Kanal Avrupa televizyonunda gazeteci Fazlı Doğan tarafından hazırlanıp sunulan Sivil İnisyatif adlı programda konukların görüşlerini açıklamasından sonra genel bir değerlendirme yapan Günden Haber Sitesi Baş Editörü Hüseyin Dönmez "Executif konusunda yaşananlardan ders çıkarılarak süratle yeni yönetimin oluşturulması ve Belçika'da yaşayan Müslüman toplumun ihtiyacı olan gereken hizmetlerinin aksamadan sunulması gerektiğini" ifade etti.
Dönmez konuşmasında 'Din Hizmetleri alanında yaşanan sürece değinerek kurumsallaşma aşamasında yaşanan sorunlara' değindi.
Gündem Haber Sitesi baş Editörü Hüseyin Dönmez'in görüşlerini okurlarımızla paylaşıyoruz..
Hüseyin Dönmez
Gündem Haber Sitesi
Baş Editörü
9 mart 2008/Duisburg
-Belçika'ya 60'lı yıllardan itibaren daha çok maden ocaklarında çalışmak üzere gelen iş gücü içersinde Türkler önemli bir yeri teşkil ediyorlardı. Türk vatandaşlarımız ilk önce bir toplumun en önemli değerlerinden biri olan din anlayışını rahat bir şekilde ifa edecekleri ibadet merkezlerini oluşturdular. Bu doğrultuda yapılacak olan hizmetleri için dernekler kurdular. Camilerin yapılması, Cami Derneklerinin oluşturulması yanında işçi ve yardımlaşma dernekleri kurdular. Daha sonra ise çeşitli guruplar tarafından bilhassa Türkiye'de yapılanmaya başlayan dini motifli dernekler kurulmaya başlandı.
-Belçika'da zamanla Türk toplumunun büyük bir çoğunluğunun bağlı olduğu Türk Diyanet Vakfı en köklü kurum olaralak öne çıktı. Arap kökenli vatandaşlar kendi federasyonlarını kurdular. 1974'de ise Belçika İslam dinini resmen tanıdı. Brüksel İslam Kültür merkezi 70'li yılların sonlarına doğru Din Dersi öğretmenlerinin tayini, yönlendirilmesi, denetlenmesi, işe alınması gibi görevleri üstlendi.
-Din olgusu bir toplum için en önemli unsurların başında gelmektedir. Din olgusu sosyal yapının oluşumu, model insanın yetiştirilmesi, toplumsal ahlaki değerlerin oluşturulması, geliştirlmesi, duyguların zenginleştirilmesi ve güçlendirilmesi için en önemli araçtır.
-Belçika'da din hizmetleri konusunda ilk girişimler büyük ölçüde bir zorunluluk ve ihtiyaç temelleri üzerine gelişmeye başlamıştır. Sayısı giderek artan Müslüman toplumun temel hakları arasında bulunan bu hizmetler 80'li yıllardan itibaren farklı bir boyut kazanmaya başladı.
-Belçika devleti zaman süreci içersinde dış dünyadan kaynaklanan bazı siyasi gerginliklerin burada yaşayan Müslüman kökenli vatandaşların etkilediğini görmüştür.Bilhassa İslam Kültür Merkezi başkanı ve bir çalışanının öldürülmesi hadisesinden sonra bu konuda kaygı duymaya başlamıştır. Bu bağlamda başlatılan yeni yapılanma sürecinde Belçika'da yaşayan Müslümanları temsil edecek sağlıklı bir kurumun oluşturulması çalışmaları başlatılmıştır. Bu doğrultuda komite, konsey denemelerinden sonra ilk defa 1998 yılında kanuna dayalı Belçika Kralının onayı ile oluşan bir kararname ile ilk defa bir temsil organı işbaşına gelmiştir.
-Belçika devletinin bu oluşumların örgütlenme aşamasında bilhassa Reaksiyoner İslam anlayışına sahip üyelerin kurumdan uzak tutulmaya çalışıldığını görmek mümkündür. Örneğin Executif seçimlerinde uygulanan sicil, sabıka araştırması ve bazı atama yoluyla kuruma sokulan üyeler bu kaygılar nedeniyle ortaya çıkmıştır. 2004 yılında yapılan seçimlerde de yine sicil, sabıka, istihbarat bilgileri adayların belirlenmesinde önemli bir unsur olarak ortaya çıkmıştır.
-Belçika devleti bir yandan din hizmetleri konusunda örgütlenmeye yardımcı olmaya çalışırken, diğer taraftan çeşitli siyasi nedenlerle kurulan radikal unsurların bu kurumlara sızmasını önlemeye çalışmıştır. Belçika devleti İslam dinin yerel dinlerle çatışma, kutuplaşma aracı olmasını istememektedir. !999 yıllarından sonra bazı siyasi partiler bu konuda seçim beyannamelerinde nasıl bir beklenti içersinde olduklarına dair mesajlar vermeye başlamışlardır. Westerse İslam terimi zaman zaman dile getirilmektedir.
-Kurulan ilk Executif yönetiminin erken seçime zorlanması gerekçeleri arasında yolsuzluk, görevi suistimal, ve guruplar arasındaki gerginlik nedenlerini görüyoruz. Fakat asıl sıkıntının Türk kanadında Türk Diyanet Vakfı'nın seçimlere aktif olarak katılmaması nedeniyle daha az sayıda üyeyle temsil edilmesi ve Arap kökenli üyeler arasında ise K. B adlı üyenin üst kurula girememesi olarak özetlenmektedir..
-Executif kurumunda 2004 yılında yapılan seçimler sonrası oluşturulan yeni yönetimin bir çok sorunlar yaşadığını görmekteyiz. Son olarak bir çok olumsuz gelişme sonrası üst kurul üyelerinin başkan dahil önemli bir kısmı yenilenmek durumuma gelinmiştir.
-Bugün için bir çözüm yolu aranmaktadır. Bizlerde bu konuda bir vatandaş olarak yardımcı olmaya çalışıyoruz.. Bu kaos ortamından çıkış yolları aranırken yapılan bazı açıklamalarında doğru bir yaklaşım olmadığını ifade etmek gerekir. Bu bağlamda Enkaz devir aldık açıklaması doğru ve yerinde yapılmış bir savunma değildir. Bazı Executif genel kurulu üyelerine karşı sabotajcı muhalifler yakıştırması hoş karşılanamaz. Burada bazı kişilerin eleştiri yaparken takındıkları uslüpları tartışılabilir, fakat bu üyeler bir şekilde kurumun 10 yıl süreyle seçilmiş asil üyeleridir. Muhalif olarak adlandırılan üyelerde kendi uslüp ve eleştiri tarzlarını gözden geçirerek bir özeleştiri yapmalıdırlar. Arapa kökenli üyelerle çalışmak, anlaşmak imkansız açıklamaları da sağlıklı bir yaklaşım değildir. Executif bünyesinde Türk kökenli üyeler olarak bizim hiçbir hatamız, yanlışımız yok demek de, tutarlı bir savunma değildir. Kurum bünyesinde herkesin sorumluluk alanları belirlenmiştir. Bu nedenle kendi sorumluluk alanlarında olan yanlışların inkarı savunulamaz. Adalet bakanı hakkında sanki taraflı bir yol izliyormuş gibi bir zilenim yaratmaya çalışanların doğru yolda olmadıklarını da belirmek gerekir.
-14 mart günü yapılacak olan genel kurulda herkes sorumluluk içesinde hareket etmelidir. Bilhassa Türk kökenli üyeler arasında muhalif, iktidar veya milli görüşçü, diyanetçi gibi ayrımlardan kaçınmak gerekir. Bu üyelerin hepsi bizim insanlarımızdır. Belçika'da yaşayan 500 binin üzerinde Müslüman kökenli insan bu üyelerden hizmet beklemektedir.
-Son olarak Belçika'ya yeni tayin edilen Din Hizmetleri Müşavirimizin geçmişte yaşanan bazı sıkıntılar konusunda zaman içersinde gerekeni yapmasını bekliyoruz. Türkiye'de yönetici olarak önemli görevler üstlenmiş olan Prof. Dr. Halife Keskin'in ilk görüşmelerimizde ifade ettiği bazı projeleri herkes desteklemelidir. Bilhassa Belçika'da din hizmetleri alanında Flamanca ve Fransızca dilini çok iyi bilen Türk gençlerinin eğitileceği bir İlahiyat Fakültesi kurma fikri son derece önemli bir projedir. Yeni Din Hizmetleri Müşavirimize güveniyoruz. İyi bir yönetici ve ustaca diyalog kuran bir yapısı olduğunu görmekteyiz. Diyalog ve işbirliğine açık bir tarzı var. Belçika Türk Diyanet Vakfının yeniden eski ihtişamlı günlerine kavuşması hepimizin dileğidir.
-Belçika Türk Diyanet Vakfı bünyesinde geçmişte sürekli sorun kaynağı olan bazı üyelerin artık değiştirilme zamanı gelmiştir. Diyanet Vakfı Mütevelli üyeliğine kuruma bağlı Cami dernekleri içersinden son derece yetenekli, iyi eğitim almış yeni genç üyelerle güçlendirilmeledir.