Siyasi arzı analiz etme yöntemimizi gözden geçirelim.
Önümüzdeki 25 Mayıs tarihinde Belçika’da üç seçim (bölge, federal ve Avrupa Parlamentosu) birden düzenlenecek.
Her seçim kampanyasında olduğu gibi “filancıya oy verin, kalitelidir”, “falancıya oy verin, samimidir” şeklinde çok sayıda çağrının yapıldığını gözlemliyorum. Bir başka deyişle, adaylar merkezli destek arayışları var.
Oysa; Belçika bir partikrasidir, yani karar merkezinin siyasi partilerin merkez karar yönetim kurullarında bulunduğu bir devlet. Asıl konuları belirleyen, parti programları ve partilerin aldıkları tutumlar oluyor.
Parti listelerinde seçmen karşısına çıkan adayların partilerinin karar merkezlerinde alınan kararlara uymaktan başka bir seçeneği yoktur. Rolleri, partilerinin kurumsal tutum ve tercihlerini temsil etmek ve savunmakla sınırlıdır, her ne kadar seçmenin gözüne girmek için her yolu deneseler de.
Olgun bir siyasi arz analizi yapmak, önce siyasi partilerin program ve tutumlarını bilmektir, önemsediğiniz konularda verdikleri sözlere bağlı kalıp kalmadıklarını tespit etmektir. Akıllıca oy vermek ise, önce bir siyasi partiye oy vermektir. Doğrudan bir adaya oy vermek istiyorsanız, bu adayı ancak tercih ettiğiniz bir siyasi parti varsa, söz konusu parti içinde aramanız manalıdır.
Üyesi olduğum think tank Muslim Vigilance, seçimlere böyle yaklaşıyor ve ancak bu şekilde Belçika siyasetinde ehemmiyet sahibi olmanın mümkün olduğuna inanıyor.
Muslim Vigilance`ın metodolojisini özetleyen diyagram:
Saygılarımla,
Mehmet Alparslan SAYGIN
Hukukçu, Siyaset bilimci