PKK tarafından Diyarbakır'da gerçekleştirilen ve 5'i öğrenci 6 sivil vatandaşın hayatını yitirdiği bombalı eylemin hemen sonrasında, menfur saldırı ile ilgili olarak DTP tarafından da kınama mesajları verildi.
DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, DTP adına yaptığı ortak açıklamada; "Türkiye nin en fazla toplumsal barışa ihtiyaç duyduğu bir dönemde gerçekleşen menfur saldırılara bir yenisinin eklendiği, bölgenin ve özellikle Diyarbakır halkının 30 yıllık çatışma ortamından maddi ve manevi olarak büyük zarar gördüğü, acıların son bulması ve huzur ortamının yakalanması amacıyla Kürtlerin elinden gelen çabayı sarf ettiği, ancak devam eden şiddet politikalarının sorunları çözmediği, bu ortamda her türlü çeteciliğin türediği, olayın aydınlatılması, bu menfur saldırının gerçek faillerinin ve varsa arkasındaki güçlerin acilen ortaya çıkartılmasının gerektiği" hususlarını dile getirirken, sözlerini "Çözüm için öncelikle operasyonlardan ve şiddet politikalarından vazgeçilmelidir. Bu topraklarda artık kimse ölmemeli" diyerek bitirdi.
Devamında, DTP Meclis Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk ve Gülten Kışanak da olayı kınayarak, olayın derin provokasyon olduğunu söylediler. Demirtaş; "Ölen sivil sayısının üzerinde ısrarla durulması, olayın çok derin bir provokasyon olduğunun kanıtıdır. Hepimiz bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bu saldırıda sivillerin de seçilmesini derin bir provokasyon olarak nitelendiriyoruz" diye konuştu.
Dikkat edilirse, olay henüz aydınlanmadan ve failler henüz tespit edilmeden yapılan bu açıklamalarda, "Gerçek fail", "Provokasyon", "Çete" ve "Gizli güç" gibi ifadeler kullanılarak akıllar karıştırılmaya çalışılıyor, saldırının adresi bulanıklaştırılarak adresin, PKK dışında diğer başka sözde odaklara yönlendirilmesine yönelik sinsi ve gizli çabalar sarf ediliyordu. Ayrıca Demirtaş'ın açıklamasında kullandığı "Sivillerin de seçilmesi" ifadesiyle, bir anlamda "PKK sivillere eylem yapmaz. Yapsa yapsa PKK dışında sözde malum güçler, yani Devlet veya derin devlet yapar" şeklinde karalama ve lekeleme mesajı her zaman olduğu gibi verilmeye çalışılıyordu.
Derken, terör örgütü PKK, saldırıyı üstlenmek zorunda kaldı ve yayın organları vasıtasıyla, "Kendilerine bağlı silahlı propaganda birimlerinden birinin kendi inisiyatifiyle eylemi gerçekleştirdiğini" itiraf ederek, DTP ve yandaşlarının, bildikleri halde kabul etmiyor göründükleri terör örgütü olduklarının ispatının altı çiziliyordu. Terör, baskı demekti, tehdit, yıldırma, sindirme demekti, kısaca kan demekti ve bu olayda da maalesef ki kan akmış, 6 gencecik insan teröre kurban gitmişti. Öyle ya PKK, TSK'nın K.Irak olarak adlandırılan bölgedeki PKK kamplarına yaptığı hava operasyonunun hemen sonrasında, özellikle kentlerde yaşayan Kürt gençlerini kışkırtmak amacıyla "Her türlü eylemi yapın, intikamı alın, serbestsiniz, inisiyatif kullanın" talimatını vermişti.
Talimat sonrasında özellikle İstanbul'da olmak üzere 100'ü aşkın araç benzin dökülerek kundaklandı. Olaylarla ilgili olarak, büyük çoğunluğu DTP bağlantılı 25 kişi yapılan araştırmalar sonucunda yakalandı. Gün geçmiyor ki, bombalar, bomba düzenekleri, patlayıcılar ve silahlar ele geçirilmesin.
Şimdi merak ediyorum, bu "Yavuz Hırsızlar", eylemin PKK tarafından üstlenilmesiyle ne gibi bir ruh haline girdiler? İnsan içine çıkabiliyorlar mı? Biraz utanmaları ve sağduyuları varsa, artık gerçekleri kabul ederek, zavallı ve bilinçsiz Kürt gençlerini kandırmaktan vaz geçmeleri ve bunu kamuoyuna itiraf ederek samimiyetlerini ispatlamaları gerekiyor, ama nerede! Çünkü, diğerlerinde olduğu gibi, bu sefer de ağız değiştirmeleri, yeni senaryolar kurmaları son derece mümkün görünüyor.
Onlar değiller mi, PKK'lı teröristlere kardeşlerimiz diyen! Onlar değiller mi, terörist cenazelerinde şehit nutukları atan! Onlar değiller mi, PKK siyasi bir örgütlenmedir diyen! Onlar değiller mi, dağa eleman gönderen! Bakın, yakalanan ve teslim olan teröristlerin neredeyse tamamına yakını, yakalanmalarını müteakip vermiş oldukları ifadelerinde, DTP'nin il, ilçe veya belde teşkilatlarında tanışmış oldukları bazı şahısların teşviki ve propagandaları sonucu PKK'nın dağ kadrosuna katıldıklarını açıklıyorlar. Evine birkaç gün gelmeyen kayıp Kürt gençlerinin aileleri, çocuklarının akıbetini öğrenmek için ilk adres olarak DTP'nin kapısını çalıyor, dağa gidip gitmediklerini buradan öğreniyorlar.
Niye?
Çünkü, onlar da biliyor ki DTP de bundan öncekiler gibi PKK'nın siyasi borazanı ve PKK ile direk ilişkisi var. Neden devletin güvenlik kuvvetlerine başvurmuyorlar da ilk iş olarak DTP'ye gidiyorlar? Bunların tümü gerçek ve yadsınamaz. Ya kabul edeceksiniz, ya da en azından gerçek dışı propagandalarla hedef şaşırtmaya çalışıp, karalama kampanyaları yürütmekten vazgeçecek ve herkesin bildiği PKK terörünü inkâr üzerine kurduğunuz politikanızı terk edeceksiniz. Aksi taktirde, bugüne kadar akmasına büyük ölçüde sebep olduğunuz akan kanın yanı sıra, akıtılmasını kimsenin istemediği bundan sonraki, maalesef ki muhtemel kandan da en başta siz sorumlusunuz.
Sabahattin Talu
stalu@globalyorum.com