“Başlangıçta söz vardı.” Diye başlar İncil. Böyle olduğu halde Hıristiyanlık, imansız Hıristiyanların elinde söz yerine görüntünün öne çıkarıldığı bir dine dönüştürülmüş zamanla. Dinin içine sokulan resimler, heykeller ve putçuklar kullanılarak görüntü yoluyla dinsel yayılma başlamıştır.
Bugün Hıristiyan mabetleri insanı şoke etmek suretiyle Tanrı’ya yaklaştırmaya çalışan görüntülerle doludur. Oysa görüntünün etkisi yüzeyseldir. İçe işlemez, bilinci iptal etmeye yöneliktir. Söz ise insanı duyguları ve düşünceleriyle muhatap alır. Ona değer verir. Onu ikna etmeye çalışır. Sözü dinleyen kişi ister uyar ister uymaz. Kendisine kalmıştır.
Çağımızda resim heykel gibi klasik görsel araçlara fotoğraf, sinema gibi görsel araçlar da katıldı. İnsanlık tüm bunların istismarıyla özünden uzaklaştırılıyor. Görüntülerin, illüzyonların peşinde giden aklını cebine koymuş zavallılar gibiyiz. Doğadan uzaklaşıyoruz. Bu görsel dünya bizi şoke ederek bilincimizi elimizden alıyor, bizi sürü haline getirmeye çalışıyor.
Al Pacino’nun oynadığı Simone adlı bir film var. Simone, ileri teknoloji kullanılarak yaratılmış sanal bir kadın. İnsanlar umutları kullanılarak böyle bir kadının gerçekten var olduğuna inandırılıyor. Oysa öyle biri gerçekte yok. Yine geçenlerde Kabe’ye inen sözde melekleri hepimiz izledik. Olayın illüzyon olduğu sonradan açıklandı. Aklı başında olanlar ta baştan bunun bir aldatma olduğunu biliyorlardı elbette. Ama “kitleleri kandırmak, bireyi kandırmaktan bazen daha kolaydır”.
İllüminati tarikatı ilerde İsa Mesih’in inişini bu şekilde istismar edecektir. Sanal olarak yaratılacak olan İsa, İllüminati tarikatının taleplerini insanlığa tebliğ edecek. Zerdüştlük, Hıristiyanlık, Yahudilik gibi dinler zaten hevesle bu bekleyişin içindeler. Müslümanlardan da bekleyenler var. Tüm dinlerin ortalaması alınarak üretilen yeni bir dinin her geçen gün tartışma platformlarında daha fazla yer aldığını herkes gözlemliyor.
Ancak Musa gibi aklını kullananlar bu büyüye inanmayacak. Onlar Tanrı’nın kendilerine verdiği akılla bunun bir illüzyon/büyü olduğunu kavrayacaklar.
Bugün insanlık, televizyonla başlayıp internetteki görüntülerle zihni şoke edilerek sanal dünyayı gerçek dünyaya en az eş değer görür durumda. İlerde bu süreç sanal dünyanın lehindeki değişiklikle devam edecek gibi görünüyor. Televizyondaki sanal varlıklar yerlerini şehirlerde, sokaklarda dolaşan hayali varlıklara bırakacak.
Bu görsel aldanmadan kurtulanlar, “Onlar, sözü dinleyip en güzeline uyarlar. Onlar, Allah`ın kendilerine doğru yolu gösterdiği kimselerdir(Zümer, 18)
Ne var ki “söz dinlemek” deyiminin içi boşaltılmıştır. İnsanlar söz dinlemeyi, deneni kayıtsız şartsız, eğrisini doğrusunu düşünmeden uygulamak, şeklinde algılıyor. Söz dinlemek demek, konumuz bağlamında, Neo-Korteksin hakkını vermek demektir. Gelen bilgiyi-mesajı düşünüp tartmak demektir. Ondan sonra, mesaj, orta beyine geçip vücutta reaksiyonları başlatır.
Ahmet Korkusuz