belimdeki kuşaktan akçelerimin olduğu kese yere düştü. Hemen eğilip, aldım, Yanımdaki köftehorun birisi demez mi ? – Hocam parayı çok seviyorsun. Ben de: -senin gibi köftehorlara muhtaç olmamak için dediğimde yüzünün rengi değişti. Bir akça istemiştim, Vermemişti. Ne yaptım ettim, bu cimri komşumdan bir akçe aldım.  Ertesi gün geri istemeye gelmişti. Yok dedim.Tekrar geldi yine yok dedim.
Üçüncü gelişine: Sana sevineceğin bir haber vereceğim diye başladım. Yol kenarına çalı dikeceğim.Çalılar büyüyecek. Koyunlar geçerken yünleri takılacak. Onları toplayıp, satacağım. Paranı ödeyeceğim dedim. Tabi güldü. Ben de peşin parayı görünce nasıl gülersin demekten kendimi alamadım. Bu fıkramda TMSF nin  görevini dile getirdim. Daha açık kırkiki milyarmış Bankaları batırmışlar paraları bilmem nerelere yatırmışlar.
 
Eğer yaşadığım olaylardan  ve söylediğim sözlerden AİHM bana bir ceza vermeyi düşünüyorsa  karşısında savunmasını yapacağı bir eski kadı olduğunu unutmasın. Eğer ben kendimi savunamayacak olursam, arşivleri açsınlar. Yetmişiki milletin yaşadığı Anadolu'da hoşgörümüz ile yıllarca kardeşce yaşadık ve yaşıyoruz. Hem de dünyanın merkezinde. Herkes bir tarafa koşsun.Denge sağlansın. Fikirler dinlensin.  Küreselleşen dünyada  mikromilliyetçilik, ırkçılık, islamofobi , ayrımcılık ve töröre dur ! diyemeyenler , yağma Hasan'ın böreğini yiyenler sözüm sizedir. Keser döner sap döner, Gün olur hesap döner, Mağara çok karanlık.  Uzatın bir çıra ya da fener....
 
Herkese sağlıklı ve güzel günler.
 
Recep Cırık 5/01/2008
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.