Herkes ha babam de babam direniyor.
Yalnızlığa, sevgisizliğe, açlığa, sefalete, cahilliğe, krize, hastalıklara, umutsuzluğa karşı herkes sürekli direnişte...
Günler, haftalar, aylar derken Belçika Dünya Hükümetsizlik rekorunu kırdı ve Irak'ın elinden aldı!
Kolay mı dünya rekoru kırmak?
Finans piyasalarına moral gelmiştir...
Kralımız Albert II.nin morali de düzelmiş olmalı ki Didier Reynders'in arabuluculuk görevini ay sonuna kadar uzattı.
Hadi ama Didier, olmaz valla, çıkart artık şu tavşanı şapkadan!
***
Bart De Wever'in kardeşi Bruno De Wever mevcut durumun adını koymuş bile «Organize düzensizlik»...
Hani kötü niyetli biri olsam bu mevcut düzensizlik birilerinin işine yarıyor diyeceğim, ama dilim varmıyor!
Cari işleri yürüten geçici sabık hükümetimiz derin komada...
Hekimler hastanın ya hiç ölmeyeceğinden, ya da nasıl ölse öleceğinden emin olduklarından olsa gerek hiç telaş yapmıyorlar...
Anayasa hukukçuları bol bol yorum yaparken, gençlik patates kızartması devrimine hazırlanıyorlar.
Düzeni yıkmak için değil, işlemeyen düzeni düzensizlikten çıkarıp daha düzenli hale getirebilmek amacıyla...
Rasyonalite yuvası yüksekokullar ve üniversitelerde öğretildiği şekilde...
Seçtikleri büyüklerine «yeter artık, umudumuz tükendi» mesajı veriyorlar.
***
Tek sakin kişi Kral Albert II.
Makamı gereği konuşmuyor, ama herkes onun sessiz sedasız çalıştığını gayet iyi biliyor.
Flaman milliyetçi parti N-VA durumdan hoşnut değil.
Kralı yetkilerini aşarak siyasete müdahil olmakla suçluyor.
Ama Kralımızın emir gibi algılanan arzularına biad eden, boyun eğen ise aynı partinin başkanı Bart De Wever.
Sanki Flaman aslanının kuyruğunu tramvay çiğnemiş...
***
İyi hoş ta, bütün bu tantana nereye varacak?
Hergün yeni mutsuzlar üreten ekonomik krize ne gibi çareler düşünülüyor?
Türkiye'ye Belçikavari uzlaşma ihraç eden Batı dünyası Avrupalılık ruhunu beslemek yerine niye mikro milliyetçiliğe yöneliyor?
Ve onun kaçınılmaz türevleri olan ırkçılık ve yabancı düşmanlığına?
Tarihten kaynaklanan bir kompleks sonucu kendini üstün hissetme ihtiyacıyla intikam peşinde koşmanın mantıki bir açıklaması olabilir mi?
Herkes kim, kiminle, nasıl bir kurumsal anlaşma yapacak diye bekleyedursun, demokrasinin kendisi sorgulanmaya başladı bile?
İnsanlar seçimlerde oy kullanmalarının neye yaradığını merak ediyorlar haklı olarak...
Yoksa yeniden bir seçime mi gidiliyor?
Gidilirse ne değişecek?
Yeniden yapılacak seçimlerden sonra tekrar müzakere masasına oturulmayacak mı?
Herşeyin Bart De Wever isimindeki bir kişinin huysuzluğundan kaynaklandığı masalına kim inanır?
Kim, ne bekliyor?
Nereye kadar?
Ve niçin?
...
Yakup Yurt (c)
Brüksel, 18 Şubat 2011