Demek Erdoğan, istifaya ses çıkarmadı; hatta belki de -bugün Org. İlker Başbuğ'a yakın bir çizgide yürüttüğü politikalar düşünülürse- memnun bile oldu. Fırat'ın yerine gelen Abdülkadir Aksu'nun siyasetteki gelmiş geçmiş konumu göz önüne alındığında, Tayyip Erdoğan'ın istifayı bir fırsat gibi görme ihtimali ağır basıyor.
Dengir Mir Fırat'ın Genel Başkan yardımcılığından ayrılmasını, sadece, "O istifa etti, Tayyip Erdoğan kabul etti" diye değerlendiremeyiz. Daha derin bir tahlile ihtiyaç var. Zira istifa etse bile -Erdoğan kabul etmese, kal dese- bu görevi Genel Başkan'a rağmen bırakmazdı Fırat. Demek Erdoğan, istifaya ses çıkarmadı; hatta belki de -bugün Org. İlker Başbuğ'a yakın bir çizgide yürüttüğü politikalar düşünülürse- memnun bile oldu. Fırat'ın yerine gelen Abdülkadir Aksu'nun siyasetteki gelmiş geçmiş konumu göz önüne alındığında, Tayyip Erdoğan'ın istifayı bir fırsat gibi görme ihtimali ağır basıyor. Abdülkadir Aksu, İçişleri Bakanlığı sırasında "devletçi" tavrı sebebiyle eleştiriliyordu. Aksu'nun, Kürt sorununda daha geleneksel bir çizgiyi sürdürdüğü biliniyor.
Tayyip Erdoğan için hedef mahalli seçimler . Güneydoğu'daki seçimlerde, DTP onun rakibi. Dolayısıyla DTP ile diyalog yerine, mücadeleyi seçti Erdoğan. AK Parti'yi Güneydoğu'da cazip kılan, Erdoğan'ın dindar kimliği. Ve Abdülkadir Aksu, tesbit edilen bu politikalara Fırat'a göre daha uygun düşüyor; zira, DTP ile bir diyalogu yok ve dindar.
Şimdi bütün mesele, takip edilen bu politikalar sayesinde, hedefteki belediye başkanlıklarının alınabilmesi. Diyarbakır ve Batman'da mahalli seçimleri AK Parti kazanırsa, Erdoğan, siyaseten doğru bir tercih yapmış olacak. AK Partili belediye başkanları, böylece, yöre halkına yakınlaşıp, PKK'nın tabanını zayıflatma zeminini de yakalayabilecek.
AK Parti oylarının yurt çapında gerilediği bir ortamda, Güneydoğu'da zafere ulaşmak mümkün mü?
Bakalım, 2009 Mart'ı nelere gebe?