Haberin yayım tarihi
2009-06-16
Haberin bulunduğu kategoriler

AB'nin İlk Başörtülü Vekili Mahinur Özdemir..

RÖPORTAJ:
CAFER YILDIRIMER


Geçtiğimiz günlerde Belçika yerel seçimlerinde sürpriz yaparak Parlementoya girmeyi başaran CDH'lı (Merkez Demokrat Hümanist partisi) Mahinur Özdemir, seçim kampanyası sırasında kendisine yapılan bütün saldırılara rağmen, Bir Avrupa Birliği ülkesinde ilk başörtülü vekil olmayı başardı. Kendisi ile merak edilen bazı soruları sorduk ve verdiği birbirinden ilginç yanıtlar ise işte bu röportajda yer almaktadır.
 
-Sizi kısaca tanıyalım

M.Ö.: İsmim Mahinur Özdemir, 1982 Brüksel doğumuyum. Saint-Josse ve Schaerbeek Belediyelerinde büyüdüm. Orta okul ve liseyi katolik bir kız okulunda okudum. Latince ve matematik bölümünü bitirdim. Üniversitede siyasal bilimlerde, insan kaynakları ve yönetim dalını bitirdim. Üniversitede iken çesitli sivil kuruluşlarda, derneklerde yer aldım. Ayrıca o yıllarda bir öğrenci derneği kurmaya karar vermiştik ve şu anda faaliyette olan 'La Turquoise' derneğinin kurucu üyesiyim. 2006 yılından beri de Schaerbeek Belediyesi meclis üyesiyim.
 
Siyasete nasıl atıldınız?

M.Ö.: 2004 yılında siyasi partiler kampanya yaparken, ben de aktif bir yurttaş olarak, bilinçli bir yurttaş düşüncesi ile daha doğrusu bilinçli bir yurttaş olmak istercesine, neden ve hangi partiye oy vereceğim sorusu ile, hemen bir insana oy vermektense, çalışma proğramını analiz etmeye karar verdim. Proğramları analiz ederken, mademki analiz yapıyorum, bir partiye üye de olunabilir diyerek, gideyim bakayım siyaset nasıl birşey diye düşündüm. 2004 yılında CDH partisine denk geldim. Sağ ve sol görüşünden yoksun merkezi bir parti, herkesi kucaklayan, din, dil ve ırk ayrımı yapmayan bir parti olduğunu gördüm. Bu da hoşuma gitti.

Partinin içerisinde Mevlana'nın anlayışını gördüm. Yani ne olursan ol yine gel manasını. Haliyle ben de üye oldum ve teşkilat toplantılarına katıldım. Çünkü Belçika'da yaşıyorum, burada doğdum, burada büyüdüm. Aslında hiç bir şekilde doğru dürüst siyasi mekanizmadan haberdar değiliz, buna gençler de dahil. Doğru dürüst ilgilenen de yoktu siyasetle. Ben de bu düşünce ile kendi kendime hayır dedim, yani siz siyasetle ilgilenmezseniz, başka birileri çıkar ve ilgilenir dedim. Bu düşünce ile siyasi alanda aktif olmaya karar verdim.
 
-Seçim kampanyası sırasında hangi zorluklarla karşılaştınız?

M.Ö.: Bu seçim kampanyası esnasında bayağı çok sorunlarla karşılaştım. Çünkü kendimi ifade etmekte zorlandım. Öncelikle seçim listelerinde her zaman başörtüm ön palana çıkarıldı. Malesef hiç bir zaman ben kendi hedeflerimi ve yapacaklarımı anlatamadım. Bu da benim için çok zor oldu. Sonra parti içerisinde farklı polemiklere sebep oldu. Bazı vatandaşlar tepkiliydi. Aşırı ırkçı elektronik postalar aldım. Açıkcası bana karşı piskolojik baskı çok fazlaydı. Ama çok şükür bunların üstesinden gelebildim.
 
-Avrupa'da ilk başörtülü vekil olmak nasıl bir duygu?

M.Ö.: Çok farklı bir duygu. Daha tam olarak yeni yeni farkına varabiliyorum. O kadar tebrik ve destek mesajı alıyorumki bir ilk olmak aslında çok değişik bir duyguymuş. Obama da bir ilkti, sanırım O'nun kadar olmasamda, nasılki yabancı kökenli bir bakanımız burada bir görev aldıysa, ben de bir ilki gerçekleştirdim. Tüm medya size odaklanıyor, herkes size bakıyor, çok olumlu tepkiler de alıyorsun, olumsuz tepkiler de alıyorsun, onlara da cevap vermek zorunda kalıyorsunuz. Ama sonuçta bu güzel birşey.
 
-Seçim öncesi, başörtüsü ile parlementoya girilmez diye bir polemik çıkmıştı. Bu ne kadar doğruydu?

M.Ö.: Öncelikle böyle bir yasak yok çünkü ben 2006 yılından beri Belçika'nın altıncı ve Brüksel'in ikinci en büyük belediyesi olan Schaerbeek Belediyesi'nde belediye meclis üyesiyim. Burada çok büyük siyasetçilerle beraber siyaset yapıyorum. Aynı zamanda Schaerbeek Belediyesinin en genç belediye meclis üyesiyim. Şu anda da Brüksel'in en genç milletvekili oldum. Başörtüsü ile aslında böyle bir polemik yok çünkü olmaması lazım. Ben 2006 yılından beri belediye meclisine başörtüm ile girdim, planlarımı projelerimi ön plana sundum ve yaptığım işlerle ön plana çıktım ve bu şekilde devam edecek. Elbette insanlar bu değişikliğe hazır değiller. Benim için polemikler önemli değil, benim için yasalar ve yapacaklarım önemlidir. Dolayısıyla böyle birşey söz konusu değildir.
 
-Milletvekili olarak hedefleriniz nelerdir?

M.Ö.: Öncelikle gençlerin eğitimsizliği ile mücadelem olacak. Ben eğitimciyim. 2007 yılından bu yana işsizlere eğitim veriyorum. Onlara Belçika'nın federal sistemini anlatıyorum, Belçika tarihi ile ilgili, Belçika'da aktif yurtdaş olmakla ilgili dersler veriyorum büyük kamusal bir kurumda. Bu da beni bazı gerçeklerle yüzleştirdi. İnsanların konut sorunları, sosyal haklar, gençlerin işsizliği ile ilgili, yabancıların dışlanması ile ilgili gibi farklı gerçeklerle yüzleştirdi.

Bunlarla mücadele edeceğim ama bundan ziyade bir de gençlerle ve yaşlılarla arasında bulunan uçurumu en aza düşürme projeleri üretmek istiyorum. Huzurevleri yaşlılarına toplumun gerçek gündemini anlatmak, onların dışlanmamasını sağlamak ve, kuşaklar arası buluşmalar düzenlemek için projeler hedefliyorum. Bir de aile danışma merkezlerinin kuvvetlenmesini istiyorum. Çünkü malesef son on yılda boşanmalar o kadar çok arttıki artık çok fazla çocuk ortada kalıyor. Çiftler hakim karşısına çıkar çıkmaz hemen boşanıyorlar. En ufak çatlak seslerde her iki taraf hemen ayrılmaya karar veriyor. Halbuki iyi bir bilgilendirme ile beraber, ya da iyi bir destekle beraber ailelerin birçoğu aslında boşanmadan vazgeçip tekrar birleşebilirler. Bu tür projeleri ve platformları desteklemek istiyorum. Ayrıca toplumlar arası, yani yabancılar ile yerel insanların oluşturacaği belli platformlar, toplumsal sevgi, saygı ve hoşgörü platformlarını güçlendirmek için ve bu farklı toplulukları bir arada buluşturmak için projelerim var.
 
-Partiniz başörtüsüne nasıl bakıyor?

M.Ö.: Partim başörtüsüne bir ayrımcı gözüyle bakmıyor. Onlar için önemli olan insandır. Zaten CDH partisinin anlamında bulunan 'hümanist' kelimesi ile anlaşılıyorki önemli olan insandır. Genel başkanımızın bir deyimi vardır: "Başının üzerindekinden ziyade, ben başının altındakine bakarım". Ben de bu beynimin içerisindekiler ile gündeme geldim. Dolayısıyla başörtüsü hiçbir şekilde bir soru işareti dahi değil. Çünkü insan olduğumuz için öncelikle ortak tabanımız insanlıktır. Sevgi, saygı ve hoşgörüdür. Bu nedenle yaptığım işler ile ön plana çıkarım.
 
-Başörtüsü sorunu ile mücadeleniz neler olacak? Mesela okullarda başörtüsü sorunu var?.

M.Ö.: Belçika'da okulların yüzde doksanında başörtüsü yasağı var. Bu yasağı da aslında okul idareleri belirliyor. Aslında bu yasağa yasanın direk bir etkisi yok. Genel başkanımızın aynı zamanda içişleri bakanlığını da yürütüyor, kendisinin bir projesi var. Eylül ayından itibaren, kültürler arası buluşturmayı oluşturacak bir seri toplantılar düzenlenecek. Buna okul idareleri, okul müdürleri, okul yönetimi, öğretmenler, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve medya ile birlikte yapılacak. Bu oturumlarda ele alınacak konuların arasında başörtüsü de olacak. Başörtüsü hassas ve toplumun bir kısmını ilgilendiren bir konudur. Sanırım daha sağlıklı bir sonuca varmak için, bir dizi toplantı düzenleyip nasıl ve nelerle mücadele edileceğini, neler yapılabilceğini oralarda tartışıp bu konuları oralarda gündeme getirmektir.
 
-Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz ve siyasi alanda başarılı olmanızı dileriz

M.Ö.: Ben de sizlere teşekkür ederim.
 
 
Brüksel – Cafer Yıldırımer
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.