Wikipedia der ki: “Komplo teorisi, kamuoyu tarafından belli bir şekilde algılanmış herhangi bir olay hakkında geliştirilmiş, kamuoyundan saklandığı iddia edilen bilgilerle, gizli bilgilere veya olayın arkasındaki görünmeyen güçlerle ilişkilendirilen alternatif açıklamalara verilen addır. Bilimadamlarına göre komplo iddialarına yatkın toplumlar uzun süreli politik, ekonomik veya ahlaki çöküntü yaşayan veya kendilerine karşı önemli bir tehdit yöneldiğini düşünen insanlardır. Öte yandan, İngiliz sosyolog Mark Fenster`a göre belgelendirilebilen pek çok komplo teorisinin fos çıkması, bunların hepten önemsiz olmaları anlamına gelmiyor. Fenster, bu teorilerin ortaya koyduğu gerçeğin, toplumda varolan sisteme karşı genel güvensizlik ve özellikle herşeyin yüzeyde şeffaf ve özgür gözüktüğü demokratik sistemlerde aslında alttan alta süregiden başka mekanizmaların varolduğuna dair inançtır.”
Komplo teorileri insanoğlu var olduğu müddetçe her zaman toplumlar arasında konuşulmuş ve elbette zaman zaman da var olmuştur. Zaman zaman diyorum çünkü her olumsuzluğu da komplo teorilerine yıkmak olmaz. Hele bizim gibi toplumlarda işin kolayına kaçıp hemen komplo teorisidir deyip gündeme taşımak çok basit ve kolaydır. Aslında toplumumuz komplo teorilerinde yeterince tecrübeye sahiptir ve neyin gerçek komplo teorisi olup olmadığını hemen kavraması lazım. Gerçi her şeye at gözlüğü ile bakmaya alışmış olduğumuz için çıkarımıza göre karar vermeye kalkıyoruz ya, o da ağlanacak durumumuzun bir parçası.
Komploya kurban edilmek istenenler dik durabilmek için her şeyden evvel kendilerinden emin olmalıdırlar. Emin olmayıpta sırf göstermelik için eminmiş gibi yaparlarsa başta kendilerini aldatmış olurlar. Komplonun panzehri onun bir iftira olduğunu kanıtlamaktan geçer. Toplum içinde idareci ya da önde gelen bir kişiye hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet alma gibi suçlardan saldırı varsa bunun hemen panzehri karşı tarafa kusulmalı. Örneğin Türkiye’de bir milletvekili isen hemen istifa edip dokunulmazlık zırhından çıkıp aklanmak için ne gerekiyorsa yapılmalı. Bu dokunulmazlık zırhı zaten ülkemizin ayıplarından biridir, ileri demokrasi olan ülkelerde acaba hangisinde bu mevcuttur ki? Yok o milletvekili bunu yapmıyorsa, o zaman onun amiri bunu emretmeli. Emretmeli ki, başkaları onu da bu işin içine bulaştırmasın.
Hiç kusura bakılmasın ama ciddi manada hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet gibi saldırılar varken komplo teorilerinin arkasına sığınmak ne insani, ne vicdani ne ahlakidir. Söylendiği gibi bunun tersi ispat edilmeli. Bu zor bir konu değildir. Yargıya, hukuka müdahale ederek sadece ve sadece komplo teorisi dediğinizin komplo değil gerçek olduğu kanaati verilir. “Abdestimden şüphem yok ki, namazımdan şüphem olsun” diyerek işin kolayına kaçınılamaz. Dini alet ederek insanların dini duyarlılıklarına yönelmenin insanlık dışı bir davranış olduğunu iman sahibi olan herkes çok iyi bilir. Avrupa’da kiliselerin neden boş kaldığı göz önüne getirilmeli ve dini (siyasi) çıkar için kullanmaya artık son verilmeli. Taraftarlarınıza her şeye komplo teorisi diyerek, ajitasyon yaparak mazlum rolüne bürünerek yanlışlar örtülemez.
Diğer taraftan bu komplo teorilerini kim yapıyor, niçin yapıyor diye sormak ve soruşturmak gerekir. Bir camiayı suçlamak kadar kolay bir şey yoktur. Toplumun menfaati icabı hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet gibi gerekçeler ortada iken bunu bilip adalet ile paylaşmayanlar bu suçlara ortaktırlar. Hele ortada kul hakkı gibi vatandaşın soyulması varsa vay onların haline. Zamanlama, paralel bir yapı, menfaat deyip karşı atağa geçmenin şimdilik bir anlamı yok. Önce kendin temize çıkmalısın sonra saldırıyı yapana gereken soruları sorup yargı ile tuş etmelisin.
Türkiye’de son günlerde piyasaya çıkan hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet gibi iğrenç kavramlar hem ülkemizin hem de milletimizin başta Avrupa’da olmak üzere bütün dünya’da imajını çok kötü bir biçimde zedelemiştir. Buna sebep olanlar derhal hukuka teslim olmalı ve aklanmalıdırlar. Olup bitenlere sevinmek, oh olsun demek kadar ahlaksızlık yoktur. Olan memleketimize ve milletimize olmaktadır.
Tekrar ediyorum bu işin üstesinden gelmek suçlananların derhal her engeli ortadan kaldırıp hukukun karşısına çıkıp aklanmak için mücadele vermekte yatmaktadır. Nihayet er ya da geç adalet yerini bulacaktır.
Komplo teorisi kurmakla, uluslararası bir oyunun piyonu olmakla suçlananlar ise bu işleri çok önceden biliyorlarsa niçin şu ana kadar sustuklarını onlara sormak gerek. Elbette önceden bunlar biliniyorsa onlarında bu işte veballeri var. Zamanlamaya dikkat çekerek hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvetin üstü örtülemez. Hem doğru ise menfaatlerinden dolayı bu tür saldırıya geçtiler ise, o zaman ülkenin bütünlüğü söz konusu iken, terör örgütünün önünde diz çökülürken, milli sermayeler yok pahasına satılırken neredeydiniz diye de sormak gerekir?
Ülke ve milletin menfaatini hiçe sayanlar elbette bir gün olur ortaya çıkarlar. Kul bunu çıkarmazsa Yüce Yaradan elbette çıkarır. Beddua elbette bir müslümana yakışmaz, onun için her zaman Yüce Peygamberimiz örnek alınır. Fakat kul hakkı yiyen, milletin dini ve milli değerlerini kendi çıkarları için istismar edenleri Yüce Allah iki cihanda rahat ettirmesin demeden de geçemeyeceğim.
Alınan duyumlar o kadar ürpertici ki inşaallah doğru çıkmaz. Bir başbakanın özellikle ailesi için henüz su yüzüne çıkmamış neler olduğu söylemleri umarım gerçekten bir komplodan ibarettir. Çünkü öyle bir yapıdan gelmekteyiz ki, bizler için şahsi çıkarlardan önce devlet ve millet menfaati gelir.
Komplo teorileri diyerek hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvetin üstü kapanmaz. İki kutuplu bir dövüşte iki tarafın taraftarlarında bir ortaklık var; o da iradeyi teslim etme olayıdır. Yüce Allah herkesi kendi iradesine sahip çıkabilenlerden eylesin. Faziletin ne olduğunu tekrar tekrar sorgulayanlardan eylesin. Gerçi ne diyordu bilimadamları: “Komplo iddialarına yatkın toplumlar uzun süreli politik, ekonomik veya ahlaki çöküntü yaşayan veya kendilerine karşı önemli bir tehdit yöneldiğini düşünen insanlardır.” Politik, ekonomik veya ahlaki çöküntü; hiçte yabancı gelmiyor.
2014 yılının başta temiz siyaset, temiz toplum, temiz eller getirmesi dileğiyle!
Murat Gedik, 31 Aralık 2013
E-posta: muratgedik@muratgedik.nl