Arınç'a suikast iddiasının gündeme geldiği günden itibaren başlayan tuhaflıklar, katlanarak büyüyor. İş geldi dayandı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki "kozmik odaları" aramaya. Son yılları darbe sendromu ile geçiriyoruz. Apoletleri olan biri "D" diyecek olsa "darbe" tezgahlıyor diye, AKP medyası veryansın ediyor.
İşi gücü bıraktık, asker ne yapıyor onu gözlüyoruz. Böyle plân içinde olan bir kurum, yedi yıl neyi bekler? O kesmiyor, asker ülkede olup biten her olumsuzluk onların omzuna yüklenmek istiyor. Fi tarihinde, PKK saldırı sonunda şehit olmuş Mehmetçikleri bile mezarında rahat bırakmıyorlar.
Sadece onları mı, ailelerinin de kalbini karartıyorlar. "Falan filan olsaymış, askerler yaşıyor olacakmış." Bence PKK saldırılarının başladığı tarih çok yakın. Şöyle İstiklâl Savaşı yıllarına uzanması gerek bu işlerin. Atatürk, Fevzi Çakmak hangi askeri tedbirsizlikler yapmış? Bunlara doğru gidilmeli.
İktidar "Sivil Anayasa" denilen, Brüksel'in dayattığı, Obama'nın "yapın" dediği, işlemi başlatabilse, ortalık durulacak. Değişemez denilen maddeler, Atatürk ve Türk kelimeleri Anayasa'dan çıkarıldı mı, ballı börek.
İyi de Anayasa'nın tamamen değişmesi için "kurucu meclis" gerek. İşte orada kalıyorlar. Şimdilik savaş ya da darbenin dışında, 3. seçenek görünmüyor ortada.
Neyse efendim, Çukurambar'da iki askerin üst sokakta yakalanması ile başlayan "suikast" iddiasına en akılcı yaklaşım, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'dan geldi.
* * *
Arınç olayının bir levye olarak kullanıldığını düşünüyorum
Oktay Vural'ın söyledikleri aynen şöyle.
Bir- Bu dönemde bir takım telefon görüşmeleri basına yansıtılıyor. Kim yansıtıyor? Kim dinlemişse o yansıtıyor. Niye yansıtılıyor?
İki- TSK'nin bir psikolojik savaşla karşı karşıyayız dediği bir süreçte bir suikast iddiası, iki sivil giyimli asker şahsın orada bulunmasıyla bir suikast soruşturmasına gidilmesi. Bülent Arınç olayı bir levye olarak kullanılmış olabilir.
Üç- Böyle bir konunun kozmik odalarda ne işi var, ne işi olabilir?
Dört- Arınç'ın askerden bilgi sızdıran birileriyle irtibatı olup olmadığının da ortaya çıkartılması gerek.
Beş- Aramanın yapıldığı Özel Kuvvetlerin Irak'ın kuzeyindeki varlığından rahatsız olanlar bulunuyor. Özel Kuvvetlerin oradan çıkartılması için kamuoyu nezdinde örtülü bir operasyon mudur değil midir, bir talep midir değil midir, bütün bunların açığa çıkarılması lazım.
Altı- Müessese olarak TSK'nin böyle bir konu ile ilişkilendirilmesi kabul edilecek bir konu değildir.
Yedi- Türkiye'yi yöneten başka iktidarlar mı var, derin iktidarlar mı var?
Sekiz- PKK'yı aklamak için bu kadar çaba sarf edenler, güvenlik güçlerimizi bu tip konularla ilişkilendirmemek için neden çaba sarf etmiyor.
Olaya bir de buradan bakmak gerekiyor. Kozmik odadan ne çıkar sorusunun cevabı, araştırma yapan hakimden gelecek.
Ya da yandaş medyadan öğreneceğiz. Bugün AKP medyasına düşmüş telefon görüşmesi ortada.
* * *
Bu Ne Perhiz
Ekonomik kriz sebebiyle, yeni çalışan alınamıyor desek geçtiğimiz günlerde on bin öğretmenin ataması yapıldı. 2010 bütçesine ise açıktan otuz ikinin atama yapılacak. Etti mi kırk iki bin. Bunları yapmaya muktedir iktidar niçin onikibin tekel işçisini kapıya koyuyor?
Kimse kalkıp da C-4 falan demesin. Devlet güvencesi ile yıllarca çalışmış bir kişiyi, geçici, sonu karanlık bir maceraya razı olması beklenemez. Bir yıl içinde, 42 bin kişiye yeni iş kapısı açmayı düşünen iktidarın, tekel işçilerine reva gördüğünü anlamak zor.
Bu arada seçim ufukta belirdi. Yoksa bu krizde, bunca kişiyi işe almaları mümkün değil.
Vatandaşımız olup biteni gördüğü halde, işe alma zokasını yutar mı? PKK açılımını unutur mu?
Bekleyip göreceğiz.
Neval KAVCAR
nevalkavcar@yahoo.com
