2008'in Ağustos ayında enerji konusunda bağımlı olduğu Rusya'yla savaşan, Güney Osetya ve Abhazya üzerindeki kontrolünü kaybeden, iç kamuoyunda ciddi ekonomik ve siyasi sıkıntılar yaşayan Gürcistan, Batı'ya entegrasyon politikasından vazgeçecek gibi gözükmüyor.
1999 yılında Avrupa Komisyonu'na üyelik için başvuran Gürcistan'ın önüne konan en önemli şartlardan biri; "1944 yılında Sovyetlerin acımasız liderlerinden Stalin'in emri ile göçe zorlanan Ahıska Türklerinin, aradan geçen yarım asırlık süre sonunda doğdukları topraklara geri dönmelerine olanak sağlayacak bir yasa hazırlaması, bütün bu süreci de 2011 yılına kadar tamamlaması"ydı.
Gerekli adımları atmakta bir hayli geciktiyse de Gürcistan parlamentosu, 2007 yılında Ahıska Türklerinin doğdukları topraklara geri dönmelerine olanak sağlayacak geri dönüş yasasını çıkarttı. Yasaya göre, Ahıska Türkleri bulundukları ülkelerin Gürcistan elçilik/konsolosluklarına 2008'in sonuna kadar başvuruda bulunarak kanundan faydalanabilecekti. Gürcistan, Ağustos 2008'de Rusya ile yaşadığı savaş gibi Ahıska'lıların müracaat sürecini olumsuz yönde etkileyen gelişmeleri dikkate alarak, başvuru süresinin dolmasına 5 gün kala aldığı bir kararla başvuru süresini 2009'un Temmuz ayına kadar uzattı. Kaç adet başvuru yapıldığı ya da kaç ailenin geri döndüğü şu an belirsiz. Ancak bilinen bir şey var ki, Gürcistan uluslar arası kamuoyuna verdiği sözü tutmuş ve Ağustos 2008'den itibaren yaşanan gelişmelere rağmen Batı'ya, "hedefimizden vazgeçmiş değiliz" mesajını vermiştir.
Neydi bu gelişmeler? Ciddi ekonomik ve siyasi sorunlarla mücadele eden Gürcistan, Ağustos ayında enerji konusunda bağımlı olduğu Rusya ile savaşmış, Güney Osetya ve Abhazya üzerindeki kontrolünü kaybetmişti. Öte yandan, Cevahati bölgesinde artan Ermeni özerklik talepleri, Gürcistan'ın canını bir hayli sıkmakta. [OpicC:10879]
Bütün bu gelişmeler ışığında; Gürcistan, geri dönüş yasasıyla ilgili başvuru süresini kendince haklı gerekçeler öne sürerek uzatmayabilirdi. Örneğin, Rusya'yla yaşanan savaştan sonra Batı'dan beklediği desteği alamadığını belirtebilirdi, "ekonomik olarak böyle bir süreci kaldıramayız" vs diyebilirdi. Ne var ki Gürcistan konuya ilişkin iyi niyetini ortaya koyarak, bütün bu sorunlar nedeniyle başvurularla ilgili gereken özeni gösteremediği gerekçesiyle, başvuru süresini uzattı.
Samimiyet derecelerini bilemiyorum, ancak uluslararası ilişkilerde, ülkelerin almış oldukları kararları, şahsi değer yargılarımızla değerlendirmememiz gerektiğini unutmamak lazım. Muhakkak Gürcistan'ın da kendine göre hesapları olacaktır. Hangi ülkenin yoktur ki? Lakin şu hususu da hatırlamakta fayda var; Gürcistan almak zorunda olmadığı bir uzatma kararını aldı, bu yüzden de uluslararası siyaset çerçevesinde takdiri hak etti sanırım.
Haluk MERGEN
hmergen@globalyorum.com