VE ADAY CİDDİYETSİZLİĞİ …
Seçim günü yaklaştıkça adayların propaganda çalışmaları hızlandı. Türk toplumunun alışık olduğu propaganda biçimleri genellikle; asılan afişlerin dışında, kahvehane, dernek veya camii önleri buluşmaları,… Teknolojiden daha çok faydalanma imkanı bulabilen adaylarsa, yerel ya da ulusal gazetelerde boy göstermek veya internet sitelerinde tanıtım çalışmaları yapmak, şeklinde oy toplama gayretindeler… En son propaganda aracı ise, bizim fazla alışık olmadığımız bir metod: mektup göndermek !
Adaylarımız, sağ olsunlar, Hollandaca veya Fransızca dillerinde iletişim problemi çeken yurttaşlara mesajlarını daha anlaşılabilir kılmak için, incelik göstererek, Hollandaca veya Fransızca mektuplarına Türkçe tercümesini de eklemişler. Hatta şimdiki seçimde aday olmayan, siyasi geçmisi olan bazı kişiler, destekledileri adaya bir nevi referans yazısı ekleyip gönderme zahmetini bile göstermişler, hem de Türkçe! Ne güzel !
Bunda ne var diyeceksiniz, gayet normal ve modern bir propaganda aracı. Tabii ki çok normal, sözümüz yok. Ben olmasam bile, bu şekilde mektup alıp karar veren seçmenler de olacaktır şüphesiz. Mektupların içeriğiyle de fazla ilgilenmediğimi de eklersem, "Senin derdin ne?" diye sormak size düşer sanırım. Benim derdim ise; kullanılan dil: Türkçe!
Aldığım bir kaç mektupta, arkadaşlar sağ olsunlar, Türkçe çevirisini eklemişler. Hem de ne çeviri? İçeriğine, neyi nasıl yazdığına bakmıyorum bile. Şekil yönü ilgimi çekti. Eğer bu şekille "dikkat" mesajını hissettirmek istemislerse, amacına ulaşmıştır!
En basit gramer kurallarına bile uyulmamış: Türkçe karakterleri geçtik. Her cümlenin büyük harfle başlaması, özel isimlerin baş harflerinin büyük yazılmasına bile dikkat edilmemiş. Kendi isimlerini bile yanlış yazmışlar. "Nokta" kullanımı konusunda da çok cimri davranılmış,… Kısaca, okuyanı daraltan yazılar…
Şimdi soruyorum bu ciddiyetsizliğin sebebi ne? Türkçe'nizin yeterli olmaması anlaşılabilir. Tanınmış, sosyal çevresi geniş olduğu düşünülen adaylar olarak, bir sayfa yazıyı gözden geçirebilecek bir tanıdığınız da yok mu? Türkiye'den gönderilmiş öğretmenlerden yardım alabilirsiniz. Hem onlar da sınıflarda veremedikleri Türkçe katkısını, bu yolla bir nebze de olsa, telafi etme fırsatını bulmuş olurlar.
Yoksa gerek mi görmediniz? Hollandaca ve Fransızcasını o şekilde yayınlayın da bir bakalım neler oluyor?
Kaldı ki, sizden Türkçe çeviri isteyen oldu mu? Neden zahmet ettiniz?
Seçildiğinizde dil hassasiyetinizin ne olacağınızın da bir göstergesidir bu. Bu toplumla alay etmektir. Yazı yazmak, mektup göndermek o kadar basite alınacak bir olay değildir.
Yazı, insanların en önemli araçlarından biri olmuş ve olmaktadır. Yazı bir kültür aktarı aracıdır. Yazı tarihtir. Geçmişle günümüz arasında aynadır.
Zamanla iş müracaat mektubu yazdığınız ya da iş görüşmesi juriliği yapmışlığınız olmuştur. Kuralı iyi bilirsiniz: "Bir iş müracaat mektubunda, bir yazım hatası," o mektubun dikkate alınmaması sonucunu doğurur. Yani müracaatınız geçersiz olur. Biz, seçmenler, dört yılda bir de olsa, işveren olduğumuz için, mektuplarınıza dikkat etmenizin sizin yararınıza olacağını belirtmek isteriz. Yoksa sonuç belli!
Afişlerinizde olan hassasiyetinizi, yazılarınızda da gösterin!
Ya bu karmaşa ve telaşta senin başka işin yok muydu? diye düşünecekler olsa da, beni çok rahatsız etti ve söylemeden geçemedim. Her şey bu kadar basit ve banal olmamalı!
Hem ne demiş atalarımz: "Söz uçar yazı kalır."
Sebahattin YILMAZ
11/06/2010, Maasmechelen
yilmaz_seba@hotmail.com