Burası ne Türkiye ne de Çanakkale burası Vatandan uzak üç bin kilometre, ayrıca bu salon ne bir Büyük elçilik salonu nede bir Başkonsolosluk burası Belçika'nın Charleroi kentine bağlı Marchienne bölgesinde Türk gençlerinin dil öğrenmek için gittikleri bir resmi okuldur, şu ana kadar Belçika da ilk günü 18 Mart Şehitler haftasını kutlayan guruplar.

Günün anlam ve önemine binaen bu okuldaki bir gurup Türk öğrenciler bir araya gelerek tüm okul öğrencilerine yemek verip gündemi anlatarak sınıflarını Türk  bayraklarıyla süsleyerek Kalpaklarını hatta abalarını giyinip renkli görüntüler sergileyerek konuya dikkat çektiler, özellikle yabancı kökenli öğrenciler bunu dikkatle dinleyerek vatandan uzak 65 yıl önce yaşanmış bir savaşın bu şekilde canlı tutulmasını hayretler içinde dinlediler.

Aslında bugün bir vatanımız varsa ve bizler bu topraklarda özgürce yaşayabiliyorsak misakı Milli sınırlarımızda özgürce gezme hakkımız varsa geziyorsak bunu her şeyden önce, Kurtuluş Savaşı öncesinde kazandığımız ve yokluklara rağmen düşmanı nasıl bozguna uğratabileceğimizin kanıtı niteliği taşıyan Çanakkale Savaşı'na borçluyuz. Zira bu savaş 20. yüzyılın bir dönüm noktası niteliğindedir ve dünya tarihine altın harflerle yazılmış olan bu tarih destanlaşmıştır bu destanımızı ve tarihimizi iyi bilmeliyiz çünkü tarihini bilmeyenlerin sınırlarını başkaları çizer.
.

Nasıl yazıldı bu destan

Çanakkale Savaşı'nda o güne kadar eşi benzeri görülmemiş deniz gücü olan ülkeler, İngiliz ve Fransız donanması, Doğu'nun ilk kapısı olan Çanakkale Boğazı önüne 18 Mart 1915 günü girerlerken zafere çabuk kavuşacakları kanaatindeler di tabi en büyük amaçları İstanbul'a yerleşmekti. İki amaçları vardı burada. Uzun vadeli olan ama asıl amaçları olanı ise boğazları kontrol altında tutarak tüm Doğu'ya rahatça hükmedebilmekti. Her ne kadar görünürde başka bir neden olsa da asıl amaç boğazları ele geçirmekti olmadı tabi.

Bu olumsuzluk bize geri nalımı yansıdı Çanakkale nin intikamını almak için aramıza nifak tohumları ektiler komsularımızla bizi kanlı düşman yaptılar dünyayla bağlantımızı kesip bizi barbar ilan etmeye çalıştılar terörü hortlatıp Rum'u Ermeni'yi peşimize saldılar, Bu nedenle de o daracık boğaza, o küçücük yarımadaya neredeyse tüm dünya askerleri gelmiş, getirilmişti. Kimler mi vardı? Sayalım; İngilizler, Fransızlar, İskoçyalılar, İrlandalılar, Mısırlılar, Sudanlılar, Cezayirliler, Nepalliler, Senegalliler, Hintliler, Avusturyalılar, Yeni Zelandalılar, Filistin Musevileri ve daha sayamadığımız diğerleri… Kendilerince müthiş bir ordu ve donanmaya sahiptiler. Bu nedenle de boğazları çok rahat alacaklarına, amaçlarına çok rahat ulaşacakları kanaatine sahiptiler. Zira karşılarına geçecek ordu "hasta" bir ülkenin "çaresiz" ordusuydu. Yani kendilerince zafer kaçınılmazdı, Aksi düşünülemezdi.

▪ Bomba sırtı olayı (15 Mart 1915) çok önemli ve Dünya savaş tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir olaydır. Karşılıklı siperler arası 8 metre yani ölüm kesin. Birinci siperdekilerin hepsi kurtulmamacasına düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerlerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğuk kanlılıkla biliyor musunuz? Bomba şarapnel kurşun yağmuru altında öleni görüyor üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur' an-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse Kelime-i şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur ; Mustafa Kemal ATATÜRK

Mehmet ÖZKARAMAN