Golden Rose Derneği, Anneler Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği faaliyetlere bir yenisini daha ekleyerek, 5 Mayıs Perşembe akşamı “Annelik ve kariyer: bir seçim yapmak zorunda mıyız?” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Dört çocuklu Merkez Hümanist Partisi (cdH) Brüksel Parlamentosu Başkanı ve Kadın Kolları Başkanı Céline Fremault ile beş çocuğa sahip Schaerbeek Belediyesi Meclis Üyesi İşkadını Filiz Güleş’in davetli olduğu toplantıda iş hayatıyla anneliği uyum içerisinde yürütmenin püf noktaları müzakere edildi. Yuvarlak masa toplantısına çeşitli uğraş ve mesleğe sahip çok farklı profillerde kadınlar katılırken, karşılıklı görüş alışverişlerinden çıkan sonuç tıpkı şarkıdaki cümle gibiydi: “Çocuk da yaparız, kariyer de!”.
Golden Rose adına toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Genel Sekreter Arzu Güney, iki hafta boyunca devam edecek Anneler Günü etkinliklerinden kısaca bahsederek, “Farklı Kültürlerde Anne” üst başlığını verdikleri faaliyetlerle, annelik ortak paydasını vesile kılarak, farklı kültürleri yakınlaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Katılımcılara ve konuk konuşmacılara teşekkürlerini ileten Güney, annelikle kariyer arasında bir seçim yapmak zorunda olup olmadıklarını müzakere etmek için bir araya geldiklerini ifade etti.
Profesyonel hayata tekrar ısınmak ve özgüvenini tekrar kazanmak için gönüllü vazifeler alınabilir
Geçtiğimiz Mart ayında kadın-erkek eşitliğini konu alan bir kitap yayınlayan ve aynı zamanda Cardijn Enstitüsü’nde 2001 yılından bu yana Öğretim Görevlisi olan Céline Fremault, siyasetçi ve annelik kimliğinin yanında bu görevleri nasıl yürüttüğünün sırlarını anlattı. Kitabı yayınladıktan sonra arkadaşlarının, “Bunu yazmaya ne zaman fırsat buldun?” diye sorduklarını aktaran Fremault, “Çocukları yatırdıktan sonra her akşam saat 22’den gece 1’e kadar çalıştım.” şeklinde cevap verdiğini söyledi. Yıllardır fırsat eşitliği dosyaları üzerinde çalıştığını ve hususi olarak kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizliklerle mücadele ettiğini söyleyen Fremault, özellikle siyaset sahnesinde kadınların neredeyse eşit bir temsil yakalamalarına rağmen hala erkeksi kodlarla inşa edilmiş bir yapıyla mücadele etmek zorunda kaldıklarını savundu.
Céline Fremault, bazı problemlerle mücadele etmede kadınca bakışın daha etkili olduğunu da belirterek, bu tür sorunları ele alış biçimlerinin daha etkili olduğunu söyledi. “Ev işlerinin paylaşımı da çok adaletsiz oluyor.” diye devam eden Fremault, Belçika’da kadınların ev işlerine erkeklerden haftalık 9 saat daha fazla zaman ayırdıklarını, erkeğin işsiz olup da kadının çalıştığı hane halklarında bile kadınların ev işlerine erkeklere oranla ortalama üç saat daha fazla vakit ayırdıklarını kaydetti. Kadınların ilk annelik deneyimini yaşadıkları yaşın her sene ilerlediğini söyleyen Céline Fremault, bunu çözmek adına annenin çalışmaya dönmesini kolaylaştıracak bir dizi önlem alınması gerektiğinin altını çizdi. Buna örnek olarak babaların da doğum izni alması ve daha geniş saatlerde açılan kreşlerin çoğalması gibi tedbirler sıralayan Fremault, kariyerine uzun süre ara veren annelere profesyonel hayata tekrar uyum sağlamak ve özgüvenlerini tekrar kazanmak için gönüllü vazifeler almalarını tavsiye etti.
“Çalışan bir kadın eve daha huzurlu ve mutlu döner”
En küçüğü altı aylık olan beş çocuğa sahip olan Filiz Güleş ise, annelik görevinin yanında kendi kredi sigorta şirketinde yöneticilik, Schaerbeek Belediye Meclisi üyeliği, CHU Brugmann hastanesinde Başkan Yardımcılığı, Kuzey Brüksel Polis Şubesi Kurulu üyeliği ve belediyeler arası defin kurumunda yöneticilik görevlerini yürüttüğünü söyledi. Muhatap olduğu birçok erkeğin, bir bayanın bir arada yürütebileceği vazifeleri görünce şaşkınlıklarını gizleyemediğini ifade eden Güleş, hafta içinde çok çalışmasına rağmen hafta sonlarını tamamıyla çocuklarına ayırarak kendine göre bir denge tutturduğunu kaydetti. Filiz Güleş, bütün bu görevleri bir arada yürütmekte zorlanmadığını, çünkü yaptığı işleri sevdiğini vurgulayarak, çocuk sayısını duyan insanların bunu bir yük olarak algıladıklarını, buna karşın kendisinin anneliği büyük bir zevkle yürüttüğünü anlattı. “Bütün ailem ve özellikle de eşim bana çok yardımcı oluyorlar” diye devam eden Güleş, “Yaptığımız her şey eşlerimizin desteğiyle oluyor. Eşimin özellikle çocukları okuldan alma veya ara sıra yemek pişirme konusunda yardımı olmasaydı, bugün bulunduğum konumda olamazdım.” diye konuştu.
Müşterilerinden bazılarının çalışıp çalışmamakta kararsız kalan hanımlarına kendisini örnek gösterdiğini de aktaran Filiz Güleş, “Kimseye örnek olma gibi bir iddiam yok ama samimi olmak gerekirse, çalışan bir kadının eve daha huzurlu ve mutlu döneceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu. Güleş, 23 yıldır aktif olarak çalıştığını söyleyerek, hayatında sadece 6 aylık bir işsizlik dönemi olduğunu, onu da “treni kaçırıyorum” endişesiyle çok kısa tutmaya çalıştığını belirtti. “Uzun süre işsiz kalan kadınlar özgüvenlerini kaybeder ve piyasada bu tür geri dönüşleri kabul eden işverenleri bulmakta zorlanırlar.” diyen Güleş, iş piyasasındaki şartların çok ağırlaştığını ve belirli bir yaştan sonra geri dönüşlerin çok zorlaştığını ifade etti.
“Kariyerine önem verenin de, ev hanımı olmayı seçenin de tercihleri değerlidir.”
Yuvarlak masa katılımcıları arasında evli veya bekar, çocuklu veya çocuksuz, akademisyen, ev hanımı, eczacı, mali müşavir, siyasetçi, işkadını, iktisatçı, hukukçu, öğretmen, sosyal asistan, mühendis ve psikolog gibi farklı uğraş ve mesleğe sahip kadınlar vardı. Toplantının sonunda ideal denge modeli üzerinde de görüşlerini belirten katılımcılar şu sonuca vardılar: “İdeal model yoktur. Çok çocuk yapan da, anne olmamayı tercih eden de yadırganmamalıdır. Kariyerine önem verenin de, ev hanımı olmayı seçenin de tercihleri değerlidir.”
Toplantıda aile desteğinin önemi üzerinde de duruldu. Céline Fremault, bir katılımcının, “Ailem burada olmadığı için kızımı yetiştirmekte sıkıntı yaşıyorum.” sözleri üzerine şunları söyledi: “Annelik vazifesinin yürütülmesinde ailenin desteği çok önemli. Ben çocuklarımı yetiştirmekte özellikle annemin büyük yardımını gördüm.”
Gündeme gelen başka bir konu ise ilk çocuğa beslenen aşırı sevgi ve ikinci çocuğu yapmakta bu yüzden kararsız kalınması. Tecrübeli anneler, “Oğlumu o kadar seviyorum ki ikinci çocuğu yaparsam ona ihanet edecekmişim gibi geliyor” şeklindeki bir yoruma şu şekilde cevap verdiler: “Öyle düşünmenize gerek yok. İkinci ve olursa diğer çocuklar hem bu sevginin dengelenmesini sağlayacak, hem de bu konudaki endişelerinizin yersiz olduğunu size gösterecektir.”
Fedactio İletişim Merkezi – Brüksel