Haberin yayım tarihi
2010-11-09
Haberin bulunduğu kategoriler

TAŞ ATAN ÇOCUKLAR…

Çocuklar bizim geleceğimiz, ümitlerimiz, üstüne titrediğimiz, kol kanat açtığımız, gurur kaynağımız, sonuçta en büyük sermayemizdir.
   
Terör örgütleri için de bu böyledir. Onlar için de çocuklar, gelecek ve büyük sermayedir. Yalnız, arada tek fark vardır! Terör örgütleri, çocuğu çocuk olarak görmez, üstüne titremez, kol kanat germezler. Onlar için çocuklar sadece ve sadece sermayedir.

Bu nedenledir ki Öcalan, "Kürdistanlı gençlere özel selamlar" sözünü hiçbir avukat görüşmesinde asla eksik etmez, özellikle altını çizerek kullanır. Yine bu nedenledir ki, örgüt içerisinde 13-15 yaşlarında yüzlerce eli silahlı çocuk vardır. Yaşı küçük olduğu için örgüte kabul edilmeyen çocuk, neredeyse hiç yoktur.

Çocuklar, terör örgütleri için de "gelecek" olarak görülür. Taş atma, molotof atma, lastik yakma, barikat kurma gibi terör suçları sonucu yakalanarak cezaevine girmiş çocuk, oradan örgütlenmiş, bilinçlendirilmiş, devlete kinlendirilmiş olarak çıkar. Devlete kinlenen bu çocukların cezaevi çıkışları sonrasında örgüte katılmaları, doğal olarak çok daha kolaydır. Bu düşünce ve bilinçle örgütler, çocukları bilerek ve isteyerek sokaklara, sokak çatışmalarına çağırırlar, sokarlar, hatta iterler. İşte, kamuoyunda "taş atan çocuklar" olarak bilinen konunun seyri ve özü budur.

Geçtiğimiz aylar içerisinde cezaevinden tahliye olan bu çocuklardan bazılarının açıklamaları basına yansıdı. Çocuklar genellikle ifadelerinde; "pişman olmadıklarını, aksine bundan gurur bile duyduklarını" açıkladılar. Bu son derece düşündürücü.

Aslına bakarsanız, bu çocukların birçoğunun, yaptıkları eylemlerin suç olduğunu bilerek sokaklara çıktıkları anlaşılıyor. Bu nedenledir ki, yüzlerini bez parçaları ile kapatarak saklamaya, açığa çıkmamaya çalışıyorlar. Yani, çok da bilinçsiz, kandırılmış, maceraperest oldukları söylenemez gibi.
 
Bir başka tespit; kamuoyunu epeydir meşgul etmesine rağmen, aileler çeşitli şekillerde uyarılmalarına rağmen, her eylemde bu çocuklar yine başroldeler. Yani, aileleri pek de ilgilenmiş, onları sahiplenmiş değiller gibi.

Hatırlarsanız, geçtiğimiz yıl, İstanbul'da yine PKK sempatizanları gençler tarafından İETT otobüsü molotoflanmış, 16 yaşında gencecik bir kızımız yanarak can vermişti. Artık esmesi mümkün olmayan Serap Eser adlı kızımızın katilleri olarak yakalanan gençlerin yaşları 18'den küçük olduğu için "Çocuk Mahkemeleri"nde yargılanacaklarmış. Yani, yasa gereği ceza indiriminden faydalanabilecekler. Niye? Çünkü onlar, "ÇOCUK"!…

Çocuğun attığı taş, baş yarmıyor mu! Demek ki yarmıyor…

Çocuğun attığı molotof, can almıyor mu! Demek ki almıyor…

Henüz çocuk olan, gençliğe henüz adımını atmakta iken canından olan Serap, yaşıyor mu!

Demek ki yaşıyor…

Neden örneğin, bölgede yoğun yaşanan töre cinayetlerinde, kan davalarında katil bir başkası olduğu halde, 18 yaşından küçük bir çocuk, suçu üstlenir veya zorla, veya belli bir para karşılığı üstlendirilir, hiç düşündünüz mü? Yani, "Sen erişkin bir katilsin ve cezan falanca yıl. Gel, sen bunu hiç çekme, senin yerine ve daha azını şu çocukcağız çekiversin" mantığı. Sebebi ne, sebebi kim? İşte bu "Çocuk Yasası", işte bu "Çocuk Mahkemeleri"dir, maalesef…

Asıl yapılması gereken nedir? Asıl yapılması gereken; can alan, kan akıtan, mala zarar veren taş ve molotof atan çocukların almış oldukları cezaları indirmek değildir, olmamalıdır. Asıl mesele, zor ve kesinlikle yapılması gereken mesele; taş atan çocuk bataklığını mümkün olduğunca kurutmak, kötü adam olacak çocukları, en başından kurtarmak, engellemektir gerçek mesele…
 
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com  

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.