Yıllardır devam eden bir yarışma var. Eurovision
Bu yarışmaya Türkiye gereğinden fazla değer verir, her şeyini ortaya koyar. Çoğu zamanda dereceye bile girememiştir. Neyse ki önceki yıllarda bir defa da Türkiye birinci olmuştu.
Moskova da yapılan yarışmada Türkiyeye temsilcisini ! görünce ??? Derin derin düşündüm.
Şarkıcı bayan nerde ise çıplaktı. Hayret ettim. Bu mu? Türk milletinin kültürü ve karakteri.
Dünya bizi böyle mi tanıyacak? Ne acaip şey. Bu mu derin ve büyük tarihe sahip olmak?
Batılı çizerler yarın bizleri dansöz oynatır şekilde çizerlerse kimse kızmasın!
Nereden nereye demeden kendimi alamadım !
Bu kadar değişim, bu kadar dejenere olmak, bu kadar kendinden uzaklaşmak… Hepside vardı..
Bu özden kopuş yıllardır son sürat devam ediyor.
1923 yılında SPA'da Dünya Güzeli ilan edilen Keriman Haris ve 2009'da Moskova'da bir hadise !
Keriman Haris dünya güzeli seçilmemiş, güzel ilan edilmişti, Hrıstıyanlığın ve batının zaferi olarak !
Oradaki hadiseyi görünce, Maraş aklıma geldi. Sütçü İmam geçti birden aklımdan…
Gaziler, şehitler ve daha nice büyük zatlar…
Acaba demekten kendimi alamadım!
Acaba !
İnsan unutkan bir varlık. Bazen her şeyi unutabiliyor. Hem de hiç umursamadan…
Ne geçmiş kalıyor, ne de vizyon…
Devlet büyüklerimiz gururla arıyor, sahip çıkıyorlar. Cümle alemin karşısına uryan çıkardıkları kızlarını…
Birde ar damarları çatlamışcasına…
Tüh be, kaçırdık yine birincilikleri diye dövünüp duruyoruz…
Biz böyle olmamalıydık.
Asırlarca dünyaya nam salmış bir milletin ahfadı böyle olmamalıydı. Kendini böyle tanıtmamalıydı.
Maalesef, oldu işte…
Kim ne derse desin ben bu işte yokum, ister dini yönden, ister milli yönden.
Kızlarımız, kadınlarımız bizim her şeyimiz en fazla sahip çıkmamız gereken değerlerimiz.
Onlar sarhoş masalarında meze, alem önünde kepaze olmamalı. Ev içinde bile giyilemiyecek elbiselerle dünyaya peşkeş çekilmemeli…
Dünün mücahidi, bu günün mütahidi tebrik edebilir, alkışlayabilir. Biz bu işte yokuz… Tarih bizden hesap sorar. Altından kalkamayız..
Ne diyeyim üzüldüm. Bir müslüman olarak üzüldüm. Bir Türk olarak üzüldüm. Bir insan olarak, kız babası olarak üzüldüm. Her halimle üzüldüm…
Kanuni, Fatih, Yavuz ve diğerleri bu duruma ne derdi?
Sahi, Osmanlı torununu karşılarında mayo ile gören jüri başkanı ne demişti? Sevincini hangi cümlelerle ifade etmişti?
Bunu hatırlayalım:- "Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz.
1400 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı, zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzel varmış, yokmuş bu önemli değil... Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslamı yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa'da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu işte mayo ve sutyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa'nın zaferi için kaldıracağız."
Bazen gerçekler çok acı olabiliyor…
Şeref KILIÇ
e-mail: serefkilic@gmail.com