Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin hakkında aldığı "yeniden yargılama kararı" sürecine ilişkin hazırladığı sözde savunmasını, 2009 yılında yayınladığı Demokratik Uygarlık Manifestosu, Maskesiz Tanrılar ve Çıplak Krallar Çağı ve Özgürlük Sosyolojisi gibi isimlerle adlandırdığı, örgüt kadroları ve sempatizan kitleyi aktif halde tutmayı ve yönlendirmeyi hedefleyen propaganda amaçlı kitaplarla ortaya koyduğunu belirten Abdullah Öcalan, bu kez de "Soykırım Kıskacındaki Kürtler" adını verdiği yeni uydurduğu savunma ile gündemi karıştırmak için çaba gösteriyor.
Sürekli kamuoyunun dikkatini çekmek ve ortamı gerginleştirmek için uğraşan ve doğal olarak cezaevinde çok boş vakti olan Öcalan, "Soykırım Kıskacındaki Kürtler" ismini layık gördüğü yeni uyduruknamesinde, Kürtlerin sözde Ermeni soykırımı iftirasından daha beterine maruz kaldığı yalanını uyduruyor. Satırlarından her zaman provokasyon amaçlı cümleler fışkıran, terör örgütü PKK'nın internet sitesi Fırat Haber Ajansı'nda yayınlanan açıklamalarda Öcalan, Türkiye'de Kürt soykırımının başladığı tarihin Şeyh Sait İsyanı'nın tarihi olan 15 Şubat 1925 olduğunu ifade ederken, 85 yıl geçmiş olmasına rağmen günümüzde bile halen kültürel, siyasal, dini ve ekonomik soykırımın devam ettiğini dile getiriyor. Öcalan'ın yeni saçmalıklarını Fırat Haber Ajansı'nda yayınlayanın da, İmralı'ya kendisiyle görüşmek üzere giden DTK Eşbaşkanı ve değişmez avukatı Aysel Tuğluk olduğu belirtiliyor. Yeni uyduruknameyi yayınlayan Tuğluk, bir taraftan cani ruhlu Öcalan'ın fikirlerini sempatizan kitleye ulaştırmak için uğraşırken, diğer taraftan eleştirilerden de nasibini alıyor. BDP ve DTK'yı sert eleştirilerinin hedefi haline getiren Öcalan, yeni uyduruknamesinde yazılanları doğru değerlendirememeleri halinde doğru öncülük yapamayacaklarını vurguluyor.
Avukatlarını ve dolayısıyla dışarıda serbest dolaşan PKK yanlılarını etkilemek için daha önce defalarca kere görüşme notlarının kitap haline getirilmesini isteyen Öcalan'ın bu isteği, Cengiz Kapmaz tarafından kaleme alınan "Öcalan'ın İmralı Günleri" isimli kitapla da bir nevi yerine getirilmiş sayılıyor. Tamamıyla Kürtçü propaganda tezlerini destekleyen, olumsuz görüşler içeren kitabın, Öcalan'ın gerçek yüzünü ve PKK'yı parmağında oynatışını bir kez daha gözler önüne serdiği düşünülüyor. CPT'nin raporlarında belirtildiği üzere ve İmralı'da yaşadığı her saniyesinin kayıt altına alındığını bile bile kendisine kötü davranıldığı yalanını defalarca tekrarlayarak, dışarıdakileri etkilemeyi ne yazık ki başaran katilin, bu seferki "Kürt soykırımı" tanımlamasının da, her zamanki huyunun devamı niteliğinde olduğu değerlendiriliyor.
Helin Demir
helindem@mynet.com