Brüksel Capital Bölgesi Parlamento üyesi Mahinur Özdemir, kısa adı Bura olan Boğaziçi Üniversiteliler Derneği(Boğaziçi University Reunion) tarafından organize edilen 'Avrupa 'da Türklerin ve Müslümanların entegrasyon süreci' konusunda düzenlenen sempozyumun onur konuğu oldu..
Belçika'da Haziran ayında yapılan Bölge Parlementoları yenile seçimlerinde Brüksel bölgesinde aday olan ve meclise girmeyi başarak Mahinur Özdemir'e Türkiye'nin her bölgesinden yoğun ilgi var. Özdemir Eskişehir, Afyon, Emirdağ gibi seçmenlerinin yoğun yaşadığı bölgelerde katıldığı etkinlikler, yaptığı görüşmelerin dışında özellikle eğitim camiasından da yoğun ilgi görüyor.
Boğaziçi Üniversiteliler Derneği BURA 'üniversitede okuyan öğrencilerin sosyalleşmesine katkıda bulunmak; kültürel aktivitelerine destek olmak, sivil toplum kuruluşu olarak, ilgi alanına giren konularda kamuoyuna görüş bildirmek, etkinlik oluşturmak, yerli ve yabancı diğer sivil toplum kuruluşları ile ilişkiler tesis etmek, ortak faaliyetler düzenlemek' gibi hedefleri olan bir öğrenci derneği olarak 'Avrupa 'da Türklerin ve Müslümanların entegrasyon süreci' konusunda sempozyum düzenleyerek mahinur Özdemir'in üniversiteli öğrencilerle buluşturdu. [OpicC:12481]
Brüksel Capital Bölgesi milletvekili Mahinur Özdemir'in sempozyumda yaptığı konuşmaları satır araları.
-Seçimlerde oy kullanıcağım partiyi tanımak istedim, o partiye oy kullanıcaksam üye olmalıyım diye düşündüm. Merkez Demokrat Humanist Parti'nin tüzüğünü ve parti programını inceledim. Gerçekten demokratik katılım var mı sorusunun cevabını aradım. Daha sonra partiye üye oldum, çok çalıştım, bütün gündem maddelerini çalışarak giderdim toplantılara. Bir sene sonra belediye meclisi adaylığı teklif edildi, 18. sıradan aday oldum, daha sonra aldığım oylara inanamadım, seçmenlerden çok destek geldi.
-Partiden önce de mahallemdeki markette 12 yıl boyunca kasiyerlik yapmıştım, insanlarla iletişimi kuvvetliydi, sohbet edip hallerini sorardım. Bu sosyal refleks tercihli oylarla listenin en alt sıralarından yukarıya çıkmamda çok önemli bir faktör oldu.
-Bu problemin kaynağını Avrupa'ya gelen Müslümanların mantalitesinde görüyorum : Yetinme düşüncesi var. Biraz toprak alırım kendimi idare ederim vs. gibi, Ekonomi odaklı bakıyorlar.
-İşsizlik parası olan "Dob-Chomage"ı bile bir zenginleşme aracı olarak görenler var. Kahvede ne yapıyorsun sorusunun cevabı "dob-chomage basıyom" şeklinde ... Bu ekonomi odaklı bakış zenginleşmeye yaramış tabii, dobla da olsa herkes zengin olmuş.
-Eğitimi, sosyalleşmeyi göz ardı etmişler. Kendi aralarında bile birlikten yoksunlar; çok çeşitli cemaat ve guruplar mevcut. Birbirleriyle iletişimleri kopuk, sadece kendi gurubuyla /cemaatiyle/ memleketiyle ilgilenen bir bakış açısı var, eğitime önem verilmiyor..
-Belçika toplumu bizleri çok farklı tanıyor, İslam'a bir Truva atı gözüyle bakılıyor
-Avrupa'da Müslümanlar yeterince kendini tanıtamadı, bilim adamı veya Müslüman toplumu temsil edebilcek saygın, işsahibi insan yeterince yok. Böyle olunca Belçika toplumu bizleri olduğumuzdan çok farklı bir gözle görüyor.
-İslamla ilgili önyargılar o kadar çok ki, bunları ortadan kaldırmalıyız. Avrupa'daki Müslümanlar arasındaki cematçilik ve memleketçilik bazındaki bu bölünmeler önyargıları kaldırma yolunda engeldir. Eğitimsizlik başka bir engeldir. Bu nedenle İşletme okudum, kamu yönetimi dalında master yaptım. İçinde yaşanılan toplumla iletişime geçmemek başka bir engeldir. Bu nedenle siyasete atıldım.
-Son yıllarda Müslüman kimlikler ön plana çıkmaya başladı, başörtülüler daha çok artmaya başladı deniyor.Bunu bir bilinçlenme göstergesi olarak görüyorum : ben mağdurum diye köşeye çekilmek olmaz, atılgan olmalıyız, Avrupa toplumunun sosyo-kültürel yaşamına katılmalıyız.
[OpicC:12482]