Beringen, 15.01.2006
12.01.2006 Tarihinde Beltürk'de yayımlanan Senatör Fatma Pehlivan'ın yazısına cevap
Sayın Fatma Pehlivan,
Beltürk'de yayınlanan ve satır aralarında aklınızca hakaret etmeye çalıştığınız yazınızı okumuş bulunmaktayım. Üslubunuzu ve tavrınızı yadırgıyorum. Bir senatöre yakıştıramıyorum.
Basına ve bir örneğini de size gönderdiğimiz yazının içerisinde bakanın yorumuyla da zikredilen, izin hakkımız tarafınızca keşfedilmiş, bunu biz ve toplum bilmiyormuş gibi bir havaya bürünerek ahkam kesercesine açıklama yapmanızı esefle karşılamış bulunmaktayım.
Benide aynı üslupla cevap verdirmek mecburiyetinde bıraktığınız için büyük üzüntü duymaktayım. Bundan dolayıda okur ve toplumumuzdan özür diliyorum.
Ben yazımda bundan yıllar önce Belçika Çalışma Bakanlığı'na yazmış olduğumuz bir yazı üzerine aldığımız cevabi mektupta; bir milli, iki de dini bayramımızda izin hakkımızın olduğunu hatta bakanın bu günlerin parasını bile alabileceğimizi açıkladığını söyleyip, bu hakkımızın halen bu gün bile işverenler tarafından uygulanmadığını ifade ettim. Bu anlaşmanın ne zaman yapıldığını, ne zaman resmi gazetede yayımlandığını, kaçıncı madde olduğunu zaten açıkladık. Belgesini de ekte sunduk. Bunun içeriği şöyledir diye yeniden bize izaha kalkmanıza anlam veremiyoruz. Biz bunun fazlasınıda yazdık, belgesini de koyduk. Bakan sadece izin hakkımızın olduğunu değil, bu günlerin parasını bile alacağımızı ifade etmektedir.
Siz kraldan daha fazla kralcı olmuşsunuz. Yazınızda, "Türkiye ve Belçika arasında Bayramlarla ilgili anlaşma artık geçerliliğini yitirme durumuna gelmiştir" demektesiniz. Bu anlaşma 30 yıldır var uygulanmamış. Türkler ise son on yılda vatandaşlığa geçmektedirler. Daha 30 yılda geçerliliğini kaybetmeyecektir. Çünkü vatandaşlarımızın yaklaşık üçte biri halen Türk vatandaşıdır. Bu sayı 40 ila 50 bin arası insan demektir. Bunlar da belki zaman içerisinde buranın vatandaşlığına geçecektir, ama her gün Türkiye'den de yeni aile birleşiminden dolayı gençler gelmektedir.
Biz soruyoruz şimdi:
• Halen Türk vatandaşı olan 50.000 insanın sizin için hiç bir değeri yok mudur?
• Bunların hiç çalışanları yok mudur?
• Bunlar ne zaman vatandaş olacaktır?
• Buranın vatandaşlığına geçip geçmeyeceklerine bir garantiniz var mıdır?
• Aile birleşiminden dolayı yeni gelenler 3 ila 5 yıl arasında ancak vatandaşlık alabilmektedirler. Ama geldiklerinden itibaren çalışabilmektedir. Bunlar ne olacak?
• Aile birleşimi ne zaman bitecek?
• Haksa, bu bir kişiyi bile kapsıyorsa, bir günlük için bile olsa, kullanılması gerekmez mi?
• Önce var olan hakların, sonra da kapsam dışında kalanların haklarının aranması ve alınması gerekmez mi?
Bakan bunu söyledi biz oturalım. Oh ne güzel.
Yeni kanunla ilgili:
Kimleri kapsayacak?
Milli bayramdaki hak ne olacak?
Bu kanun kaç yılda değişecek?
Bu zaman zarfında halen hakları olanlar ne yapacak?
Biz konuyu yeniden gündeme getirmek için üç aydır araştırma içerisindeyiz. Ekip dergimize de kapak konusu yaptık. Diğer tanınmış dinlerdeki uygulamalar ile ilgili de araştırmaktayız. Anvers'deki bir topluluğun dop günlerinde dop basmaya gitmediklerini, bu günlerde bile muaf olduklarını yabancılar servisindeki bir görevliden öğrendik. Resmen açıklama yapabilmek için belgesi olması gerekir. Ama belgesi olmadığından kıyaslama yapamıyoruz. Bu konuda bizim insanlarımızın bir çoğundanda yardımda bulunmalarını istedik.
Açıklamanızda Belçika basınını takip edebilselerdi, düzeydi, müzeydi sözlerinizi size yakıştıramıyoruz. BTDB üç Belçika, üç de Türk gazetesine abone olmuş olup, günlük basın olabildiğince tarafımızca takip edilmektedir. Son zamanlarda İçişleri Bakanı Patrik Dewael'e, Genk belediye başkanına, Limburg il encümeni Sonja Claes'a vermiş olduğumuz cevaplada medyada yerini aldı. BTDB'de geniş bir de arşivimiz var. Sizinle ilgili yazılarda buna dahildir.
Biz sizin açıklamanızı bir kere Belçika basınından öğrendik. Açıklamamızı 9 Ocakta yaptık. Sizin yazınız 7- 9 Ocak'da Belçika basınında 10 Ocak'da da Türk basınında çıktı. Türklerin var olan hakları ile ilgili bakana soru önergesi verdiğinize rastlamadık, belgesi ekte sunulmaktadır. Sizde varsa gönderin görelim. Sözünüzün eri olun, yoksa kimseyi itham etmeyin. Olmadığı için yazınızda senat web sitesini vermenizde ayrı bir komiklik. Siz vatandaşlarınıza duyuracaklarınızı bundan sonra web sitesinden duyurun. Hatta oyunuzu da oradan isteyin. Sizin seçim zamanında yaptığınız o; hem Belçika, hem de Türk basınına çarşaf carşaf ilana, (yok yok, Türk basınına zaten gerek yok) halkın arasında dolaşmaya, ev ev, kahve kahve gezmenize gerek kalmaz.
Siz 15 gün önce girişimde bulunduğunuzu söylüyorsunuz, siz kaç yıldır senatörsünüz? 15 Günlük mü?
Sayın Senatör,
Yazılanı iyi okuyunuz ve anlayınız. Cevabınızı da ondan sonra veriniz. Biz bir örneğini basına bir örneğini de size gönderdiğimiz yazıda:
"Bu gün, sayın senatörümüzün bayram günleri yasasının değiştirilmesi gerektiği açıklamasını okuduk. Memnuniyet duyduk. Ama Sayın senatörümüz Fatma Pehlivan'ın bu konuda normalde var olan bu hakkın bu güne kadar neden uygulanmadığına dair çalışma bakanlığına bir soru önergesi yöneltmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu güne kadar siyasilerimizin bu konuyla yeteri kadar ilgilenmemelerine de üzülüyoruz" dedik.
Sizin yaptığınız gibi bunu açıklayacak olursak:
• Her ne kadar teklifle ilgili sizin isminiz geçmiş olsada Türk kökenli siyasetçi sadece siz değilsiniz! Burada "siyasilerimizin" denilerek çoğul kullanılmıştır.
• Türklerin var olan hakkı ile ilgili bakana bir soru önergesi verilmesi gerektiği, bunu göremediğimiz için de bu hakkın savunulmasının gerekliliğini vurguladık.
• Yapılan açıklamadan da memnuniyet duyduğumuz belirtilmiştir.
Bunun nesi var? Sizi ateşlendiren konu nedir? Neden saldırıyorsunuz? Eğer Beltürk'de çıkan yazımızın üst kısmındaki açıklamaya takıldınız ise o bize ait sözler değil. Gazeteci arkadaşa aittir. Bilgili olup, olmama kelimeside bize ait değil. Bize aitmiş gibi konuşmamızın giriş bölümüne kendi yorumunu eklemiş. Biz, arkadaşa telefon açıp bunun doğru olmadığını da ifade ettik.
9 Ocak günü Birlik merkezimize gelen ve bu yazının medyaya yansımasını sağlayan arkadaşımızla konuşurken kendisine aşağıdaki açıklamayı da yapmıştık. O arkadaşımız başkan çok uzatıyorsun bunlara gerek yok dedi. Ben de kendisine "Bizim insanımızın bazıları kraldan daha fazla kralcı, yarın çıkıp Türk'mü kaldı hepsi Belçikalı oldu diyen olabilir" demiştim yanılmamışım. Onun için de bu paragrafı eklemiştim. Arkadaş yine de koymamış. Bu yazının tam metnini size de göndermiştik.
Orada ne diyordu:
"İslam dini Belçika'da resmen tanınmıştır. Devlet bu tanımanın gereğini yapmalıdır. Belçika'da yaşayan Müslümanların önemli bir bölümü bu ülkenin vatandaşı olmuşlardır. Belçika Devleti artık kendi vatandaşlarının dini vecibelerini yerine getirebilmelerine de yadımcı olmalıdır. Bu bir haktır. Aksi eşitlik prensibine aykırıdır"denilmiştir.
Durum daha nasıl izah edilebilir. Biz onların sizi artık Türk olarak kabul etmiyoruz diyeceklerini bilmiyormuyuz sanıyorsunuz? Yeri gelince dışlıyorlar. Yeri gelince etnik köken arıyorlar. Eğitimde, iş alanında bile ayrı muameleye tabi tutmaya çalışıyorlar. Hak almaya gelince yok! Belçikalısınız! O zaman devlet vatandaşının tümüne eşit davranmak mecburiyetindedir! Vatandaşının hakkına, tanıdığı dine saygı gösterip gereğini yerine getirmelidir. Ya öyle, ya böyle. Bunun başka izahı yoktuuuuuuuuuuuur!
"Ben Senatör Fatma Pehlivan olarak Türk Toplumunun büyük bir desteğini alarak Belçika Parlementosu'na seçildim" diyorsunuz. Doğru. Unuttuğunuz bir şey var. Onuda biz hatırlatalım. O toplumun bir parçası da biziz. İlk siyaset arenasına çıktığınızda kimse tanımıyordu. Limburg'da o günki BTDB başkanımız Ahmet Arkan'la derneklerimizi az gezmediniz. Sonuçta da teşekkür için ziyarette bulundunuz. Geçmişi unutmayalım. Bu dünyaya da çok güvenmeyelim.
Dünyasına, dün yasına
Dünya benim diyenin
Dün gittik, dün yasına.
Çalışmalarınızın; her şeyi ben bilirim, ben en iyisini yaparımdan öte toplumla yapılabileceğinin, toplumsuz eksik olacağının bilinci ve inancıyla olması dileğiyle.
Rifat Can
BTDB Başkanı
Not: Her ne kadar şahsımıza karşı haksız bir saldırı var isede, bizim için toplumun menfaati önde gelir. Toplum için bir kısım gayretli çalışmalarınızı da biliyoruz. Bu minval üzere olan çalışmalarınızda destekçiniz olacağımızı belirtmek isteriz.
DE STANDAARD
zaterdag 07 januari 2006
,,Laat mensen enkele officiële feestdagen vrij kiezen"
Interview
Senator Fatma Pehlivan (SP.A) Moslims kunnen voor het Islamitische Offerfeest dinsdag een dag vrijaf nemen. ,,Maar uit respect voor erkende godsdiensten gaan we best nog een stapje verder", zegt de SP.A-senator.
,,Bijkomende feestdagen creëren ligt heel moeilijk", zegt Pehlivan. ,,Maar er zijn nu eenmaal verschillende erkende godsdiensten in dit land. Al die mensen vieren sowieso hun feestdagen. Waarom zouden we niet op zijn minst hen de vrije keuze laten om enkele bestaande feestdagen - die gebaseerd zijn op katholieke hoogdagen - aan zich voorbij te laten gaan en van bijvoorbeeld het Offerfeest een officiële feestdag te maken? Feestdagen zijn cultureel waardevol, ze brengen mensen dichter bij elkaar."
Kunnen moslims niet gewoon vakantie nemen?
Dat kan natuurlijk altijd, maar het gaat om meer dan een dag niet werken. Een officiële feestdag is een vorm van respect voor deze gelovigen. De symboolwaarde daarvan is groot.
Lukt het alle moslims om elk jaar vrijaf te nemen op hun feestdagen?
Daar is iets opmerkelijks mee aan de hand. In 1974 heeft ons land bilaterale akkoorden afgesloten met Marokko, Turkije, Algerije en Tunesië dat de afwezigheid van hun onderdanen op deze dagen geen verzuim inhouden. Zodra deze mensen Belg worden kunnen ze daar echter geen beroep meer op doen, terwijl ze toch niet van godsdienst veranderd zijn op het moment dat ze een andere nationaliteit aannemen. Logisch is dat niet.
Gaan kinderen van moslims naar school op de dag van het Offerfeest?
De meeste niet. De scholen gedogen dat, maar een wettelijke basis is er niet voor. Als dit een officiële feestdag wordt, dan is die er wel.
Hoe vieren moslims het Offerfeest?
Dat loopt wat parallel met kerstdag. 's Ochtends gaan de mannen naar de moskee - vergelijk het met de middernachtsmis. Daarna volgt het offer van het schaap. Een derde daarvan wordt onmiddellijk opgegeten, tijdens de vele familiefeesten. Daarvoor gaan de jongeren op bezoek bij de ouderen. Kinderen krijgen ook cadeautjes of geld.
De gedeeltelijke vrije keuze van officiële feestdagen is al meermaals gelanceerd, ook in verband met 11 juli. Wat is het struikelblok?
Technisch is het moeilijk. Sommige bedrijven sluiten de deuren op tweede kerstdag. Iemand die niet zit te wachten op die feestdag kan daardoor toch niet werken. Vakbonden en werkgevers moeten betrokken worden bij de praktische uitwerking, maar het principe zou toch algemeen aanvaard moeten worden.
VAN ONZE REDACTRICE ANJA OTTE
Haber:Hüseyin Dönmez/23-01-2006