Dinimiz İslâmiyet evlenmeye, huzurlu ve mutlu bir yuva kurmaya çok önem vermiştir. Fert ve toplumların saadeti evlilik ve geçimli aileyle sağlanır. Mutlu bir yuva ise iyi bir evlilikle kurulur.
Kitabımız Kur'an-ı Kerim insanları evlenmeye, iyi bir yuva kurmaya muhtelif ayetlerle teşvik eder. Allah Tealâ şöyle buyuruyor:
"Kendileriyle mutlu olasınız diye kendi cinsinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet oluşturması, O'nun varlığının delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen toplum için ibretler vardır" (Rum Suresi,21 )
Peygamberimiz yeryüzünde huzur ve saadetin oluşması, ahlâkî çöküntünün yaşanmaması için bekârların evlendirilmesini istemiştir.
Bir hadisinde şöyle buyuruyor:
"Size dînî ve ahlâkî yaşantısı hoşunuza giden kimseler evlenmek için gelecek olursa onları evlendirin. Yoksa yeryüzünde kargaşa ve ahlâkî çöküntü olur" (Tirmizi,Nikah,3)
Evlilik insanı gayrı meşrû yollara düşmekten, çeşitli hastalıklara yakalanmaktan ve düzensiz bir hayat yaşamaktan korur.
Çünkü kadın-erkek her açıdan bir birinin yardımcısıdır. Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: "Kadınlar sizin, siz de onlar için birer elbise gibisiniz" (Birbirinizi korursunuz)".
(Bakara Suresi,187)
Hz.Ali der ki: Allah Resûlü bana şunları tembih etti:
"Ey Ali, üç şeyi sakın geciktirme: Vakti girince namazı, hazır olunca cenazeyi, kendisine denk birini bulduğun bekar kızı(hemen evlendir!)" ( Tirmizi, salat,127)
Cenab-ı Hak Kur'an'da, gönderilen bütün Peygamberlerin evlenip, çocuk sahibi olduklarını haber verir. Önceki toplumlarda aile müessesesinin ve temiz nesillerin varlığından bahseder. Neslin korunması bakımından evlilik üzerinde önemle durur. Bir ayette şöyle buyuruluyor:
"Ey Muhammed! Biz senden önce de Peygamberler gönderdik ve kendilerine eşler ve çocuklar verdik" (Ra'd suresi,38)
Peygamber Efendimiz de bununla ilgili olarak şöyle buyurur:
"Dört şey peygamberlerin sünnetindendir: Hayâlı olmak, koku ve misvâk kullanmak ve evlenmek" (Tirmizi, Nikah,1)
Bugün Avrupa ülkeleri, bir çok insanın evlenmeye ve çocuk edinmeye yanaşmadığı için nüfuslarının azaldığından şikâyetçidirler.
Nüfusun artması için bol miktarda çocuk parası da verilmektedir. Gene de kendi vatandaşları evlenmeyi ve çocuk yapmayı hiç düşünmemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, günde 14 bin, dakikada 10 kişi AIDS'e yakalanmaktadır. Bu güne kadar ölenlerin sayısı 30 milyonu bulmaktadır. 2020 yılında hastalığın 68 milyon kişinin ölümüne neden olacağı tahmin edilmektedir. Bilindiği üzere bu virüs cinsel yolla bulaşmaktadır.
Yeni kuşakların Avrupa ülkelerinde evliliğe ve aile müessesesine gereken önemi yeterince vermediği ortadadır. Gayr-ı meşru ilişkiyi son derece normal gören, haramın, günahın ve aile mutluluğunun ne olduğundan habersiz yaşayanların karşı karşıya kalacakları sonuç tabii ki bu olacaktır.
Bu vahim durum helali haramı bilerek hareket eden Müslüman gençler arasında henüz yoğun olarak görülmemektedir. EİDS hastalığına yakalananların sayısı Türkiye hariç diğer İslâm ülkelerinde yok denecek kadar azdır. Türkiye de ise çok hızlı olmamakla birlikte gittikçe çoğalmaktadır.
Eğer Müslüman gençler evliliğin ve aile ortamının kendilerine sağlayacağı mutluluğu tespit edip de, derli toplu, ileriye yönelik, iyi bir evliliği gerçekleştirmeyecek olurlarsa beklemedikleri bir anda onlar da bu kötü sonla karşı karşıya kalabilirler. Araştırmalar özellikle erkeklerin dışarıdan virüsü alıp, evde eşlerine bulaştırdıklarını ortaya koymuştur.
Oysa günahı, haramı, aile sorumluluğunu bilen bir kimse kesinlikle bu yola gitmez. Bunu asla hoş görmez. Kur'an'da Allah Teala zinayı en kötü yol, en çirkin iş olarak nitelemektedir.( İsra Suresi, 32).
Peygamber Efendimiz gençlerin evlenmelerini ve evlendirilmelerini tavsiye etmektedir.
Evlenmede devamlılık esastır. İslâm'da geçici evlilik yoktur. O halde yuvanın temeli sağlam atılmalıdır. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:
"Kadın dört şey için nikahlanır: Malı, soyu, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanı seç de mutlu ol" (Buharî, Nikah 15)
İnançlı, ahlâkı güzel olan geçimli olur. Şüphesiz ki evlenenler arasında denklik de önemlidir. Evlenilecek erkek yahut kadının kimliği, soyu araştırılmalıdır. Tabii ki fiziki durumu nazarı dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte dindar olması ön plânda tutulmalıdır.
Evlenecek olanların birbirini görmesi gerekir. Ancak bu baş başa kalmak, yemek-içmek, gezmek şeklinde asla olmamalıdır.
Taraflar evliliklerini ilân etmeli, evlendiklerini eş.dost ve akrabalar bilmelidir. Düğünler sevinç günleridir. Eğlenmek caizdir.
Ancak bu aşırıya kaçmamalı ve meşru olmalıdır. İçki, dans, dansöz gibi İslâm'ın hoş görmediği durumlara yer verilmemelidir Allah Tealâ'nın hoşuna gidecek bir yol takip edilmelidir.
Eşler, kurdukları yuvanın yıkılmaması için gayret etmelidir.
Güven ortamını, aile bağını zedeleyecek her türlü yanlış davranışdan sakınmaları gerekmektedir. Yıkıcı münakaşa ve kavgalara kesinlikle yer verilmemelidir. Yuvanın yıkılmasına neden olacak ortam ve uygulamaları aile içine sokmamalıdır.
Eşler kendilerine düşen görev ve sorumluluğu bilip ona göre tutum ve davranış içinde olurlarsa çözülmeyecek hiç bir şey yoktur.
Birbirlerine karşı iyi davranışlar içinde olan aileler mutluluğu her zaman tatmışlardır. Hoş görü, karşılıklı saygı, sabır ve bağışlamanın bulunduğu yuva tehlikelere karşı her zaman dayanıklıdır.
Eşler Hz. Peygamber'in şu tavsiyesini unutmamalıdır:
"Sizin en hayırlınız, ailesine karşı iyi davranandır". (Tirmizî, Menâkıb 85, (3892).
Bekir DEMİR
Houthalen Camii Din Görevlisi
bekirdemir58@gmail.com