12 nisan 2009 Pazar günü Belçika Din Hizmetleri Müşavirimiz Prf. Dr.Halife Keskin beyin ifadesiyle "Avupa'nın kalbi" durumunda olan Belçika'nın Antwerpen kentinde "Kutlu Doğum Programının Avrupa açılışı" gerçekleştirildi. Tam anlamıyla muhteşemdi.
Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Efendimiz (s.a..s.) Miladi olarak 20 Nisan 571 yılında Mekke'de dünyaya geldi. Dünyaya daha gelir gelmez nurunun parlaklığı o anda etrafı sardı. Herkes bu parlaklığı gördü. Çağlara, kıtalara, dünyalara yayılan bu nurdan bütün insanlık nasibini aldı. Bu nurdan payını alanlar, bu nurun içinde olupta ondan yararlananlar Hz.Ebu Bekir, Hz.ömer gibi nur olup parladı. Aynı nuru görüpte kıymetini bilmeyenler Ebu Cehil, EbuLehep gibi kömür oldu. Simsiyah kaldı.
Allah Teala Peygamberimiz için şöyle buyuruyor:
"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik" Sebe suresi,28.
Kutlu Doğum Programının Avrupa Açılışının asıl konuğu Diyanet İşleri Başkanımız Prf.Dr. Ali Bardakoğlu yukarıda geçen Ayet-i Kerime'yi şu güzel ifadelerle açıkladı
"Hz.Allah Peygamberimizi önce ortamı iyice izleyip, araştırarak tesbitler yapan ve ona göre iyi olanı bildiren, yanlışı tesbit edip uyaran, yanlışa yanlış diyen ve o yanlıştan insanları uzaklaştırmaya çalışan birisi olarak gönderdi"
İnsanlık dört gözle Hz.Muhammed'in dünyaya teşriflerini beklemekteydi. Beklemekteydi çünki Ona ihtiyaç vardı. Ortam bu derece alabildiğine kötüydü. Kötülükler adeta zifiri karanlık geceler gibi dünyayı sarmıştı. Kalpler çok kirlenmişti. Kararmıştı.
Yalnız Arabistan'da değil, dünyanın diğer bölgelerinde de cehalet, sömürü, haksızlık alabildiğine yaygındı. İnsan hak ve özgürlükleri kısıtlıydı. İçki, kumar, hırsızlık, faiz, karaborsa, tefecilik, vurgunculuk ve hiç yere öldürme çoğalmıştı.
Yetim, dul ve zayıfların hakkı yeniyor, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu. Aile düzeni sallanıyor, gayr-ı meşru yaşantı gittikçe yaygınlaşıyordu. Bunalmış olan insanlık bir kurtarıcı bekliyordu.
Bir Peygamber aşığı bunu ne de derinden ifade ediyor:
Yâ Rasûlallah, eğer Sen, gelmeseydin âleme
Güller açmaz, bülbül ötmez, mechûl esmâ Âdem'e
Varlığın mânâsı kalmaz, garkolurda mâteme
Bi'setin ekvana şandır aman ya Rasûlallah
Allah Resûlü'nün Peygamber olarak gönderilmesiyle birlikte günden güne her şey değişmeye, insanlar gerçekleri öğrendikçe iyilikler, güzellikler yaygınlaşmaya başladı.
"Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" İmam Malik,Muvatta, Husnü'l-hulk,8 buyuran Resûl-i Ekrem Efendimiz Allah Tealâ'nın yardımıyla taviz vermeden, hoş görü ve sabırla insanlara doğruları anlattı. Yanlışları bildirdi. Herkes sevgi, saygı, adalet, hak ve hukuku öğrenmeye başladı. Kalplerde gizli olarak bekleyen kor, parıldayan bir ateş olarak, nur olarak ortaya çıktı. Dünyayı aydınlattı.
Ülkeye huzur ve mutluluk geldi. Herkes birbiriyle kardeş oldu. Mal ve can emniyeti sağlandı.
Yardımlaşma, birbirini sevip-sayma topluma yerleşti.
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
"Biz seni alemlere ancak bir rahmet olarak gönderdik" Enbiya suresi, 107
Antwerpen'de programın yapıldığı salon hınca hınç doluydu. Bu tabiki bir bereketti.
Peygamber bereketi. Allah Rasûlü'nün muhabbet ve aşkıyla yanıp tutuşanlar koşup oraya gelmişlerdi. Onun adını duymak bile yetmişti onlara.
Onun ismiyle güzelleşen ilahileri, konuşmaları, çift okunan o Ezan-ı Muhammedi'yi can u gönülden dinleyerek yıkanan bu muhteşem kalabalık bir kez daha ona ümmet olmanın onuru yaşadı.
Kutlu doğum programaları vesile kılınarak, peygamber Efendimizin çokça üzerinde durduğu ailenin korunması, kadın ve çocuklara gereken önemin verilmesi bu yılın bütün dünyada yıl boyunca işlenmesi gereken ve ele alınan konular olduğu konuşmalarda vurgulandı. Önemle üzerinde duruldu. Günümüz dünyasında gerçekten öne çıkan ve önemsenmesi gereken hususlar bunlar.
Peygamber Efendimizin hayatını bütün yönleriyle anlatan kitapları okuyarak, sözlerini öğrenerek Onun yolunda gidenlere ne mutlu.
Bekir DEMİR
Houthalen Camii Din Görevlisi