Haberin yayım tarihi
2010-12-09
Haberin bulunduğu kategoriler

Afganistan’ı Bölme Senaryolarının Oyuncusu Taliban

"Türkiye ve Afganistan halkı arasında derin bağlara dayalı dostluk var. Türkiye ve Türkler Afganistan'ı, Afganları seviyor. Bunun da ötesinde, Afganistan'da Türkler çok seviliyor…"


"Özellikle dikkat çekmek isterim ki; tarih boyunca birçok ülke ile sorun yaşayan Afganistan'ın sorun yaşamadığı tek ülke Türkiye'dir…"


"Türkiye'nin büyüklüğünü en iyi Afganistan'dan, Orta Asya'dan görebilirsiniz. Türkiye gerçekten Orta Asya Cumhuriyetleri'nden Afrika'ya, çok geniş bir coğrafyada söz sahibidir…"


Afganistan işgalinin ardından dağılma sürecine giren Sovyetler Birliği, on yıldan fazla süren çatışmaların ardından mücahitlere boyun eğerek ülkeden çıkmak zorunda kaldı 1990'lı yılların başlarında.


Başlangıçta basit bir öğrenci hareketi olarak tanıtılan Taliban'ın 1994'te kurulması ve mücahitler hükümetini ortadan kaldırarak iktidara gelmesi ve ardından Afganistan'da yaşananlar, yaklaşık 20 yıldır dünya gündeminin ilk sıralarında yer almaya devam ediyor.


"Afganistan'da neler oluyor?, Bu ülkeyi nasıl bir gelecek bekliyor?" gibi kafalarda oluşan soru işaretlerine eski diplomat, günümüzün kültür elçisi, Taliban öncesi dönemde Afganistan'ın Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan Dr. A. Selam Asım'ın ağzından cevap arayalım dedik. Böylece Ankara'daki Afganistan Sofrası'na giderek, kendisiyle eğitimden kültüre, diplomasiden savaşa Afganistan'ı konuştuk. Neler mi anlattı? Şimdi sizleri Sayın Dr. A. Selam Asım'ın söyledikleriyle baş başa bırakalım.

Globalyorum (GY): Afganistan'ın eski Ankara Büyükelçisi ve aynı zamanda Afganistanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği'nin başkanısınız. 13 yıl önce Türkiye'ye görevli olarak geldiniz ama emekli olduktan sonra Ankara'ya yerleştiniz. Şimdi de burada ailenizle birlikte bir restoran işletiyorsunuz. Bu, emekli diplomatlarda görmeye pek alışık olmadığımız bir durum. Bu nasıl oldu, burada nasıl kaldınız, anlatır mısınız?

Dr. A.Selam Asım: Teşekkür ederim. Burayı açma konusunda tek bir sebebe bağlı kalmayalım. Bunun üç sebebi var. En önemlisi; biliyorsunuz ki bir ülkenin mutfağı, yemeği, o memleketin kültürünün en büyük parçasıdır. Afganistan denildiği zaman insanların birçoğu maalesef iyi şeyler düşünmüyor. Çünkü güzel şeyler anlatılmamış ve hatta saptırılmış. Bugünkü Afganistan'da cereyan eden olaylar da gerçek anlamı ile buralara aktarılamamıştır. Bu yüzden ben de istiyorum ki; Afganistan'ın gerçek yüzünü böyle gösterelim, Afgan kültürünün, hiç olmazsa bir parçasını, bu şekilde temsil edelim. Bu düşünceyle yola çıktık ve "Afgan Sofrası" dedik.

Burasını bir restoran olarak değil bir "kültür evi" olarak düşünüyoruz. Burada Afganistan ile ilgili eski resimler, haritalar, kıyafetler, kitaplar vb. var. Hatta çok yakında buraya bir televizyon koyarak, ülkemizle ilgili elimizde olan filmleri göstermeyi planlıyorum. Sebeplerden birisi bu. Yani Afganistan'ı ve kültürünü tanıtmak.

İkincisi; burada hem benim çocuklarım eğitim görüyor, okuyorlar hem de Afganistan'dan gelen çok sayıda öğrenci eğitimlerini sürdürüyor. İstiyorum ki; bu öğrenciler Afgan Sofrası'na rahatça gelerek bazı problemlerini burada çözsünler, ihtiyaçlarını karşılasınlar, zaman zaman manevi destek alsınlar buradan. Hatta bazen sıkıntı yaşıyorlar. Bunları çözebilecek bir yerleri olsun.

Üçüncüsü de; istedik ki iki ülke arasındaki ilişki sadece diplomatik dostluk düzeyinde kalmasın. Türkiye'de büyükelçi olarak çalıştım, çeşitli görevler yaptım.

Kanaatim odur ki, Afganistan ile Türkiye arasındaki ilişkiyi sadece diplomatik kanalla yürütmek hem eksik kalıyor hem de doğru değil. Sadece iki ülke olarak değil, iki millet arasında derin bağlara dayalı dostluk var. Türkiye ve Türkler Afganistan'ı, Afganları seviyor. Bu, bir diplomat olarak değil sıradan bir Afgan vatandaşı olarak benim kendi gözlemlerim.

Ama bunun da ötesinde, Afganistan'da Türkler çok seviliyor. Şöyle ki, Afganistan'da bir savaş, bir kargaşa var. NATO üyesi olması hasebiyle Türkiye'nin de Afganistan'da askeri var. İşte bu Türk askerini Afganistan bağrına basmış. Hatta bizzat ben bazı NATO üyesi ülkelerin birliklerinin tehlikeli bölgelere gittiklerinde Türk bayraklarını kullandıklarına tanık oldum. Bunlar Afganların Türkiye'ye, Türk bayrağına, Türk halkına olan sevgi ve saygısını bildiklerinden, Türk bayrağı taşıyarak kendilerini güvenceye alıyorlar.

GY: 13 yıldır Türkiye'de yaşıyorsunuz, Ankara'daki emeklilik döneminiz nasıl geçiyor? Nelerle meşgul oluyorsunuz? Ara sıra ülkenize gidiyor musunuz?

Dr. A.Selam Asım: Ben emekli olmadım, daha doğrusu görev kabul etmedim. Ben elçilikte görevliyken Afganistan'da Taliban işgali yaşandı, rejimde, hükümette değişiklik oldu. Ben görevi bıraktım. Görevime devam etmem istendi ama mevcut şartlarda görev yapmam zor olduğundan kabul etmedim.

Görevi bıraktıktan sonra ailemi ihmal ettiğimi, çocuklarıma çok fazla zaman ayıramadığımı fark ettim. Hem aileme ve çocuklarıma daha fazla zaman ayırabilmek, hem de Türkiye'deki Afgan çocuklara hizmet edebilmek için ne yapabileceğimi düşündüm. Bu gençler hem Türkiye hem de Afganistan için büyük birer sermaye. Bunlara sahip çıkılması gerek. Sonuçta böyle bir çalışma hayatı ortaya çıktı.


Afganistan'a gidip gelme konusuna gelince; elbette gidip geliyorum. Bağlarımız var, ailem, akrabalarım orada yaşıyor. Bizlere ihtiyaçları var.Benim asıl mesleğim psikiyatrist ve benim gibi doktorlara ihtiyaç çok. Uyuşturucu bağımlılarının tedavisine yönelik rehabilitasyon merkezleri kurulması şart. Bu yönde çalışmalarım var. Dünya Sağlık Örgütü kanalıyla çok sayıda ülkeye gittim, çalışmalar yaptım. Ancak benim bu hizmetlere daha çok zaman ayırmam için, gerçeği söylemek gerekirse, şartlar uygun değil.

GY: Afganistanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği olarak neler yapıyorsunuz, derneğinizin bir yayını var mı? Başka derneklerle ortak çalışmalarınız oluyor mu? Dernek çalışmalarınız, Türkiye ya da yurt dışında da ilgi görüyor mu?

Dr. A.Selam Asım: Bu Kültür ve Dayanışma Derneği yeni sayılır, iki yaşında. Çok uzun bir zaman geçmedi ama iki yıl da az bir zaman değil. Tabii ki bazı işler yaptık.

Afganistan'ın sorunu, açıkça söylemek gerekirse iç kaynaklı değildir. Dışarıdan organize edilen sıkıntılardır. Ülkemizde etnik gruplar üzerinde çok oyunlar oynandı. Afgan, Özbek, Tacik, Türk, Türkmen şeklinde ayrıştırmalar yaşandı. Ciddi sıkıntılar geçti başımızdan. Bu yüzden gerek Afganistan'da gerekse Afganistan dışında daha önce kurulmuş dernek ve vakıflardaki arkadaşlarla, ülkemizdeki tüm etnik grupları temsil edecek bir dernek kurmayı amaçladık.  Derneğimiz sadece Afganlardan değil, tüm etnik grupların temsilcilerinden oluşuyor. Biz burada, bu özlenen birlik ve beraberliği gerçekleştirdik. Aslında bizim halkımız arasında bir etnik çatışma yok, buradaki birliktelikle bunu gösteriyoruz.

Ben Afganistan olaylarını bizzat yaşayan, olayların sebeplerini bilen biri olarak birlik ve beraberliğin oluşması için özen gösterdim. Böylece bazılarına sevinme fırsatı vermemiş olduk. Özel günleri burada kutladık, iftar yemekleri verdik, Nevruz etkinlikleri gerçekleştirdik.

Burada yaşayan hemşerilerimizle, hangi konuda olursa olsun; iyi günü, kötü günü paylaşma yollarını aradık. Zaman zaman oturup şiir okuduk, kültürel vazifemizi yerine getirmek, Afganistan'ı tanıtmak için belediyelerle işbirliğine girdik. Balkonları Afgan kıyafetleri ve halıları ile süsledik, televizyon ve radyo kanallarında programlara katıldık. Ancak dergi ve internet konularında bir girişimimiz olmadı, yakın bir zamanda da düşünmüyoruz.

GY: Eski bir diplomat olarak, ülkenize Türkiye'den baktığınızda Afganistan'ı nasıl ve nerede görüyorsunuz?

Dr. A.Selam Asım: Afganistan'ı çok parlak görmüyorum. Çünkü Afganistan'ın kaderi dışarıya, dış güçlere bağlı. Afganistan'ın sıkıntıları, daha önce de belirttiğim gibi dış kaynaklı. Dış güçler sorunları hazırlayıp gümüş tepsi ile bize sunmuşlar, "alın size sorun" diyerek.

Benim kanaattim, dışarının bu kargaşayı devam ettireceği yönünde. Afganistan'da bir iç çatışma yok. Taliban dışarıdan gelen bir güç. Nereden geldi, nerede kuruldu, kimler tarafından kuruldu? Bunları çok iyi biliyorum ben. Taliban bu oyunların senaryosunun bir parçası sadece. Kanaatim, Afganistan'daki kargaşanın bir müddet daha süreceği.

GY: Ülkenizde 18 Eylül'de yapılan parlamento seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Peştun, Tacik, Özbek, Hazara, Türkmen gibi etnik kökenli vatandaşların seçimlerdeki durumu nedir?

Dr. A.Selam Asım: Biliyorsunuz ki eskiden insanlar seçimlerde çatışıyordu, bu köy senden, bu köy benden diye. Daha doğrusu bunu da dışarıdan organize ediyorlardı.

Ama yapılan seçimler iyi bir gelişme, eninde sonunda hiç olmazsa çatışmayla değil seçimle yapılıyor. Ancak demokratik bir seçim için şartların da oluşması gerekir. Önce bu düşünülmeli. Afganistan'da seçim şartları, insanlar bu bilince sahip mi, kimi seçecekler, nasıl seçecekler, niye seçim oluyor? Bunu halka vermek gerekir öncelikle.


Parlamentoda her etnik gruptan temsilciler var ama Afganistan'dan gelen gerek resmi kişiler gerekse sıradan vatandaşlar ile görüşüyoruz sık sık. Söyledikleri sadece, ülkemde çok büyük oyunların tezgahlandığı.

GY: Afgan halkının genel olarak Türkiye'ye bakış açısı, yaklaşımı, beklentileri nedir? Afganistan'dan Türkiye'ye baktığınızda ne görüyorsunuz?

Dr. A.Selam Asım: Aslına bakarsanız, Afganistan dediğimizde bazı dostlarımız bizi fakir ülke olarak görüyor. Ben hayret ediyorum bir ülkenin yeteri kadar yer altı kaynakları varsa, yer üst kaynakları varsa, doğalgaz, uranyum, altın, bakır hatta mermer varsa ki, Arap ülkelerinde hep kullanılan, uçakla ithal edilen, altınla eş değerde olan mermerler var. Bu şeylere sahip olan bir ülkenin fakir olduğu söylenebilir mi?

Gerçek olan şu ki; böylesine zengin bir ülke fakir olarak yaşamaya mahkum edilmiştir. Afganistan tarih boyunca saldırılara maruz kalmıştır. İngiltere saldırmış, ancak hüsrana uğrayarak çekilmiş. Sovyetler saldırmış, gerisin geri çıkmak zorunda kalmış. Şimdi de aynı sıkıntılar yaşanıyor.

Özellikle dikkat çekmek isterim ki; tarih boyunca birçok ülke ile sorun yaşayan Afganistan'ın sorun yaşamadığı tek ülke Türkiye'dir. Tabii ki dostların dostlardan beklentisi olur ve bu yüzden Türkiye çok seviliyor.

Türkiye'nin büyüklüğünü en iyi Afganistan'dan, Orta Asya'dan görebilirsiniz. Türkiye gerçekten Orta Asya Cumhuriyetleri'nden Afrika'ya, çok geniş bir coğrafyada söz sahibidir. Söz sahibi ülkelerden beklentiler olur. Biz de siyasi arenada, uluslararası toplantılarda Türkiye'nin Afganistan'a destek vereceğini düşünüyoruz.

GY: Hamit Karzai'nin siyasi gücü nedir? Sizce daha uzun yıllar 'Başkan' kalabilir mi?

Dr. A.Selam Asım: Hamit Karzai'yi, babasını çok iyi tanıyorum. Babası benim yakın arkadaşım idi. Hatta Taliban'a karşı mücadele eden örgütün beş kişiden oluşan üst kadrosundakilerden biri Hamit Karzai, biri de bendim. Böyle yakından tanıyorum kendisini. Çok iyi bir insan ama elbette çok iyi insandan çok iyi siyasetçi olur diye bir kural yok.

Açıkçası, bu beş kişilik kadronun senaryosunda Hamit Karzai'nin iktidara gelmesi yoktu. Asıl komuta Abdülhamit adlı arkadaşımızdaydı. Savaş döneminde bazı olaylara karışmayan ve tasvip etmeyen Abdülhamit öldürüldü. Ardından da Hamit Karzai iktidara geldi. Biliyorsunuz ki böyle projelerde, bu tür senaryolarda herkes yoluna dışarıdan gelen desteğe göre devam eder.

GY: Bazı makalelerde, Afganistan'ın bölünmesinden bahsediliyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Dr. A.Selam Asım: İnşallah öyle olmaz. Bu hususta da endişeler var. Eğer öyle bir şey olursa Afganistan'da savaş daha da uzar. Ülkenin bölünme senaryolarına karşı beni ümitlendiren tek şey, Afganistanlıların zaman zaman içeriye bazı sebeplerden dolayı da dışarıya karşı çok hassas, çok duyarlı olmaları. Bu yüzden bölünmeye müsaade etmeyeceklerini düşünüyorum.

GY: Afganistan konusunda sürekli olarak bir "Taliban'la uzlaşı sürecinden" söz ediliyor. Bu ne anlama geliyor? Taliban, Afganistan'a yeniden dönüyor mu? ABD gerçekten bölgeden çekiliyor mu?

Dr. A.Selam Asım: Hayır, çekilmiyor. Türkiye'de bazıları Taliban ile mücahitleri karıştırıyor. Mücahitler 1979'da Ruslara karşı mücadele vermek, vatanını savunmak için, milletin kendi iradesiyle kuruldu. Dolayısıyla Sovyetlerin çekilmesinin ardından Mücahitler Hükümeti kuruldu. Taliban ise 1994'te Pakistan'da bazı dış ülkelerin yardımı ile kuruldu. Bence Taliban'ın kim olduğu açık açık kamuoyuna anlatılmıyor. Taliban aslında sadece eline verilen senaryoyu oynuyor. Kendisine verilen görevleri yerine getiriyor.

İkinci bir husus; Taliban'a karşı ülkenin her tarafında mücadele edildiği iddiası. Taliban ile savaş var deniyor. Bu kadar büyük bir güç (ABD, NATO) Taliban'ın imhası için Afganistan'da ama Taliban bir türlü bitirilemiyor. Uçağı olmayan, teknolojisi olmayan 200-300 kilometrelik bir alanda üslenen Taliban'ın bir türlü bulunamaması ben de dahil bazı kişilerin kafalarında soru işareti bırakıyor. Beni, Taliban'ın da bu senaryonun bir parçası olarak düşündürtüyor.


Taliban, Karzai güçlerine ne kadar dayanabilir? Birkaç saat. Ancak önce ABD'nin, Taliban'ın arkasından çıkması şart.

GY: Sayın Dr. A. Selam Asıma' a verdiği bu güzel bilgiler için teşekkür ediyoruz.


 


A. Işık AKSU


aaksu@globalyorum.com  


 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.