Yazan Sevim Ünal
01-10-2013....Anvers
Bir ağaç. Ufacık bir fidan dikersiniz toprağa. Toprak sarıp sarmalar yeni geleni. Doğa harekete geçer. Yazın sıcağı, sonbaharın hüznü, kışın sert sesi, ilkbaharın tatlı mırıltıları besler onu. Minik yeşil yapraklar açar. Zaman geçer boy da verir. İlk meyveleri dallarındadır. Nar’dır, emektir dallardakiler.
Emek sanattır, sanat Nar olmuştur. Taneler en ala boyalıdır artık. Bir çoğunluğun bütünlüğü, bir bütünlüğün tekilleri barınır içinde. Mistik bir var oluştur. Öyle ki, oluşum aşaması sancılıdır. Olgunluğuna vardığında sunmaya hazır olduğu şey büyüdür. Nar dedik adına. Sanatçı oluşumuz anlam kattı ve NarSanat doğdu. Yavaş yavaş oluştu. Önce gönüller bir bütüne büründü sanat kapısında. Düşüncelerdeydi sıra. Biz çoğaldık. Bizi bir temsil eder mi? Nar düştü usumuza. Bir olduk, bin olduk, binlerce bir olduk.
Uzak topraklardayız. Sazımızda memleket hasreti renginde türküler çalınır, tuallerimiz bir varoluşu bir yok oluşu çizer, belgesellerimizde bizim göçümüz anlatılır. Daha çok ufacığız, elimizden sıkı sıkı tutulmuştur, babamızın elinde ise valiz. Filmlerimiz çelişkilerimizi anlatır, göz yaşlarımızı en yakın şahidi olur. Fotoğraflarda iki elimizin arasındadır başımız, gözlerimiz bir yerlere hasretle bakar. Bir gitmeyi düşleriz bir kalmayı düşünürüz. Danslarımız oryantal fakat bir hüznü anlatır bedenlerimiz. Heykellerimizde fabrika işçileri, kablo döşeyenler, maden işçileri oluruz. 50 yıl nasıl geçer? Aynalar susar, saçlarımızda kırlar ve yeni bir nesil yetişir.
Yazar, ressam, heykeltraş, mimar,avukat,doktor,işveren,öğretmen, yönetmen, artist,sanatçı ve daha nice kimlikler oluşur. Dernekler açılır, federasyonlar kurulur, kuruluşlar çoğalır ve bir gün NARSANAT doğar.
Üç’üncü yaşın heyecanıyla çatısı altında barındırdığı çoğunluğu Türkiyeli olan sanatçıların oluşturduğu bir sanat ve kültür evi’dir Narsanat. ‘Birlikten güç doğar’ demiş Atalarımız. Bir olalım dedik ve Nar olduk. Tek sesiz fakat sesimiz renga renk çıkıyor. Kapılarımızı her renkten seslere açık bırakarak ilerledik. Toplumumuzun, tüm toplumların sanatsız var olacağına inanmadık. Böyle bir düşüncenin var olduğuna da inancımız oluşmadı. Toplum var olduğu sürece biz, biz var olduğumuz sürece sanat var olacaktır.
Türkülerimizle, resimlerimizle, dansımız, heykellerimiz, filimlerimiz, belgesellerimiz, tiyatrolarımız,yazarlarımız, şairlerimiz, fotoğraf larımızla hep var olacağız. Siz anlatacaksınız biz dinleyeceğiz ve biz üreteceğiz siz değerlendireceksiniz.
50 yıldır Uzağız. Fakat bir o kadar yakınız.
Artık Memleketiz.