Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
Şimdi bu tür yazıları ben çok zararlı buluyorum. Naçizane, gecenin bu saatinde insanın sinirlerini yerinden oynatan şeyler okuyunca dayanamayıp, birşeyleer yazmak, hatta camı acıp haykırmak istiyorum Üleyyyyyyyyyyyn! diye.
Her önüne gelen yazar, her önüne gelen muharrir olunca, işler arapsaçı oluyor. Arapsaçının adı çıkmış, başka bir şey söylemek lazım!!
Ucu bucağı, başı sonu olmayan şeyler karalamak, bunları da burada ana dilini iyi öğrenememiş insanlara servis yapmanın ne gibi bir faydası var diye kendi kendime sormadan edemiyorum.
Artık bir şeylere çeki düzen vermenin zamanı gelmedi mi?
Belçika'da yayın yapan Türkçe gazetelerin , gerek üslup, gerekse içerik olarak kendilerini sorgulamaları kesinlikle gerekiyor..
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, laf olsun torba dolsun kabilinden birşeyler yazıyor, gönderiyor.
Seviye mi ararsın, seviye sıfır..
En gıcığıma giden şeylerden biri de şu laf; Anlayan anladı!! "Hayda!! " diyorum. Be brader bi .ok yazmıyorsun ki ne anlayayım! Abuk sabuk bir iki kelam ediyor büyük yazarlarımız, sonra hayda gene aynı terane, "anlayan anladı""
Lütfen biraz saygı, önce kendimize sonra da insanlara..!
Eğer söyleyecek sözün varsa söyle, yoksa otur yerine demek lazım geliyor.
Kelimeleri yan yana dizmek yazı değildir! Yazı yazmak bir emek işidir, iğne ile kuyu kazmaya benzer..
Yazı, kendini tatmin etmenin bir aracı değildir, olmamalı!
Pespaye ve yavan bir saldırganlık, zeka kıpırtısı olmayan laf sokuşturmalar, anlayan anladı zırvalıkları ile bu topluma ne verilebilir?
Yazıktır!!
Yazık!!
Necmi Tüfekçi