Kızıl Şeytanlar kazanınca, herkes futbolsever oluverdi !
Sosyete geçinen üst düzey çevrelerde futbolseverlere genellikle tepeden bakılır.
Zavallı fanatik muamelesi görürler.
Kızıl Şeytanlar tabir edilen Belçika Milli takımı ilk dört maçını kazanınca, Belçika’da yaşayan Türk kökenliler futbolsever ve futbol uzmanı kesiliverdiler.
Özellikle geçen seçimlerde seçilen veya seçilemeyen adaylar.
Ve sivil toplum örgütü, dernek, federasyon yöneticileri veya kanaat önderleri.
Belçika milli takımı renkleriyle bezenmiş ve süslenmiş Türkler hem ne kadar uyumlu olduklarını gösterdiler, hem de ne denli Belçika milliyetçisi olduklarını…
Şimdilerde futbolu sevmek şık ve siyasi anlamda uygun bir davranış olarak algılanıyor.
Hani milliyetçilik, yurtseverlik, ulusalcılık tu kakaydı, ayıp birşeydi, ötekileştirmeydi!
Bir yarışın fanatizmden uzak, evrensel barış ve centilmenlik içinde yapılmasından daha güzel ne olabilir ki?
Örneğin bendeniz Wembley Stadyumunda oynanan İngiltere-Almanya 1966 Dünya Kupası finalini bugün bile zevkle hatırlarım.
Ve ulu önder Atatürk’ün «Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlâklısını severim.» sözünü anımsarım.
***
İnsanların ekmeğe, oyuna ve sosyal bir gruba aidiyete ihtiyaçları var.
Yeni Küresel Tanrıya koyun gibi itaate değil.
Devam etmekte olan Dünya Kupası maçları spor ahlâkına ne kadar uygun?
Gençler yeni futbol zenginlerini örnek alabilirler mi ?
12 yaşındaki gençlerin taklit yöntemiyle sahalara çıkıp top oynamaya başlamaları sizce normal mi?
11-12-13 yaşındaki pırıl pırıl gençlerin yetenek yarışmalarında strese sokulmaları insani mi ?
Sporu para kazanmanın en kestirme yollarından biri olarak çocukların önüne koymak ne kadar insani, ahlaki, islâmi veya medeni ?
Gencecik fidanların sanatı ve sporu para kazanmanın en kısa yolu olarak görmelerinin kimse faydası var?
Tek hedef para mı?
Dostluk, kardeşlik ve dayanışmaya ne oldu?
***
Bir yandan yetenekli yabancı kökenli gençleri topla, kendi renklerine bağla, oynat; sonra da ırkçılık yapmaya devam et!
Siyahi bir oyuncunun ayağına top geçince ona muz at, «maymuna» benzediğini ima et…
Olacak iş mi?
Örnek amaçlı isimler vererek yazıyı şişirmek istemem.
Belçika’dan Lukaku ile Almanya’dan Mesut Özil’i zikretmek yeterli olur sanırım.
Ve bu gençlerin çoğunluğu o topraklarda doğmuş insanlar…
Önemli olan kişilik ve yeteneği ile yaptığı işi iyi yaparak o ülkenin ulusal takımına girmeyi başarması…
Bana göre bu Dünya Kupası’nın yıldızı takımının attığı gollerle sevinen ve heyecanlanan Almanya Şansölyesi bayan Angela Merkel’dir.
Demem o ki entegrasyon tabir edilen uyum için fanatik değil, amatör ve sportif bir ruh gerekir.
Futbolda ise bu ilk on bir oyuncunun ve yedek kulübesinde sırasını bekleyenlerin bir takım ruhu sunmalarından geçmektedir.
***
Ne yazık ki, para olgusu sporu her geçen gün kirletmektedir.
Hedefe ulaşmak için her yol mübahtır ilkesi futbolda da geçerli olmaya başlamıştır.
Geçmişte ikinci yarı sonlarında futbolcular yorgun ve bitkin düşer ve günümüzde olduğu kadar hızlı koşamazlardı.
Sizce 2022 Dünya Kupası için Katar’ın seçilmiş olması tamamen sportif mülahazalardan mı kaynaklanmaktadır?
İlk dört maçını kazanan ve beşinci maçta elenen Belçikalı futbolculara kişi başına verilecek prim miktarı 200.000 € olarak belirlenmiş.
Oh ne alâ memleket...
Bu devasa para ile gönüllülük esasına dayalı olarak var olma savaşı veren küçük amatör klüplere yardım edilemez mi?
Sizce, günümüz futbolu çok zengin ve güçlü çokuluslu bir şirket haline gelmedi mi?
Yakup Yurt ©
Umurbey-Gemlik, 07-07-2014